Kelimeler arşivi içinde; başında "do" olan, toplam 1176 adet kelime bulunmaktadır. do ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu do ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde do olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
DOĞURGANLAŞTIRMAK, DOKUZALTMIŞBEŞLİK
DOĞANLIKARAHASAN, DOĞRUSALLAŞTIRMA, DOĞURGANLAŞTIRMA
DOĞANBEYPAYAMLI, DOĞULULAŞTIRMAK, DOLANDIRABİLMEK, DOLAŞTIRABİLMEK, DOLGUNLAŞTIRMAK, DOMUZELİNİNKÖRÜ
DOGMALAŞTIRMAK, DOĞALLAŞTIRMAK, DOĞULULAŞTIRMA, DOĞURGANLAŞMAK, DOLANDIRABİLME, DOLANDIRICILIK, DOLAŞTIRABİLME, DOLGUNLAŞTIRMA, DOMANİÇKARAKÖY, DOMANİÇKOZLUCA, DONDURULMUŞLUK, DONUKLAŞTIRMAK
DOĞALLAŞTIRMA, DOĞAÜSTÜCÜLÜK, DOĞRAYABİLMEK, DOĞUBELENÖREN, DOĞUKESMEKAYA, DOĞURGANLAŞMA, DOĞURTABİLMEK, DOĞUŞTANCILIK, DOKUNULMAZLIK, DOKUZDEĞİRMEN, DOKÜMANTASYON, DOLANDIRILMAK, DOLAŞTIRILMAK, DOLMADEĞİRMEN, DOMANİÇERİKLİ, DOMUZAĞIRŞAĞI, DOMUZBITIRAĞI, DOMUZLAHANASİ, DONDURMACILIK, DONUKLAŞTIRMA, DONUZBITIRAĞI, DONUZOĞLUKÖRÜ, DORSOFLEKSİYO, DORUCAŞAHİNCİ, DORUMBAĞIRDAN
DOĞASEVERLİK, DOĞRAMACILIK, DOĞRAYABİLME, DOĞULULAŞMAK, DOĞUÖRCÜNLER, DOĞURABİLMEK, DOĞURTABİLME, DOĞURTUCULUK, DOĞURUVERMEK, DOKSORUBİSİN, DOKUNAKLILIK, DOKUNUVERMEK, DOKUYABİLMEK, DOKUZUNCULUK, DOLANABİLMEK, DOLANDIRILIŞ, DOLANDIRILMA, DOLANIVERMEK, DOLAŞABİLMEK, DOLAŞIVERMEK, DOLAŞTIRILMA, DOLAYABİLMEK, DOLDURBOŞALT, DOLGUNDURMAK, DOLGUNLAŞMAK, DOLİKOSEFALE, DOLOMİTLEŞME, DOMBAYÇAYIRI, DOMİNİYONİZM, DOMUZKUYRUĞU, Devamını Oku »»
DOĞALLAŞMAK, DOĞANCIBAŞI, DOĞRULANMAK, DOĞRUSALLIK, DOĞUAYRANCI, DOĞUBEYAZIT, DOĞUBİLİMCİ, DOĞUÇANAKÇI, DOĞULULAŞMA, DOĞURABİLME, DOĞURGANLIK, DOĞURUCULUK, DOĞURUVERME, DOKSİSİKLİN, DOKTORCULUK, DOKUMACILIK, DOKUNDURMAK, DOKUNMABANA, DOKUNUVERME, DOKUYABİLME, DOKUYUCULUK, DOKUZARLAMA, DOKUZÇELTİK, DOKUZLATMAK, DOKÜŞTÜRMEK, DOLAMBAÇSIZ, DOLANABİLME, DOLANDIRICI, DOLANDIRMAK, DOLANIVERME, Devamını Oku »»
DOGMACILIK, DOĞABİLMEK, DOĞAÇLAMAK, DOĞAKAZIĞI, DOĞALCILIK, DOĞALLAŞMA, DOĞALLIKLA, DOĞANALANI, DOĞANBEYLİ, DOĞANCILAR, DOĞANCILIK, DOĞANÇAYIR, DOĞANEVLER, DOĞANHİSAR, DOĞANKAVAK, DOĞANKONAK, DOĞANPAZAR, DOĞANPINAR, DOĞANSARAY, DOĞANŞEHİR, DOĞANTARLA, DOĞANTİMUR, DOĞANYAYLA, DOĞANYURDU, DOĞARASLAN, DOĞAÜSTÜCÜ, DOĞAYAZMAK, DOĞRUCULUK, DOĞRULAMAK, DOĞRULTMAÇ, Devamını Oku »»
