Sonu METE ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "mete" olan, toplam 19 adet kelime bulunmaktadır. Sonu mete ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında mete olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde mete olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

8 harfli kelimeler

KİREMETE

7 harfli kelimeler

İLİMETE, GÖKMETE, HAYMETE, İLEMETE

6 harfli kelimeler

YİMETE, YEMETE, TOMETE, NÜMETE, NİMETE, EMMETE, ÇEMETE, CİMETE, AYMETE, AMMETE

5 harfli kelimeler

İMETE, EMETE, AMETE

4 harfli kelimeler

METE

Bazı kelimelerin anlamları

METE

Topraktan yapılmış emzikli testi, ibrik. Büyük Türk-Hun İmparatoru. (M.Ö. 209-174).

İLİMETE

Küçük hasır.

TOMETE

Domates.

GÖKMETE

Mavi gözlü hükümdar.

YİMETE

Küçük testi.

HAYMETE

Doğruluk, gerçeklik belirtir: Haymete ki o adam delidir.

AYMETE

Ay ve mete.

KİREMETE

Bağ çubuğu kömürü.

EMMETE

Amcaoğlu.

CİMETE

Cimri. Kötü tütün. Tütünün alt yaprağı. Gürültü, kavga. Bencil. Örülmüş saç. İçlenmiş lahana. Küçük, körpe.

YEMETE

Küçük testi.

ÇEMETE

Su tası.

AMMETE

Hısım, akraba.

NÜMETE

Küçük testi, toprak ibrik.

İLEMETE

Ele güne karşı. Sazdan ya da kamıştan örülmüş hasır seccade, yaygı.

NİMETE

Toprak sürahi, ibrik.

  -   -   -  

Anlamında METE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde METE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

TOPLAMAK

Bir araya getirmek. Şişmanlamak, kilo almak. Sayıları veya nicelikleri birbirine ekleyip toplamını bulmak. Dağınıklıktan kurtarmak. Bir araya getirmek, düzene sokmak, düzeltmek. Devşirip kaldırmak. Vergi veya bağışı verecek olanlardan almak. Artırıp biriktirmek. Çıban, yara irinlenmek. Hizmete çağırmak. Devşirmek.

FERMANLI

Hükûmete karşı gelmek suçuyla aranan ve cezalandırılması için hakkında ferman çıkan (kimse). Kimseden korkusu olmayıp dilediği gibi davranan.

YILLIK

Bir yıl için, senelik, senevi. Bir yılda verilen ücret. Yılda bir yapılan. Bir yıl içinde olan. Öğretim yılı sonunda hazırlanan, öğrenci, öğretmen ve yöneticilerin özellikleriyle ilgili bilgiler ile eğlendirici konuların yer aldığı kitap. Yapımından veya doğumundan başlayarak üzerinden bir yıl geçmiş olan. Yılın gün, hafta, ay vb. bölümlerinden başka, bayram, yıl dönümü gibi belli günleri ve birtakım astronomi, meteoroloji, istatistik bilgilerini gösteren kitap biçiminde takvim, almanak. Yılda bir çıkan ve o yılın olaylarını anlatan kitap, bülten, dergi vb. eser, salname.

ZÜĞÜRTLEMEK

Parasız, meteliksiz kalmak, züğürt duruma gelmek.

KONSOLOS

Yabancı ülkelerde, orada bulunan yurttaşlarının haklarını koruyan, bağlı bulunduğu hükûmete siyasal ve ticari bilgileri veren dış işleri görevlisi, şehbender.

BAHŞİŞ

Yapılan bir hizmete ödenen ücretten ayrı olarak fazladan verilen para, kahve parası.

METEOROLOJİK

Meteoroloji ile ilgili olan.

ZÜĞÜRTLÜK

Parasızlık, parasız kalma durumu, meteliksizlik.

BELGEBİLİM

Düşün ürünü olan bütün bilgileri toplama, sınıflama ve kolayca hizmete sunulacak biçimde saklama işlemi. Bilimsel haberleşmenin en büyük hız ve doğrulukla gerçekleşebilmesi için yapılan işlemlerin tümü.

HAVA

Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı. Keyif, âlem. Müzik parçalarında tür. Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyans. Esinti. Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi. Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu. Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü. Gökyüzü. Çekicilik. Tarz, üslup. Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik. Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz). Çevreyi kuşatan boşluk.

ZÜĞÜRT

Parasız, yoksul, meteliksiz olan (kimse).

BİYOMETEOROLOJİK

Biyometeoroloji ile ilgili.

BERZAH

Kıstak. Dinî inanışlara göre ölenlerin ruhlarının kıyamete kadar bulunduğu yer.

ASEKSÜEL

Erkek veya dişiye ait belirgin özellik göstermeyen, cinsiyetsiz. Üreme için erkek ve dişi gamete gerek göstermeyen, döllenmeksizin üreyen.

ACINDIRMAK

Birinin acımasına yol açmak, birini merhamete getirmek.

ZİMMİ

İslam devleti tebaasında olan ve haraç veren Hristiyanlar, Yahudiler. Zimmete ilişkin.

MAHLUL

Hallolmuş, çözülmüş, dağılmış. Eriyik. Mirasçısı olmayan bir kimseden hükûmete kalan (mülk).

DECCAL

Yalancı, fesat, dedikoducu (kimse). Dinî inanışlara göre kıyamete yakın bir zamanda ortaya çıkacak olan yalancı ve kötü yaradılışlı kimse.

AKANYILDIZ

Güneş dizgesine bağlı, kesin yörüngeleri bulunmayan ve bu nedenle havayuvarının üst katmanlarına girince ateş külçesi durumuna dönüşen küçük gökcismi. Yer'in havayuvarına girince sürtünmeden dolayı akkor duruma gelen ve ardından bir ışık çizgisi bırakarak geçen meteor. Güneş sistemi içinde hareket ederken dünya atmosferinin üst katmanlarına girip sürtünme sonucu ateş külçesi durumuna dönüşen küçük nesne.

DİRLİK

Yaşayış, hayat, sağlık, varlık, geçim. Huzur, erinç. Osmanlı Devleti'nde bir hizmete karşılık olmak üzere bir kimseye devletçe verilen aylık veya bir yere bağlı gelir.