Kelimeler arşivi içinde; başında "oda" olan, toplam 48 adet kelime bulunmaktadır. oda ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu oda ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde oda olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ODAKLANABİLMEK, ODAKLAYABİLMEK
ODAKLAYABİLME, ODAKLAŞTIRMAK, ODAKLANDIRMAK, ODAKLANABİLME
ODAKLAŞTIRMA, ODAKLANDIRMA
ODAŞENLİĞİ, ODAKLAŞMAK, ODAKLAYICI, ODAKLANMAK
ODALANMAK, ODAKLAŞMA, ODAKLANMA, ODAKLAMAK, ODAKÖLÇER, ODAKÖLÇÜM, ODALACAĞI
ODALACAK, ODALIDAM, ODAKLAMA, ODABURNU, ODACILIK
ODAYERİ, ODAKSAL, ODABAŞI, ODADÜZÜ
ODAKLA, ODAÖNÜ, ODALIK, ODALIH, ODALAR, ODACIK, ODAKTA, ODADAM, ODAKÖY, ODAŞIK
ODAÇİ, ODAÇA, ODALI, ODACI, ODALİ
ODAK, ODAN, ODAĞ, ODAH
ODA
ODA
Evin veya herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir veya birden fazla çıkışı olan bölmesi, göz. Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmî birlik. Yeniçeri kışlası.
ODAŞENLİĞİ
Düğün gecesi yapılan eğlenti.
ODAKLANDIRMAK
Odaklanma işini yaptırmak.
ODAKLANABİLMEK
Odaklanma imkânı olmak.
ODAKLAŞTIRMA
Odaklaştırmak işi.
ODAKLAŞMA
Odaklaşmak durumu.
ODAKLAŞTIRMAK
Bir ışık demetini veya elektron akışını bir noktaya toplamak. Odak durumuna getirmek.
ODAKLANMAK
Odaklama işine konu olmak, fokuslanmak. Belli bir noktada, yerde veya olguda toplanmak, odaklaşmak.
ODALANMAK
Bir yeri konuk odası olarak kullanmak : Ali ağa aşağıdaki evi odalanıyor. Gerdeğe girmek. Kendisine oda ittihaz etmek.
ODAKLANABİLME
Odaklanabilmek işi.
ODAKLAYABİLMEK
Odaklama imkânı veya olasılığı bulunmak.
ODAKLANDIRMA
Odaklandırmak işi.
ODAKLANMA
Odaklanmak işi, fokuslanma.
ODAKLAYICI
Alıcısının çalıştırılması sırasında odaklamayı gerçekleştiren alıcı yönetmeni yardımcısı.
ODAKLAŞMAK
Bir ışık demeti veya elektron akışı bir noktada toplanmak. Odaklanmak. Odak durumuna gelmek.
ODAKLAYABİLME
Odaklayabilmek işi.
Bu bölümde tanımı içerisinde ODA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
BENZEŞEN
Ünlü veya ünsüz benzeşmelerinde, etki altında kalan ünlü veya ünsüz: Sütçü (süt-çü), ekmekten (ekmek-ten), odalardan (oda-lar-dan) kelimelerinde bulunan -çü, -ten, -dan eklerindeki ünsüz veya ünlüler gibi.
AJANS
Haber toplama, yayma ve üyelerine dağıtma işiyle uğraşan kuruluş. Bu iş kollarının çalıştığı büro. Radyoda haber bülteni.
BAŞODA
Geleneksel Türk evinde özellikle konukların ağırlandığı büyük ve özenli bir biçimde döşenmiş oda.
BOMBARDON
Bandoda en kalın sesi veren, pistonlu, nefesli çalgı.
BETONARME
Yapıda gücü, esnekliği artırmak için metal ve çimentodan yararlanma yöntemi, demirli beton. Bu yöntemle yapılmış.
BİDON
İçine çeşitli maddeler konulan, sac, plastik veya çinkodan yapılmış kap.
AMORTİ
Birden ödenerek faizinin işlemesine son verilen tahvil. Piyangoda bilet değeri kadar kazanılan ikramiye.
