Kelimeler arşivi içinde; sonunda "do" olan, toplam 50 adet kelime bulunmaktadır. Sonu do ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında do olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde do olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
ACCELERANDO
DİMİNUENDO, DEKREŞENDO
KARBONADO
TEKVANDO, KREŞENDO
AVOKADO, TORNADO, TORPİDO, KOMANDO, BİLARDO, HİDRİDO, SUBORDO
ARUNDO, HİRUDO, ESKÜDO, GIRADO, MİKADO, LİBİDO, KLEYDO, LİBADO, ORHUDO
KIRDO, İRADO, İMİDO, MENDO, RONDO, TENDO, GUNDO, ELEDO, GABDO, BALDO, BANDO, BARDO, BORDO, LANDO, GRADO
KODO, ZADO, RODO, ORDO, GADO, JUDO, KADO, VİDO, ANDO, ENDO, GODO
EDO
DO
DO
Gam (II) dizisinde "si" ile "re" arasındaki ses. Bu sesi gösteren nota işareti.
DEKREŞENDO
Sesi gittikçe kısarak (çalmak).
ARUNDO
Masura kamışları.
ACCELERANDO
Gittikçe hızlanarak.
KARBONADO
Kara elmas.
SUBORDO
Alt takım. Takım altı.
TORNADO
Batı Afrika kıyılarında esen çok kuvvetli siklon.
TORPİDO
Otomobillerde, içinde sürücü için gerekli şeylerin bulunduğu kapaklı küçük bölme, torpido gözü. Torpil. Torpido bot.
BİLARDO
Çuha kaplı bir masa üzerinde, fil dişi toplarla ve isteka ile oynanan bir oyun.
DİMİNUENDO
Müzik parçasının başında ">" işaretiyle gösterilen nota terimi. (diminue'ndo) Sesi gittikçe azaltarak (söylemek, çalmak).
HİRUDO
Gnathobdellidae ailesinde bulunan sülük cinsi. H. japonica ve H. medicinalis medikal öneme sahip türlerdir. Bu cinste bulunan diğer türler ise H. quinquestriata ve H. troctina'dır.
HİDRİDO
Karbon ve bor bileşikleri dışında H atomuna işaret eden bir ön ek.
AVOKADO
Amerikan armudu (Persea americana).
KOMANDO
Özel yetiştirilmiş askerlerden oluşan birlik. Vurucu kuvvet. Bu birlikte görevli asker.
TEKVANDO
El ve kol vuruşlarından çok, ayak ve tekme tekniklerine önem veren, Uzak Doğu'ya özgü dövüş sanatı.
KREŞENDO
Çalgıların giderek daha yüksek ses verecek biçimde çalınma durumu.
Bu bölümde tanımı içerisinde DO geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ACIMSI
Acıyı andıran, acıya benzeyen, acı gibi, acımtırak. Dokunaklı.
AÇGÖZLÜLÜK
Açgözlü olma durumu, doymazlık, gözü doymazlık, harislik, tamahkârlık, tamah.
AÇ
Yemek yemesi gereken, tok karşıtı. Karnı doymamış olarak. Yiyecek bulamayan. Çok istekli, hevesli. Gözü doymaz, haris.
ABLAK
Yayvan ve dolgun (yüz).
ACILIK
Acı olma durumu. Dokunaklılık, kederlilik, yaslılık.
ACYO
Herhangi bir paranın gerçek değeriyle sürüm değeri arasında veya bir ticaret senedinin üzerinde yazılı miktar ile indirimden sonraki tutarı arasında doğan fark. Bankaların senetli kredi işlemlerinde yaptıkları tahsilat. Bir ticaret senedinin yenilenmesinde alınan komisyon.
ACIKLI
Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun. Acı görmüş, yaslı, kederli.
ACYOCU
Borsa veya piyasada tahvil için çeşitli hileler uygulayan, dolaplar çeviren kimse.
ACI
Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap. Keskin, şiddetli. Çarpıcı, göz alıcı (renk). Tadı bu nitelikte olan. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem.
ADIMSAYAR
Yürüme sırasında gerçek sonuçlara varabilmek için geçilen yerin uzunluğunu anlayabilmek amacıyla ayağa veya bele takılan alet, pedometre.
AÇELYA
Kokusuz, güzel renkli çiçekler açan bir bitki (Rhododendron).
ADALET
Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme.
ACILAŞMAK
Tadı bozulmak, acı olmak. Konuşma sert bir durum almak, kırıcılaşmak. Dokunaklı duruma gelmek. Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek.
ABDAL
Gezgin derviş. Tasavvufta manevi üst bir rütbe. Safeviler devrinde İran'da yaşayan Türk oymaklarından biri. Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse. Anadolu'da yaşayan oymaklardan bazısı.
AÇIORTAY
Bir açıyı, ölçüleri birbirine eşit olan iki açısal bölgeye ayıran doğru parçası.
ABRAŞ
Alaca benekli. Klorofil azlığından dolayı açık renkte lekeleri olan (bitki yaprağı). Cildin rengini bozup beyaz benekler ve lekeler yapan hastalık. Ters, kaba, görgüsüz (kimse). Deseni ve atkısı bozuk halı. Atın tüysüz yerlerinde görülen uyuza benzer bir hastalık. Çarpık, eğri, düzgün olmayan. Çilli, çopur yüzlü, gözleri açık renk olan (kimse).
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
ABAJUR
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.
ADIYAMAN
Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri.
AÇGÖZLÜ
Mala, yiyeceğe ve içeceğe doymak bilmeyen, açgöz, gözü aç, doymaz, gözü doymaz, tamahkâr, haris, hırslı, tokgözlü karşıtı.