Kelimeler arşivi içinde; başında "kul" olan, toplam 214 adet kelime bulunmaktadır. kul ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu kul ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde kul olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
KULLANDIRABİLMEK
KULLANDIRABİLME
KULAĞAKAÇANLAR, KULLANILMIŞLIK, KULLANIMSIZLIK, KULLANIŞSIZLIK
KULAĞUZLAYICI, KULLANABİLMEK, KULLANDIRTMAK, KULLANILIRLIK, KULLANIMBİLİM, KULLANIMLILIK, KULLANIŞLILIK, KULLANIVERMEK
KULAĞUZLAMAK, KULAMPARALIK, KULANTARLASI, KULDURDATMAK, KULLANABİLME, KULLANDIRMAK, KULLANDIRTMA, KULLANIVERME, KULLARTATLAR, KULLAŞTIRMAK, KULLUKÇUBAŞI
KULAÇLANMAK, KULAĞAKAÇAN, KULAKDAVULU, KULAKLAŞMAK, KULAKSIZLAR, KULAKSIZLIK, KULDURATMAK, KULLANDIRMA, KULLANILMAK, KULLANILMIŞ, KULLANIMSIZ, KULLANIŞSIZ, KULLAŞTIRMA, KULUÇKAHANE, KULUÇKALAMA
KULAÇLAMAK, KULAÇLAYIŞ, KULAKPINAR, KULAKSAMAK, KULDOSKOPİ, KULLANILMA, KULLANIMLI, KULLANIŞLI, KULOĞULLAR, KULPLAŞMAK, KULUÇKALIK, KULUMLAMAK, KULUNLAMAK, KULUNNAMAK, KULÜNLEMEK, KULÜPÇÜLÜK
KULACADAĞ, KULAÇLAMA, KULAKAÇAN, KULAKLAMA, KULAKTOZU, KULAMPARA, KULFALLAR, KULİSİDAL, KULİSİFÜJ, KULİSİSİT, KULLANICI, KULLANMAK, KULLAŞMAK, KULMAHMUT, KULMAŞLIK, KULOĞLANI, KULOMETRE, KULTARMAK, KULUBALIK, KULUNATÇI, KULUNDERE, KULUNLACI, KULUNLAMA, KULUNNACI
KULAKAŞI, KULAKÇAK, KULAKÇIK, KULAKKÖY, KULAKLIK, KULAKSIZ, KULAKTAN, KULDURUM, KULETEPE, KULEYAPI, KULİSLER, KULKULLU, KULLANAK, KULLANIM, KULLANIŞ, KULLANMA, KULLAŞMA, KULLEMCİ, KULLIĞÇI, KULLUKCU, KULLUKÇU, KULPASTI, KULTUPYA, KULUKENT, KULUKOCA, KULUKULU, KULUMCAK, KULUNCAK, KULUNETİ, KULUNLUK, Devamını Oku »»
KULACIK, KULAÇKA, KULAĞUZ, KULAKÇI, KULAKLI, KULALAR, KULAMAK, KULECİK, KULEÖNÜ, KULGULU, KULİÇKA, KULİSİN, KULİSİT, KULKULA, KULKULU, KULLAMA, KULLÜYH, KULOĞLU, KULPSUZ, KULUÇKA, KULUDUK, KULUGAZ, KULUKÇU, KULUNLU, KULUVAZ, KULÜPÇÜ
KULACA, KULALI, KULBİK, KULCAK, KULCUR, KULDUK, KULDUR, KULEÇA, KULELİ, KULETE, KULFAL, KULFAR, KULGAZ, KULIYA, KULİYE, KULKAZ, KULLAH, KULLAP, KULLAR, KULLET, KULLIĞ, KULLİK, KULLUH, KULLUK, KULLÜK, KULMAŞ, KULPAK, KULPLU, KULTAK, KULTEM, Devamını Oku »»
KULAÇ, KULAH, KULAK, KULAN, KULAT, KULAV, KULAY, KULBE, KULEF, KULEK, KULIN, KULİK, KULİN, KULİS, KULİŞ, KULKA, KULLE, KULLÜ, KULMA, KULON, KULTE, KULUÇ, KULUF, KULUK, KULUN, KULUŞ, KULÜK, KULÜP, KULÜZ, KULVE
KULA, KULE, KULİ, KULP, KULU, KULÜ
KUL
KUL
Tanrı'ya göre insan. Karavaş. Köle.