BORNOZ
Banyodan çıkarken kurulanmak için kullanılan, önden açık, havludan yapılmış giyecek. Kuzey Afrika'da Berberilerin giydikleri başlıklı, geniş, kısa kollu bir üstlük.
ARALIK
Ara. Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre. Yarı açık, tam kapanmamış. Uygun, elverişli durum, fırsat. Yılın on ikinci ayı, ilk kânun, kânunuevvel. İki nota arasındaki perde uzaklığı. Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas. Tuvalet. Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor. Iğdır iline bağlı ilçelerden biri. Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık. Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk. Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık.
BANYOLU
İçinde banyo bölümü olan. Banyodan henüz çıkmış (kimse).
AKORTSUZLAŞTIRMAK
Ses düzensizliği veya ayarsızlığı meydana getirmek. Radyoda bir ayar frekansında sapma meydana getirmek.
BANDOCU
Bandoda görevi olan kimse, mızıkacı.
BOĞADA
Küllü veya sodalı su ile çamaşır yıkama. Yıkanmak üzere hazırlanmış çamaşırın üzerine sıcak kül suyu süzme işi.
ASKI
Üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne. Elbise, gömlek, tişört, ceket gibi elbiselerin kırışmadan düzgün bir biçimde elbise dolabına asılması için insan omzu biçiminde tasarlanmış, bazılarının altında pantolon asmak için düz bir çıta, bazılarının her iki kenarında etek asmak için çengel bulunan alet, elbise askısı. Saz şairleri arasında yapılmış olan deyiş yarışında üstün gelene verilmek için duvara asılan kumaş, tabanca vb. ödül. İpek böceğinin kozasını sarması için yanına konulan çalı çırpı. Düğünlerde geline yakınları tarafından takılan hediye. Artırma, eksiltme vb. resmî iş ilanlarının ilgili daire duvarında belli bir zaman süresince asılı durması. Kadınların kullandığı altın dizisi veya zincirli mücevherat. Hastanelerde kırık kol veya bacakların asılarak tutturulduğu araç. Gelinin odasına asılan süs. Yeni yapılmış olan yapıların çatısına, ev sahibi tarafından usta için veya düğün arabalarına düğün sahibi tarafından arabacı için armağan olarak asılan kumaş. Pantolon veya giysilerin düşmesini önlemek için omuzdan aşırılan bağ. Çay, kahve taşımaya yarar kahveci tepsisi, fener. Saklanmak için tavana asılmış dizi veya hevenk.
ALLEGRETTO
Allegrodan biraz daha ağır bir biçimde (çalınarak).
AYRIKLIK
Ayrıklı olma durumu, ayrı tutma, ayrı tutulma. Kaplamları birbirinden ayrı olmakla birlikte aynı yakın cinsin kaplamına giren kavramlar arasındaki bağlantı. Elips, daire, parabol, hiperbol vb. bir konik üzerinde hareket eden cismi, odağa veya merkeze birleştiren doğrunun büyük eksen ile yaptığı açı. Önermelerin birbirine bağlanması işleminde ya . ya . ve ya da ile gösterilen ilişki. Kural dışılık. Genel kuraldan ayrılma, derogasyon.
AYDINLIK
Bir yeri aydınlatan güç, ışık. Kolay anlaşılacak derecede açık olan, vazıh. Kötülükten uzak, temiz, saf. Bir yapının ortasına gelen oda ve öbür bölümlerin ışık alması için damın ortasından zemine kadar açılan boşluk. Işık alan.
AKORTSUZLUK
Ses düzensizliği ya da ayarsızlığı. Radyoda gerçek ayar frekansı ile doğru değeri arasındaki sapma.
ALIŞTIRMA
Alıştırmak işi. Vücudun gücünü ve dayanıklılığını artırmak için yapılmış olan uygulama, hazırlık çalışması, idman, egzersiz, antrenman. Bir beceriyi, bilgiyi kazanmak için yapılmış olan tekrar, temrin, talim, egzersiz. Bir araç motorundan tam verim elde edilebilmesi için ilk dönemlerinde yüksek devirde düşük hızda çalıştırılması, rodaj.
BEKARHANE
Bekârların kalması için ayrılmış veya düzenlenmiş oda. Bekârların yaşadığı müstakil ev.