DEF ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "def" olan, toplam 91 adet kelime bulunmaktadır. def ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu def ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde def olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

15 harfli kelimeler

DEFOSFORİLASYON

14 harfli kelimeler

DEFERENTEKTOMİ, DEFEDİLEBİLMEK

13 harfli kelimeler

DEFTERİHAKANİ, DEFİBRİNASYON, DEFERROKSAMİN, DEFEDİLEBİLME

12 harfli kelimeler

DEFTERİKEBİR, DEFNEYAPRAĞI, DEFERENTİTİS, DEFEDİVERMEK, DEFEDEBİLMEK, DEFTERDARLIK

11 harfli kelimeler

DEFNOLUNMAK, DEFEATLERCE, DEFEDEBİLME, DEFNEDİLMEK, DEFORMASYON, DEFNEGİLLER, DEFEDİVERME, DEFTEREMİNİ, DEFTERCİLİK, DEFİNECİLİK

10 harfli kelimeler

DEFEKASYON, DEFTERHANE, DEFİBRATÖR, DEFNOLUNMA, DEFELENMEK, DEFEDİLMEK, DEFNEDİLİŞ, DEFDEĞİRMİ, DEFNEDİLME

9 harfli kelimeler

DEFLASYON, DEFALARCA, DEFORMİTE, DEFİHACET, DEFNETMEK, DEFROSTER, DEFTERDAR, DEFTERDER, DEFEDİLİŞ, DEFEDİLME, DEFOLİANT

8 harfli kelimeler

DEFEKTUS, DEFNEDİŞ, DEFLEYİŞ, DEFLEMEK, DEFLATÖR, DEFEKTİF, DEFETMEK, DEFİNECİ, DEFTERCİ, DEFAATLE, DEFNETME, DEFOLMAK, DEFENSİN, DEFERENS, DEFANSİF, DEFİBELA

7 harfli kelimeler

DEFOLMA, DEFOLUŞ, DEFORME, DEFLEME, DEFOSUZ, DEFİGAM, DEFAKTO, DEFETME, DEFEDİŞ, DEFATEN

6 harfli kelimeler

DEFİLE, DEFOLU, DEFTER, DEFAAT, DEFİNE, DEFANS, DEFELÜ, DEFEKT, DEFDER

5 harfli kelimeler

DEFOL, DEFNE, DEFLİ, DEFİN, DEFAR, DEFEM, DEFÇİ

4 harfli kelimeler

DEFA, DEFE, DEFİ, DEFN, DEFO

3 harfli kelimeler

DEF

Bazı kelimelerin anlamları

DEF

Savma.

DEFNEYAPRAĞI

Kemikli balıklar takımının, hanigiller familyasından lüferin küçük boylularına verilen özel bir ad (Pomatomus saltatrix).

DEFTERİHAKANİ

Osmanlı Devleti'nde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü.

DEFEDİLEBİLMEK

Defedilme imkânı veya olasılığı bulunmak.

DEFERROKSAMİN

Streptococcus pilosus' dan demirli şelat hâlinde elde edilen, sonradan demiri uzaklaştırılarak demirle zehirlenmelerde demirin sindirim kanalında çöktürülmesi ve emiliminin engellenmesi amacıyla sistemik antidot olarak kullanılan madde.

DEFOSFORİLASYON

Proteine bağlanarak aktifleşmesini sağlayan fosfat molekülünün, fosfataz enzimi ile koparılması olayı.

DEFEDEBİLMEK

Defetme imkânı veya olasılığı bulunmak.

DEFERENTEKTOMİ

Sperma kanalının cerrahi işlemle çıkarılmasıyla yapılan kısırlaştırma.

DEFEDİLEBİLME

Defedilebilmek işi.

DEFTERİKEBİR

Büyük defter.

DEFNOLUNMAK

Ölü gömülmek, toprağa verilmek.

DEFEATLERCE

Defalarca.

DEFİBRİNASYON

Fibrinsizleşme.

DEFERENTİTİS

Sperma kanalının yangısı.

DEFTERDARLIK

Defterdar olma durumu. Defterdarın makamı. Defterdarın çalıştığı yapı. Defterdarın görevi.