DOBALTMAK, DOÇENTLİK, DOGMATİZM, DOĞABİLİM, DOĞABİLME, DOĞACILIK, DOĞAÇLAMA, DOĞANALAN, DOĞANBABA, DOĞANBAĞI, DOĞANBİKE, DOĞANCALI, DOĞANCASI, DOĞANCILI, DOĞANÇALI, DOĞANDERE, DOĞANKAYA, DOĞANKENT, DOĞANOĞLU, DOĞANOLUK, DOĞANÖREN, DOĞANTEPE, DOĞANYAZI, DOĞANYURT, DOĞANYUVA, DOĞAÖTESİ, DOĞASEVER, DOĞAYAZMA, DOĞDEŞTEN, DOĞDURMAK, Devamını Oku »»
DOBALMAK, DOBERMAN, DOBRANCA, DOBURCUK, DOGMATİK, DOĞAÇTAN, DOĞALLIK, DOĞANALP, DOĞANBAŞ, DOĞANBEY, DOĞANCIK, DOĞANCIL, DOĞANÇAL, DOĞANÇAM, DOĞANÇAY, DOĞANGİR, DOĞANGÜN, DOĞANHAN, DOĞANKAŞ, DOĞANKÖY, DOĞANKUŞ, DOĞANLAR, DOĞANNUR, DOĞANÖZÜ, DOĞANŞAH, DOĞANŞAR, DOĞANTAN, DOĞANTAŞ, DOĞANYOL, DOĞAÜSTÜ, Devamını Oku »»
DOBALAK, DOBALAN, DOBBİDİ, DOBURCA, DODURGA, DOGMACI, DOĞALAR, DOĞALCI, DOĞANAĞ, DOĞANAH, DOĞANAK, DOĞANAY, DOĞANCA, DOĞANCI, DOĞANER, DOĞANLI, DOĞANSU, DOĞDACI, DOĞKURU, DOĞMACA, DOĞRAMA, DOĞRUCA, DOĞRUCU, DOĞRULU, DOĞRUSU, DOĞUCAK, DOĞUDAN, DOĞUGAÇ, DOĞUHAN, DOĞUKAN, Devamını Oku »»
DOBACA, DOBRAN, DOÇENT, DOĞACA, DOĞACI, DOĞAŞI, DOĞDAÇ, DOĞDAŞ, DOĞDUK, DOĞGAH, DOĞGUÇ, DOĞICA, DOĞLAK, DOĞLAT, DOĞMAK, DOĞMEK, DOĞNAK, DOĞNUK, DOĞRAK, DOĞRAM, DOĞRAY, DOĞŞAN, DOĞUCA, DOĞUCU, DOĞUER, DOĞULU, DOĞUNÇ, DOHDUR, DOHĞUZ, DOHLAK, Devamını Oku »»
DOBAC, DOBAÇ, DOBAK, DOBIŞ, DOBİÇ, DOBRA, DOBUÇ, DOGMA, DOĞAÇ, DOĞAH, DOĞAL, DOĞAN, DOĞAR, DOĞAY, DOĞCA, DOĞDA, DOĞDİ, DOĞDU, DOĞEÇ, DOĞİY, DOĞLA, DOĞLU, DOĞMA, DOĞME, DOĞRA, DOĞRİ, DOĞRU, DOĞUÇ, DOĞUL, DOĞUM, Devamını Oku »»
DOAN, DOAR, DOBİ, DOCA, DOĞA, DOĞO, DOĞU, DOHA, DOKU, DOLI, DOLİ, DOLU, DOMA, DOMU, DONE, DONK, DONO, DONU, DOOM, DOPA, DORA, DORE, DORİ, DORT, DORU, DOSI, DOST, DOŞU, DOUL, DOUM, Devamını Oku »»
DOA, DOC, DOH, DOK, DOL, DOM, DON, DOO, DOR, DOS, DOŞ, DOT, DOU, DOY, DOZ
DO
DO
Gam (II) dizisinde "si" ile "re" arasındaki ses. Bu sesi gösteren nota işareti.
DOKUZALTMIŞBEŞLİK
Namlusu 9,65 milimetre çapında olan bir tabanca türü.
