Kelimeler arşivinde; içinde "örtü" olan, toplam 54 tane kelime bulunuyor. İçerisinde örtü bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu örtü ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında örtü olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
ÖRTÜŞEBİLMEK
ŞEMSİYEÖRTÜ, KÜÇÜKÖRTÜLÜ, ÖRTÜŞEBİLME, ÖRTÜŞTÜRMEK, BEŞİKÖRTÜSÜ
ÖRTÜŞTÜRME, ÖRTÜVERMEK
ÖRTÜVERME, ÖRTÜNMEYH, HÖRTÜKMEK, KÖRTÜRMEK, BÖRTÜRMEK, BÖRTÜBATI, BÖMBÖRTÜK, BEŞİKÖRTÜ, BEŞİGÖRTÜ, BAŞÖRTÜLÜ, BÖRTÜLMEK
ÖRTÜŞMEK, ÖRTÜLMEK, ÖRTÜLÜCE, ÖRTÜBAŞI, KÖRTÜLEZ, ÖRTÜNMEK, BÖRTÜLME
ÖRTÜLÜK, ALTÖRTÜ, ÖRTÜŞME, ÖRTÜŞÜM, ÖRTÜLME, ÖRTÜNÜŞ, ÖRTÜSÜZ, ÖRTÜNME, BÖRTÜME, BAŞÖRTÜ
ÖRTÜCÜ, ÖRTÜLÜ, ÖRTÜLİ, KÖRTÜK, SÖRTÜK, HÖRTÜN, HÖRTÜM, PÖRTÜL, PÖRTÜK, ÖRTÜYH, HÖRTÜK, BÖRTÜK
DÖRTÜ, ÇÖRTÜ, ÖRTÜK, ÖRTÜŞ, ÖRTÜH
ÖRTÜ
ÖRTÜ
Örtmek için kullanılan şey, vualet. Yapılarda çatı, dam.
ÖRTÜŞTÜRME
Örtüştürmek işi.
ÖRTÜVERME
Örtüvermek işi.
ÖRTÜNMEYH
Özürünü, eksiğini gizlemek.
KÖRTÜRMEK
Kaldırmak.
BÖRTÜRMEK
Az haşlamak.
BÖRTÜBATI
Pişmiş yemek. (Hacılar Güdül Ankara) Hayvanların ısırmalarını önlemek amacıyla ağız kesimlerine geçirilen aygıt. (Kemalpaşa İzmir; Terme-Son; Çerkezgüveyi Fatsa Ordu).
BEŞİKÖRTÜSÜ
İki yana akıntısı olan çatı, eşeksırtı.
HÖRTÜKMEK
Hayvan ürkmek.
ÖRTÜŞEBİLME
Örtüşebilmek işi.
ŞEMSİYEÖRTÜ
Dört yüzlü çatı. (Celiptaş Yalvaç Isparta).
ÖRTÜVERMEK
Ansızın veya çabucak örtmek.
KÜÇÜKÖRTÜLÜ
Kayseri ili, Sarız ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer.
ÖRTÜŞTÜRMEK
Örtüşme işini yaptırmak.
BÖMBÖRTÜK
Göze hoş görünmeyen (renk için).
ÖRTÜŞEBİLMEK
Örtüşme imkânı veya olasılığı bulunmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde ÖRTÜ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AÇIKLIK
Açık olma durumu, aleniyet. Uzaklık, mesafe. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu. Boş ve geniş yer, meydanlık. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh. Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik.
AÇIK
Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.
BRANDA
Ambar kapaklarının veya filikaların üzerine örtülen, muşamba benzeri, su geçirmez, kalın bez, branda bezi. Gemilerde tayfa ve erlerin yattığı dikdörtgen biçiminde, astarlanmış bezden yapılan, halatlarla bir yere tutturulan asılı yatak.
BİTEY
Bitki örtüsü.
CAR
Çağrı, tellal ile duyurma. Tehlike durumu. İlan. Kadınların örtündükleri çarşaf, zar (III).
BAŞÖRTÜ
Başörtüsü.
ARILAR
Tek tek veya bir topluluk düzeni içinde yaşayan, vücutları, özellikle karınları ve arka ayakları kıllarla örtülü zar kanatlılar familyası.
ALDANGIÇ
Üzeri ot veya kumla örtülmüş çukur, tuzak.
BUZULLAŞMA
Buzul durumuna gelme. Geniş veya dar bir bölgenin buzullarla örtülmesi olayı.
BÜRÜMCÜK
Ham ipekten dokunmuş ince kumaş. Ham ipekten yapılmış başörtüsü. Bu kumaştan yapılmış.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
BATAKLIK
Çok derin olmayan sularla örtülü batak bölge, aynaz, azmak. Uygunsuz ve kötü, ahlak dışı durum.
BATTANİYE
Yorgan yerine veya yorgan üstünde kullanılan, çoğu yünden dokunmuş kalınca örtü.
BİNDALLI
Çoğunlukla mor kadife üzerine sırma ile kabartma dal, yaprak ve çiçek işlenmiş giysi veya örtü.
ANTİKA
Tarihsel bir döneme ait olan. Mendil, örtü, yatak çarşafı vb. bezlerin kenarlarına paralel ipliklerden bir bölümü çekilip dikey olanların ikisi, üçü bir arada tire ile sarılarak yapılmış olan diş diş süs, sıçandişi. Genele, olağana, geleneğe aykırı, acayip, tuhaf, çarliston marka. Eski çağlardan kalma eser. Antik.
BARDAKALTI
Bardağın konulduğu yeri kirletmemesi için kullanılan, genellikle örgü, kâğıt veya plastik örtü. Yemek öncesi yenilen küçük bir lahmacun türü.
BAŞÖRTÜLÜ
Başını başörtüsü ile örtmüş olan (kadın).
BEYİN
Kafatasının içinde beyin zarları ile örtülü, iki yarım küre biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, ensefal, dimağ. Muhakeme, usa vurma. Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse. Akıl, anlayış. Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse.
ATKI
Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü, bürgü. Büyük yaba. Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç. Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça. Kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek, üst eşik.
ALAÇIK
Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak. Keçeden yapılmış olan çadır.