Sonu ÖRTÜ ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "örtü" olan, toplam 8 adet kelime bulunmaktadır. Sonu örtü ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında örtü olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde örtü olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

11 harfli kelimeler

ŞEMSİYEÖRTÜ

9 harfli kelimeler

BEŞİGÖRTÜ, BEŞİKÖRTÜ

7 harfli kelimeler

BAŞÖRTÜ, ALTÖRTÜ

5 harfli kelimeler

ÇÖRTÜ, DÖRTÜ

4 harfli kelimeler

ÖRTÜ

Bazı kelimelerin anlamları

ÖRTÜ

Örtmek için kullanılan şey, vualet. Yapılarda çatı, dam.

ALTÖRTÜ

Bir altkümesinin bir örtüsünün, kendisi de A nın bir örtüsü olan alttakımı.

BEŞİKÖRTÜ

İki yüzlü dam. (Akdağ, Celiptaş Yalvaç Isparta).

BEŞİGÖRTÜ

İki dar yanı duvar, geniş yanları sıva, kiremit ya da çinko kaplı üçgen pirizma biçiminde çatı: Evin üstünü beşigörtü ettirdik.

ÇÖRTÜ

Değirmende buğday teknesi oluğu.

DÖRTÜ

Ekmek hamurunun üzerine sürülen sulandırılmış yumurta.

ŞEMSİYEÖRTÜ

Dört yüzlü çatı. (Celiptaş Yalvaç Isparta).

BAŞÖRTÜ

Başörtüsü.

  -   -   -  

Anlamında ÖRTÜ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ÖRTÜ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BATAKLIK

Çok derin olmayan sularla örtülü batak bölge, aynaz, azmak. Uygunsuz ve kötü, ahlak dışı durum.

BUZULLAŞMA

Buzul durumuna gelme. Geniş veya dar bir bölgenin buzullarla örtülmesi olayı.

BARDAKALTI

Bardağın konulduğu yeri kirletmemesi için kullanılan, genellikle örgü, kâğıt veya plastik örtü. Yemek öncesi yenilen küçük bir lahmacun türü.

ALAÇIK

Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak. Keçeden yapılmış olan çadır.

AÇIK

Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.

AÇMAK

Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.

ALDANGIÇ

Üzeri ot veya kumla örtülmüş çukur, tuzak.

AÇIKLIK

Açık olma durumu, aleniyet. Uzaklık, mesafe. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu. Boş ve geniş yer, meydanlık. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh. Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik.

ATKI

Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü, bürgü. Büyük yaba. Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç. Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça. Kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek, üst eşik.

BATTANİYE

Yorgan yerine veya yorgan üstünde kullanılan, çoğu yünden dokunmuş kalınca örtü.

BÜRÜMCÜK

Ham ipekten dokunmuş ince kumaş. Ham ipekten yapılmış başörtüsü. Bu kumaştan yapılmış.

ARILAR

Tek tek veya bir topluluk düzeni içinde yaşayan, vücutları, özellikle karınları ve arka ayakları kıllarla örtülü zar kanatlılar familyası.

BİTEY

Bitki örtüsü.

CASCAVLAK

Saçsız (baş). Bitki örtüsü olmayan.

BAŞÖRTÜLÜ

Başını başörtüsü ile örtmüş olan (kadın).

BİNDALLI

Çoğunlukla mor kadife üzerine sırma ile kabartma dal, yaprak ve çiçek işlenmiş giysi veya örtü.

CAR

Çağrı, tellal ile duyurma. Tehlike durumu. İlan. Kadınların örtündükleri çarşaf, zar (III).

BEYİN

Kafatasının içinde beyin zarları ile örtülü, iki yarım küre biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, ensefal, dimağ. Muhakeme, usa vurma. Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse. Akıl, anlayış. Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse.

BRANDA

Ambar kapaklarının veya filikaların üzerine örtülen, muşamba benzeri, su geçirmez, kalın bez, branda bezi. Gemilerde tayfa ve erlerin yattığı dikdörtgen biçiminde, astarlanmış bezden yapılan, halatlarla bir yere tutturulan asılı yatak.

ANTİKA

Tarihsel bir döneme ait olan. Mendil, örtü, yatak çarşafı vb. bezlerin kenarlarına paralel ipliklerden bir bölümü çekilip dikey olanların ikisi, üçü bir arada tire ile sarılarak yapılmış olan diş diş süs, sıçandişi. Genele, olağana, geleneğe aykırı, acayip, tuhaf, çarliston marka. Eski çağlardan kalma eser. Antik.