DOĞALLAŞTIRMAK
Doğal duruma getirmek, tabiileştirmek.
DOLAŞTIRABİLMEK
Dolaştırmak elinde olmak.
DOĞURGANLAŞTIRMAK
Doğurgan duruma getirmek.
DOĞULULAŞTIRMAK
Doğulu duruma getirmek.
DOĞRUSALLAŞTIRMA
Doğrusal olmayan problemlerin çözümünü benzer doğrusal problemlerin çözümüne indirgeyen yöntem.
DOLANDIRABİLMEK
Dolandırmayı becermek.
DOĞURGANLAŞTIRMA
Doğurganlaştırmak işi.
DOĞANBEYPAYAMLI
İzmir kenti, Seferihisar ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.
DOĞURGANLAŞMAK
Doğurgan duruma gelmek.
DOGMALAŞTIRMAK
Bir inancı dogma durumuna getirmek.
DOĞANLIKARAHASAN
Kahramanmaraş ili, Narlı nahiyesine bağlı bir bölge.
DOLGUNLAŞTIRMAK
Dolgunlaşma işini yaptırmak.
DOMUZELİNİNKÖRÜ
Köy odalarında üzerine kütük dayamak için ocağın arka tarafına konulan, üç ayaklı, deve boyunlu, demir sacayak.
DOĞULULAŞTIRMA
Doğululaştırmak işi.
Bu bölümde tanımı içerisinde DO geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AÇGÖZLÜLÜK
Açgözlü olma durumu, doymazlık, gözü doymazlık, harislik, tamahkârlık, tamah.
ACIMSI
Acıyı andıran, acıya benzeyen, acı gibi, acımtırak. Dokunaklı.
AÇ
Yemek yemesi gereken, tok karşıtı. Karnı doymamış olarak. Yiyecek bulamayan. Çok istekli, hevesli. Gözü doymaz, haris.
AÇELYA
Kokusuz, güzel renkli çiçekler açan bir bitki (Rhododendron).
ACYOCU
Borsa veya piyasada tahvil için çeşitli hileler uygulayan, dolaplar çeviren kimse.
ABRAŞ
Alaca benekli. Klorofil azlığından dolayı açık renkte lekeleri olan (bitki yaprağı). Cildin rengini bozup beyaz benekler ve lekeler yapan hastalık. Ters, kaba, görgüsüz (kimse). Deseni ve atkısı bozuk halı. Atın tüysüz yerlerinde görülen uyuza benzer bir hastalık. Çarpık, eğri, düzgün olmayan. Çilli, çopur yüzlü, gözleri açık renk olan (kimse).
ACI
Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap. Keskin, şiddetli. Çarpıcı, göz alıcı (renk). Tadı bu nitelikte olan. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem.
ADIYAMAN
Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri.
AÇGÖZLÜ
Mala, yiyeceğe ve içeceğe doymak bilmeyen, açgöz, gözü aç, doymaz, gözü doymaz, tamahkâr, haris, hırslı, tokgözlü karşıtı.
ABLAK
Yayvan ve dolgun (yüz).
AÇIORTAY
Bir açıyı, ölçüleri birbirine eşit olan iki açısal bölgeye ayıran doğru parçası.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
ABAJUR
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.
ACILIK
Acı olma durumu. Dokunaklılık, kederlilik, yaslılık.
ACIKLI
Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun. Acı görmüş, yaslı, kederli.
ADIMSAYAR
Yürüme sırasında gerçek sonuçlara varabilmek için geçilen yerin uzunluğunu anlayabilmek amacıyla ayağa veya bele takılan alet, pedometre.
ABDAL
Gezgin derviş. Tasavvufta manevi üst bir rütbe. Safeviler devrinde İran'da yaşayan Türk oymaklarından biri. Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse. Anadolu'da yaşayan oymaklardan bazısı.
ACILAŞMAK
Tadı bozulmak, acı olmak. Konuşma sert bir durum almak, kırıcılaşmak. Dokunaklı duruma gelmek. Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek.
ACYO
Herhangi bir paranın gerçek değeriyle sürüm değeri arasında veya bir ticaret senedinin üzerinde yazılı miktar ile indirimden sonraki tutarı arasında doğan fark. Bankaların senetli kredi işlemlerinde yaptıkları tahsilat. Bir ticaret senedinin yenilenmesinde alınan komisyon.
ADALET
Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme.