ÖRTÜ ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "örtü" olan, toplam 27 adet kelime bulunmaktadır. örtü ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu örtü ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde örtü olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

12 harfli kelimeler

ÖRTÜŞEBİLMEK

11 harfli kelimeler

ÖRTÜŞTÜRMEK, ÖRTÜŞEBİLME

10 harfli kelimeler

ÖRTÜVERMEK, ÖRTÜŞTÜRME

9 harfli kelimeler

ÖRTÜVERME, ÖRTÜNMEYH

8 harfli kelimeler

ÖRTÜBAŞI, ÖRTÜŞMEK, ÖRTÜNMEK, ÖRTÜLÜCE, ÖRTÜLMEK

7 harfli kelimeler

ÖRTÜNME, ÖRTÜŞÜM, ÖRTÜŞME, ÖRTÜLME, ÖRTÜSÜZ, ÖRTÜNÜŞ, ÖRTÜLÜK

6 harfli kelimeler

ÖRTÜLÜ, ÖRTÜLİ, ÖRTÜCÜ, ÖRTÜYH

5 harfli kelimeler

ÖRTÜŞ, ÖRTÜK, ÖRTÜH

4 harfli kelimeler

ÖRTÜ

Bazı kelimelerin anlamları

ÖRTÜ

Örtmek için kullanılan şey, vualet. Yapılarda çatı, dam.

ÖRTÜVERMEK

Ansızın veya çabucak örtmek.

ÖRTÜŞÜM

Dalga işlevlerinin birer kesimleri ile birbirlerini örtecek biçimde üst üste gelmesi.

ÖRTÜLMEK

Örtme işine konu olmak.

ÖRTÜBAŞI

Bir örtünün en ileri sürüklenmiş kesimi.

ÖRTÜNME

Örtünmek işi.

ÖRTÜNMEK

Kendi üzerine bir şey örtmek. Kadın, dinî açıdan görünmesi sakıncalı olan yerlerini örtmek.

ÖRTÜVERME

Örtüvermek işi.

ÖRTÜNMEYH

Özürünü, eksiğini gizlemek.

ÖRTÜŞTÜRMEK

Örtüşme işini yaptırmak.

ÖRTÜŞEBİLMEK

Örtüşme imkânı veya olasılığı bulunmak.

ÖRTÜŞTÜRME

Örtüştürmek işi.

ÖRTÜŞEBİLME

Örtüşebilmek işi.

ÖRTÜŞME

Örtüşmek durumu veya biçimi.

ÖRTÜLÜCE

Çanakkale kenti, Karabiga nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

ÖRTÜŞMEK

Aynı noktalarda ve düzlemlerde kesişmek. İki görüş, düşünce, sözcük, cümle birbiriyle tam olarak uyuşmak.

  -   -   -  

Anlamında ÖRTÜ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ÖRTÜ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BAŞÖRTÜ

Başörtüsü.

BRANDA

Ambar kapaklarının veya filikaların üzerine örtülen, muşamba benzeri, su geçirmez, kalın bez, branda bezi. Gemilerde tayfa ve erlerin yattığı dikdörtgen biçiminde, astarlanmış bezden yapılan, halatlarla bir yere tutturulan asılı yatak.

CAR

Çağrı, tellal ile duyurma. Tehlike durumu. İlan. Kadınların örtündükleri çarşaf, zar (III).

AÇMAK

Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.

BİNDALLI

Çoğunlukla mor kadife üzerine sırma ile kabartma dal, yaprak ve çiçek işlenmiş giysi veya örtü.

BEYİN

Kafatasının içinde beyin zarları ile örtülü, iki yarım küre biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, ensefal, dimağ. Muhakeme, usa vurma. Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse. Akıl, anlayış. Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse.

BUZULLAŞMA

Buzul durumuna gelme. Geniş veya dar bir bölgenin buzullarla örtülmesi olayı.

ALAÇIK

Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak. Keçeden yapılmış olan çadır.

BİTEY

Bitki örtüsü.

BÜRÜMCÜK

Ham ipekten dokunmuş ince kumaş. Ham ipekten yapılmış başörtüsü. Bu kumaştan yapılmış.

BATAKLIK

Çok derin olmayan sularla örtülü batak bölge, aynaz, azmak. Uygunsuz ve kötü, ahlak dışı durum.

BAŞÖRTÜLÜ

Başını başörtüsü ile örtmüş olan (kadın).

BARDAKALTI

Bardağın konulduğu yeri kirletmemesi için kullanılan, genellikle örgü, kâğıt veya plastik örtü. Yemek öncesi yenilen küçük bir lahmacun türü.

AÇIKLIK

Açık olma durumu, aleniyet. Uzaklık, mesafe. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu. Boş ve geniş yer, meydanlık. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh. Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik.

BATTANİYE

Yorgan yerine veya yorgan üstünde kullanılan, çoğu yünden dokunmuş kalınca örtü.

ARILAR

Tek tek veya bir topluluk düzeni içinde yaşayan, vücutları, özellikle karınları ve arka ayakları kıllarla örtülü zar kanatlılar familyası.

AÇIK

Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.

ANTİKA

Tarihsel bir döneme ait olan. Mendil, örtü, yatak çarşafı vb. bezlerin kenarlarına paralel ipliklerden bir bölümü çekilip dikey olanların ikisi, üçü bir arada tire ile sarılarak yapılmış olan diş diş süs, sıçandişi. Genele, olağana, geleneğe aykırı, acayip, tuhaf, çarliston marka. Eski çağlardan kalma eser. Antik.

ATKI

Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü, bürgü. Büyük yaba. Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç. Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça. Kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek, üst eşik.

ALDANGIÇ

Üzeri ot veya kumla örtülmüş çukur, tuzak.