Kelimeler arşivi içinde; sonunda "lağ" olan, toplam 25 adet kelime bulunmaktadır. Sonu lağ ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında lağ olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde lağ olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
NAMAZLAĞ
TOPALAĞ, ŞAPALAĞ, HIRTLAĞ, EMBİLAĞ
MEBLAĞ, SALLAĞ, DAYLAĞ, CIZLAĞ, CAPLAĞ, BORLAĞ
DİLAĞ, İBLAĞ, AVLAĞ, BALAĞ, PALAĞ, OKLAĞ, OHLAĞ, OĞLAĞ, KILAĞ, ISLAĞ, GILAĞ, DOLAĞ
ULAĞ
LAĞ
LAĞ
Toprak damlarda, yollarda toprağı ezmek için kullanılan taş silindir. Alay etmek.
CIZLAĞ
Koyun kuyruğu eritildikten sonra kalan posası.
BORLAĞ
Sürülmemiş tarla.
EMBİLAĞ
Tırtıl.
DAYLAĞ
Tay.
BALAĞ
Manda yavrusu, malak. Donun, pantalonun paçası. Şalvar, don, pantolonun paça bölümü.
TOPALAĞ
Küçük, kara, yuvarlak kökü yenilen bir çeşit ot.
DİLAĞ
Kadının cinsiyet organının üst kısmında bulunan pek duygun küçük bir organ, bızır.
SALLAĞ
Kasap çırağı.
ŞAPALAĞ
Tokat.
MEBLAĞ
Para miktarı, tutar.
HIRTLAĞ
Gırtlak.
AVLAĞ
Ağıl. Bahçelerin etrafına ağaç ve ince dallardan yapılan çit, engel. Avlu, evlerin küçük bahçesi. Avcıların avlarından gizlendiği yer.
İBLAĞ
Ulaştırma, eriştirme. Bir şeyin miktarını tamamlama.
CAPLAĞ
Tavanlarda tuğlaların altına konulan, tarla, bahçe çevirmekte kullanılan, ince uzun yontulmuş ağaç.
NAMAZLAĞ
Üstünde namaz kılınan kilim, post ve benzerleri şeylerden yapılmış seccade. Üstünde namaz kılınan örtü, halı, kilim.
Bu bölümde tanımı içerisinde LAĞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
BACA
Dumanı ocaktan çekip havaya vermeye yarayan yol. Çatı penceresi. Su yolu, lağım, maden ocağı vb. yer altı yapılarının hava deliği.
ABARTMAK
Bir nesneyi veya durumu olduğundan daha önemli, daha büyük veya daha çok göstermek, mübalağa etmek. Bir iş, bir davranış vb.nde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak.
AVARIZ
Kazalar, belalar. Engebe. Osmanlılarda önceleri yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak halktan toplanan vergi.
ACAYİP
Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı. Şaşma anlatan bir söz.
ARMONİ
İki veya daha çok sesin aynı anda kulağa hoş gelecek bir biçimdeki uyumu, harmoni.
BAŞKONAKÇI
Asalağın en iyi geliştiği, dolayısıyla en çok yararlandığı ve yaşamaktan hoşlandığı konakçı.
ALELADE
Her zaman görülen, olağan. Bayağı.
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.
ABARTILI
Olduğundan fazla gösterilen, abartmalı, mübalağalı. Abartarak, abartılı olarak, mübalağalı bir biçimde.
BİLEMEK
Kesici aletlerin ağzını çark, zımpara, eğe, bileği taşı vb.nde keskinleştirmek, keskin duruma getirmek, kılağılamak, zağlamak. Güçlendirmek, etkisini artırmak.
ANTİKA
Tarihsel bir döneme ait olan. Mendil, örtü, yatak çarşafı vb. bezlerin kenarlarına paralel ipliklerden bir bölümü çekilip dikey olanların ikisi, üçü bir arada tire ile sarılarak yapılmış olan diş diş süs, sıçandişi. Genele, olağana, geleneğe aykırı, acayip, tuhaf, çarliston marka. Eski çağlardan kalma eser. Antik.
ABARTICILIK
Abartıcı olma durumu, abartmacılık, mübalağacılık.
BOL
İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı. Nicelik bakımından olağandan veya alışılandan çok, kıt karşıtı. Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki.
ABARTI
Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa.
ABARTISIZ
Olduğu gibi gösterilen, abartmasız, mübalağasız. Abartmadan, abartısız olarak, mübalağasız bir biçimde.
ABARTICI
Abartıyı huy edinen (kimse), abartmacı, mübalağacı.
AKIŞMA
Akışmak işi. Bir sıraya gelen ses, hece veya kelimelerin birbirleriyle uyuşarak kulağa hoş ve dile kolay gelen bir bütün oluşturması.
ANGARYA
Bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret vermeden yaptırılan iş, yüklenti. Kölelik düzeninde köylünün derebeyine yaptığı zorunlu ücretsiz hizmet. Usandırıcı, bıktırıcı, zorla yapılmış olan iş. Savaş durumundaki bir devletin, kendi sularındaki yabancı bir devletin ticaret gemilerine el koyarak bunlardan yararlanması. Olağanüstü durumlarda veya sıkıyönetimde devletin vatandaşlara ait taşıtlara el koyması. Bir kişiye görevi dışında yaptırılan iş.
ANANAS
Ananasgillerden, sıcak ülkelerde yetişen bir ağaç (Ananas sativus). Bu ağacın çam kozalağına benzeyen, iri, güzel kokulu, lezzetli meyvesi.
BASİT
Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı. Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz. Süssüz, gösterişsiz. Kolay. Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan.