Sonu LAĞ ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "lağ" olan, toplam 25 adet kelime bulunmaktadır. Sonu lağ ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında lağ olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde lağ olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

8 harfli kelimeler

NAMAZLAĞ

7 harfli kelimeler

TOPALAĞ, ŞAPALAĞ, HIRTLAĞ, EMBİLAĞ

6 harfli kelimeler

MEBLAĞ, SALLAĞ, DAYLAĞ, CIZLAĞ, CAPLAĞ, BORLAĞ

5 harfli kelimeler

DİLAĞ, İBLAĞ, AVLAĞ, BALAĞ, PALAĞ, OKLAĞ, OHLAĞ, OĞLAĞ, KILAĞ, ISLAĞ, GILAĞ, DOLAĞ

4 harfli kelimeler

ULAĞ

3 harfli kelimeler

LAĞ

Bazı kelimelerin anlamları

LAĞ

Toprak damlarda, yollarda toprağı ezmek için kullanılan taş silindir. Alay etmek.

CIZLAĞ

Koyun kuyruğu eritildikten sonra kalan posası.

BORLAĞ

Sürülmemiş tarla.

EMBİLAĞ

Tırtıl.

DAYLAĞ

Tay.

BALAĞ

Manda yavrusu, malak. Donun, pantalonun paçası. Şalvar, don, pantolonun paça bölümü.

TOPALAĞ

Küçük, kara, yuvarlak kökü yenilen bir çeşit ot.

DİLAĞ

Kadının cinsiyet organının üst kısmında bulunan pek duygun küçük bir organ, bızır.

SALLAĞ

Kasap çırağı.

ŞAPALAĞ

Tokat.

MEBLAĞ

Para miktarı, tutar.

HIRTLAĞ

Gırtlak.

AVLAĞ

Ağıl. Bahçelerin etrafına ağaç ve ince dallardan yapılan çit, engel. Avlu, evlerin küçük bahçesi. Avcıların avlarından gizlendiği yer.

İBLAĞ

Ulaştırma, eriştirme. Bir şeyin miktarını tamamlama.

CAPLAĞ

Tavanlarda tuğlaların altına konulan, tarla, bahçe çevirmekte kullanılan, ince uzun yontulmuş ağaç.

NAMAZLAĞ

Üstünde namaz kılınan kilim, post ve benzerleri şeylerden yapılmış seccade. Üstünde namaz kılınan örtü, halı, kilim.

  -   -   -  

Anlamında LAĞ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde LAĞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BACA

Dumanı ocaktan çekip havaya vermeye yarayan yol. Çatı penceresi. Su yolu, lağım, maden ocağı vb. yer altı yapılarının hava deliği.

ABARTMAK

Bir nesneyi veya durumu olduğundan daha önemli, daha büyük veya daha çok göstermek, mübalağa etmek. Bir iş, bir davranış vb.nde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak.

AVARIZ

Kazalar, belalar. Engebe. Osmanlılarda önceleri yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak halktan toplanan vergi.

ACAYİP

Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı. Şaşma anlatan bir söz.

ARMONİ

İki veya daha çok sesin aynı anda kulağa hoş gelecek bir biçimdeki uyumu, harmoni.

BAŞKONAKÇI

Asalağın en iyi geliştiği, dolayısıyla en çok yararlandığı ve yaşamaktan hoşlandığı konakçı.

ALELADE

Her zaman görülen, olağan. Bayağı.

AĞIRLIK

Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

ABARTILI

Olduğundan fazla gösterilen, abartmalı, mübalağalı. Abartarak, abartılı olarak, mübalağalı bir biçimde.

BİLEMEK

Kesici aletlerin ağzını çark, zımpara, eğe, bileği taşı vb.nde keskinleştirmek, keskin duruma getirmek, kılağılamak, zağlamak. Güçlendirmek, etkisini artırmak.

ANTİKA

Tarihsel bir döneme ait olan. Mendil, örtü, yatak çarşafı vb. bezlerin kenarlarına paralel ipliklerden bir bölümü çekilip dikey olanların ikisi, üçü bir arada tire ile sarılarak yapılmış olan diş diş süs, sıçandişi. Genele, olağana, geleneğe aykırı, acayip, tuhaf, çarliston marka. Eski çağlardan kalma eser. Antik.

ABARTICILIK

Abartıcı olma durumu, abartmacılık, mübalağacılık.

BOL

İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı. Nicelik bakımından olağandan veya alışılandan çok, kıt karşıtı. Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki.

ABARTI

Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa.

ABARTISIZ

Olduğu gibi gösterilen, abartmasız, mübalağasız. Abartmadan, abartısız olarak, mübalağasız bir biçimde.

ABARTICI

Abartıyı huy edinen (kimse), abartmacı, mübalağacı.

AKIŞMA

Akışmak işi. Bir sıraya gelen ses, hece veya kelimelerin birbirleriyle uyuşarak kulağa hoş ve dile kolay gelen bir bütün oluşturması.

ANGARYA

Bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret vermeden yaptırılan iş, yüklenti. Kölelik düzeninde köylünün derebeyine yaptığı zorunlu ücretsiz hizmet. Usandırıcı, bıktırıcı, zorla yapılmış olan iş. Savaş durumundaki bir devletin, kendi sularındaki yabancı bir devletin ticaret gemilerine el koyarak bunlardan yararlanması. Olağanüstü durumlarda veya sıkıyönetimde devletin vatandaşlara ait taşıtlara el koyması. Bir kişiye görevi dışında yaptırılan iş.

ANANAS

Ananasgillerden, sıcak ülkelerde yetişen bir ağaç (Ananas sativus). Bu ağacın çam kozalağına benzeyen, iri, güzel kokulu, lezzetli meyvesi.

BASİT

Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı. Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz. Süssüz, gösterişsiz. Kolay. Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan.