Kelimeler arşivi içinde; başında "şına" olan, toplam 11 adet kelime bulunmaktadır. şına ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu şına ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde şına olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ŞINAÇEKMEK
ŞINAETLİ
ŞINABAT, ŞINANAY, ŞINAVAR, ŞINAVAT, ŞINAVIT, ŞINAVUT
ŞINANA
ŞINAV
ŞINA
ŞINA
1.Tekerleğin demir çemberi. 2.Tekerleğin demir çemberi ile tekerlek arasına çakılan taban demiri. Kelep. Odun yarmayı kolaylaştıran çivi. Tekerlek çemberi. Araba tekerlerindeki demir çember.
ŞINAVAT
Araba tekerleğine taban demirini geçirme işi. Altı dar, üstü geniş, dışında demir çember bulunan, tahtadan yapılmış büyük küfe: Üzüm taşımıya şınavat al, üzümün suyu akıp gitmez. Üzüm çiğneme teknesi.
ŞINAVIT
Büyük tekne.
ŞINAETLİ
Nazlı.
ŞINAVAR
Büyük tekne.
ŞINANA
İdare lambası.
ŞINABAT
İçinde üzüm ezilen büyük tekne.
ŞINAV
Yüzüstü yere uzanılıp eller omuz açıklığında yere dayalı bir biçimde, ayak parmakları üzerinde, bel ve dizler bükülmeden dirseklerin yukarı aşağı doğru indirilip kaldırılmasıyla yapılan bir beden hareketi.
ŞINAVUT
Açgözlü, her gördüğünü isteyen. Açgözlü.
ŞINANAY
İdare lambası. Hoppa kadın.
ŞINAÇEKMEK
Araba tekerine şına takmak. (Aksaray Niğde.).
Bu bölümde tanımı içerisinde ŞINA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AYRI
Başka, başka türlü. Aynı yerde kalan. Yalnız, tek başına.
BAĞLI
Bir bağ ile tutturulmuş olan. Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste. Kapatılmış olan, kapalı. Halk inanışına göre, büyü etkisiyle cinsel güçten yoksun edilmiş (erkek). Bir kimseye, bir düşünceye, bir hatıraya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sadık, tutkun. Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan. Sınırlanmış, sınırlı.
AYILMAK
Sarhoşluk, baygınlık vb. bir durumdan kurtulmak, kendine gelmek. Aklı başına gelip gerçeği görmek.
AKORDİYON
Üstündeki düğmelere veya tuşlara basarak metal dilcikleri titretme yolu ile çalınan körüklü, elde taşınabilir bir çalgı, akordeon, armonika. Kumaşlarda makine ile yapılmış kırma.
BADERNA
Halatın aşınabilecek yerine sarılan bez, halat sargısı.
AZAP
Büyük sıkıntı, eziyet, ezinç. Yeniçeriler zamanında gerektikçe sancaklardaki gençlerden toplanıp ordu ve donanmaya katılan asker. İslam inanışına göre dünyada günah işlemiş olanlara ahirette verilecek ceza. Anadolu'nun birçok bölgesinde çiftlik uşağı.
BAL
Bal arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde. Ağaçların kabuğundan sızarak pıhtılaşan besi suyu. Olgunlaşmış incirin, dışına sızan tatlısı.
ANDROSEFAL
Sadece başı insan başına benzeyen (hayvan).
ARASAT
Müslüman inanışına göre, kıyamet günü bütün ölülerin dirilip toplanacakları yer.
ARŞ
İslam inanışına göre göğün en yüksek katı. "Yürü" komutu.
AYMAK
Kendine gelmek, aklı başına gelmek, ayılmak. Gerçeği anlamak.
AHLAKÇA
Ahlak anlayışına göre, ahlak değerleri bakımından, ahlaken.
AYRAÇ
Cümle içinde geçen bir sözü, metin dışı tutmak için o sözün başına ve sonuna getirilen yay veya köşeli biçimde işaret, parantez. Kalınan sayfayı belirlemek amacıyla kitapların arasına konulan ince, uzun karton parçası, bellik.
AYIKMAK
Ayılmak, kendine gelmek, uyanmak, aklı başına gelmek.
ARKEBÜZ
XV. yüzyılda Fransa'da kullanılmaya başlanan, taşınabilir ateşli silah.
BAKAN
Hükûmet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra işbaşına getirilen yetkili, vekil, icra vekili, nazır.
ATLETİZM
Beden gücünü, çevikliği, yetenekleri geliştirmeye yarayan koşu, atlama, ağırlık kaldırma, atma vb. tek başına yapılmış olan bireysel sporların genel adı.
ANAHTAR
Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı, miftah, dil. Kurgu. Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol. Konserve kutularının kapağını keserek açmaya yarayan alet, açacak. Herhangi bir olayda belirleyici olan. İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen, çevirici, çevirgeç, şalter, komütatör. Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için kullanılan çelik saplı araç. Notaların müzik merdivenindeki yükseklik derecelerini göstermek ve buna göre okunmasını sağlamak için portenin başına konulan işaret. Vesile, araç, vasıta.
ANAÇ
Şefkatli, anne gibi davranan. Yemiş verecek durumdaki ağaç. Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan. Kurnaz. Başına buyruk. İri, kart. Deneyimli, bilgili.
AKILLANDIRMAK
Aklını kullanmasını sağlamak, aklını başına getirmek.