DEFEDİVERMEK

Çabucak defetmek.

  -   -   -  

Anlamında DEF bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde DEF geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BALİSTİK

Ateşli silahlarda barut gazının basıncı ile fırlayıp hedefe varıncaya kadar merminin havadaki hareketini inceleyen bilim. Mermi çekirdeği üzerindeki fiziksel değişimleri inceleyerek merminin çıktığı silahın tanımlanmasını sağlayan işlem.

ALBÜM

Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir defter türü. Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap. Uzunçalar.

BLOKNOT

Yaprakları kolayca çıkartılabilecek bir biçimde yapılmış not defteri.

ARPACIK

Göz kapağının kenarında çıkan küçük çıban, it dirseği. Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun en ileri bölümünde bulunan ve nişan alırken gezle birlikte göz ile hedef arasında aynı çizgi üzerine getirilen küçük çıkıntı.

CERİDE

Gazete. Tutanak, kayıt defteri. Süvari kolu.

BOMBALAMAK

Belli bir hedefe bomba atmak.

BEŞER

İnsanoğlu, insan. Beş sayısının üleştirme sayı sıfatı. Her birine beş, her defasında beşi bir arada.

BONCUK

Cam, taş, sedef, tahta, plastik vb. maddelerden yapılan, ortası delik, çoğu yuvarlak ve renkli süs tanesi.

BALTRAP

Atıcılıkta hedef vazifesi gören plakaları havaya fırlatan yaylı alet.

AJANDA

Gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter, andaç.

ADRES

Bir kimsenin oturduğu yer, bulunak. Hedef gösterilen yer. Bir kimsenin sık olarak gittiği yer. Kurum ya da kuruluşun bulunduğu yer.

BULUŞ

Bulma işi. İlk defa yeni bir şey yaratma, icat. Konu, duygu, düşünce ve hayalde başkalarının etkisinden sıyrılarak bunların işlenişinde yeni bir yol tutma. Bilinen bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya yöntem geliştirme, icat.

ALTMIŞAR

Altmış sıfatının üleştirme sayı sıfatı. Her birine altmış, her defasında altmışı bir arada olan.

ANSIZIN

Hatıra gelmeyen bir sırada, ani, anide, aniden, ansız, apansız, apansızın, birden, birdenbire, dangadak, defaten, durup dururken, fücceten, gürpedek, larp, larpadak, patadak, pattadak, rappadak, şakkadak, şapadanak, şappadak, şırakkadak, bedaheten, fücceten, nagehan, vehleten.

AMAÇ

Ulaşmak istenilen sonuç, maksat. Gaye. Hedef. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev, misyon.

BOMBA

Canlı ya da cansız hedeflere atılan, içi yakıcı ve yıkıcı maddelerle doldurulmuş, türlü büyüklükte patlayıcı, ateşli silah. Yan yelkenlerin alt yakasını gerip açmak için kullanılan yatay seren. Büyük fıçı veya varil. Çekiciliği olan çok güzel kadın veya kız. Uyuşturucu hap.

ALTIŞAR

Altı sayısının üleştirme sayı sıfatı. Her defasında altısı bir arada olan, her birine altı.

BİNER

Bin sayısının üleştirme sayı sıfatı. Her birine bin, her defasında bini bir arada olan.

ATMAK

Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak. Örtmek. Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak. Bir yerden başka bir yere taşımak. Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak. Söylemek. Bir kimsenin ilişiğini kesmek. Uzatmak. Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek. Yırtılmak. Bilmeden, kestirerek söylemek. Yalan ya da abartmalı söz söylemek. Yapışık olduğu yerden ayrılmak. Koymak. Bir şeyi yere doğru bırakmak. Geri bırakmak, ertelemek. Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak. Terk etmek. Değerini eksiltmek. Götürmek. Çıkarmak, dışarıya vermek. Top, tüfek vb. silahları patlatmak. İçki içmek. İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak. Rastgele bir kenara koymak. Kalp, nabız vurmak, çarpmak. Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek. Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak. Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak. Göndermek, yollamak. Çatlamak. Sille, tokat vurmak.

BİRDEN

Bir defada. Birlikte, beraberce, hepsi bir arada. Ansızın.