Kelimeler arşivi içinde; sonunda "kış" olan, toplam 42 adet kelime bulunmaktadır. Sonu kış ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında kış olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde kış olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
TARMATAKIŞ
IMGILIKIŞ, ILIŞTIKIŞ
TÜMBAKIŞ, İÇEBAKIŞ
BIRAKIŞ, KARAKIŞ
DILKIŞ, TIRKIŞ, SONKIŞ, MANKIŞ, KARKIŞ, İLKKIŞ, ACIKIŞ, BANKIŞ, BALKIŞ, ALAKIŞ, SARKIŞ, KALKIŞ
ARKIŞ, ALKIŞ, TIKIŞ, BAKIŞ, TAKIŞ, BIKIŞ, SIKIŞ, SAKIŞ, NAKIŞ, ÇAKIŞ, ÇIKIŞ, KAKIŞ, ILKIŞ, YAKIŞ, HIKIŞ, ERKIŞ, YIKIŞ, DIKIŞ, AÇKIŞ, ANKIŞ
KIŞ
Kuzey yarım kürede 22 Aralık-21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, sonbaharla ilkbahar arasındaki soğuk mevsim. Çok soğuk hava. Tavuk vb. kümes hayvanlarını kovalamak için çıkarılan ses.
TARMATAKIŞ
Altüst olmuş, karmakarışık.
DILKIŞ
Sıska, dalağı şişmiş kişi.
TÜMBAKIŞ
Bir bilimin ya da öğretim konusunun tümüne kısa bakış. Bir filmin konusunun kısa özeti ya da bir senaryonun taslağı.
BANKIŞ
Dişi yaban domuzu.
ILIŞTIKIŞ
Çok kalabalık.
TIRKIŞ
Suyunu çekerek lapalaşmış (yemek için). Pencere kafesi. Büyüyemeyen, zayıf (çocuk için): Komşunun kızı pek tırkış, dört yaşına girdi hala küçük. Çiçekbozuğu yüzlü kimse.
KARKIŞ
İlenç, beddua.
MANKIŞ
Domuz yavrusu.
IMGILIKIŞ
Durgun, beceriksiz.
İÇEBAKIŞ
Bireyin kendi düşünce, duygu ve güdülerini çözümlemesi. Yetişmiş bir deneycinin bilinçlilik öğelerini çözümlemesi işlemi. İnsanın düşünme yoluyla kendi kendini gözlemesi. Yapısal ruhbilimde, deneğin bilincinde olanları izleyerek ruhsal süreçlerin özellik ve nitelikleri hakkında bilgi verme durumu. Davranış ve tutumların temelinde yatan güdüleri, eğilimleri açığa çıkarmak üzere başvurulan ve bireyin kendisini derinliğine gözlemesini öngören yordam.
SONKIŞ
Ocak ayı.
İLKKIŞ
Aralık ayı.
BIRAKIŞ
Bırakma işi.
KARAKIŞ
Kışın ilk ayları.
ACIKIŞ
Acıkma durumu.
Bu bölümde tanımı içerisinde KIŞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AKIŞKANLAŞMA
Akışkanlaşmak durumu.
AKIŞKANLAŞMAK
Akışkan duruma gelmek.
AKIM
Akma işi. Sanatta, siyasette, düşünce hayatında ortaya çıkan yeni bir görüş, yöntem, hareket, cereyan, tarz. Debi. Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan.
AKIŞKAN
Akış özellikleri gözlenebilen (sıvı veya gaz), seyyal.
AKIŞKANLIK
Akışkan olma durumu. Para ve ticaretle ilgili işlemlerde kullanılabilecek durumda olan satın alma gücü, likidite. Kolaylıkla paraya çevrilebilme özelliği fazla olan varlıklar, likidite.
AKIŞMA
Akışmak işi. Bir sıraya gelen ses, hece veya kelimelerin birbirleriyle uyuşarak kulağa hoş ve dile kolay gelen bir bütün oluşturması.
AĞIŞ
Ağma işi. Su buharının ve başka gazların yerden havaya doğru çıkışı, yağış karşıtı.
AHMAKÇA
Biraz ahmak. (ahma'kça) Ahmağa yakışır bir biçimde, aptalca, angutça.
AÇILMAK
Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.
AĞIZ
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Uç, kenar. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü. Çıkış yeri. Kesici aletlerin keskin tarafı. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. Üslup, ifade biçimi.
AÇILIM
Açılma işi. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapma. Yeni bir bakış açısı getirme. Sağ açıklık. Bir kısaltma veya formülün açık biçimi.
ADA
Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire. Tali yoldan ana yola güvenli çıkışı sağlamak için tali yolun sağ tarafına yapılan, çizgilerle ayrılmış bölüm. Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu. Kavşaklarda trafiği düzenleyici, yönlendirici veya ayırıcı olmak üzere bordürle sınırlandırılmış veya yer çizgileriyle belirlenmiş alan.
AKIŞMASIZ
Akışma özelliği olmayan.
AKIŞKANLAŞTIRMA
Akışkanlaştırmak işi. Akışkanların niteliğini düzeltmek üzere yoğunlaşmış bir akım içinde parçacıkların yüzmesini sağlayan yöntem.
AKBAŞ
Yazın kutup bölgelerinde yaşayan, kışın ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklı bir tür yabani kuş, deniz kazı (Bemicla).
AÇIKGÖZLÜLÜK
Açıkgöz olanın durumu. Açıkgöze yakışacak davranış.
ABANİ
Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş. Bu kumaştan yapılmış.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
AKIŞKANLAŞTIRMAK
Akışkan duruma getirmek.
AKIŞMALI
Akışma özelliği olan.