KULLANIŞSIZLIK
Kullanışsız olma durumu.
KULAĞUZLAYICI
Rehber, yol gösteren.
KULAĞUZLAMAK
Yol göstermek, önüne düşüp götürmek, rehberlik etmek, delâlet etmek. Kılavuz olarak vermek, göstermek.
KULLANIVERMEK
Kullanmak.
KULAĞAKAÇANLAR
Yarıbaşkalaşım gösteren ve genellikle hayvansal maddelerle beslenen, seyrek olarak otçul, gececi, kemirici, kısa kanatlı böcekler takımı.
KULLANIMBİLİM
Sözedilen dil deyimleri ile bu dili kullanan kişiler arasındaki ilişkileri konu edinen sözeden kuram.
KULLANDIRABİLME
Kullandırabilmek işi.
KULLANDIRABİLMEK
Kullanmasına izin vermek. Kullanma imkânı veya olasılığı bulunmak.
KULLANILIRLIK
Bir dizgenin sağladığı hizmetin sürekliliğini belirten özelliği, bk. güvenilirlik.
KULLANIMSIZLIK
Kullanımsız olma durumu.
KULLANDIRTMAK
Kullandırma işini yaptırmak.
KULLANIŞLILIK
Kullanışlı olma durumu.
KULLANABİLMEK
Kullanma imkânı veya olasılığı bulunmak.
KULLANILMIŞLIK
Kullanılmış olma durumu.
KULLANIMLILIK
Kullanımlı olma durumu.
Bu bölümde tanımı içerisinde KUL geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AÇKI
Bir cismin yüzeyi üzerinde sert bir madde veya bir araç sürterek onu düzleştirip parlatma, perdah. Her türlü açma aracı. Anahtar. Demircilikte delik büyütmekte kullanılan araç.
AHAR
Hattatların kâğıt cilalamak için kullandıkları nişasta ve yumurta akından yapılmış olan özel bir karışım.
ABONE
Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi. Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse, sürdürümcü. Bir yere gitmeyi alışkanlık hâline getiren (kimse).
AFET
Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım. Çok kötü. Hastalıkların dokularda yaptığı bozukluk. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın. Kıran.
ABANİ
Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş. Bu kumaştan yapılmış.
ABRAKADABRA
Eski çağlarda bazı hastalıklara iyi geldiğine inanılan büyülü söz. Sihirbazların sıkça kullandığı büyü sözü.
ADAM
İnsan. Birinin yararlandığı, kullandığı kimse. Birinin yanında bulunan ve işini yapan kimse. Bir alanı benimseyen kimse. Eş, koca. Görevli kimse. İyi huylu, güvenilir kimse. Erkek kişi. Daima birinin yanında olan, onu destekleyen, isteklerini yerine getiren kimse.
ABLATYA
Uzunluğu 150, genişliği 4-10 kulaç olan, geniş gözlü bir balık ağı türü.
AGARAGAR
Deniz yosunlarından çıkarılan, beslenme endüstrisinde, hekimlikte ve bakteriyolojide kullanılan bir jelatin türü, jeloz.
ABAJUR
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.
ADAMCIL
İnsandan ürkmeyen, insana alışmış olan, insana sokulan, sıcakkanlı, munis.
ADALET
Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme.
AĞA
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan. Osmanlı Devleti'nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san. Ağabey. Cömert, eli açık. Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san. Koca.
ACEMBUSELİK
Klasik Türk müziğinde kullanılan birleşik bir makam.
ADRENALİN
Hekimlikte damarları daraltma, bronşları açma, kanamaları kesme vb. amaçlarla kullanılan, kan şekerinin yükselmesine yol açan böbrek üstü bezlerinin salgısı.
ADAPTÖR
Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı. Aygıtın kullanabileceği düzeye göre elektrik akımını ayarlayan alet, uyarlayıcı.
AĞIR
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. Değeri çok olan, gösterişli. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. Yoğun. Sindirimi güç (yiyecek). Çetin, güç. Çapı, boyutu büyük. Yavaş. Ağır sıklet. Keskin, boğucu (koku). Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). Kısık, alçak. Yavaş bir biçimde. Ciddi. Ağırbaşlı, ciddi. Sıkıntı veren, bunaltan. Davranışları yavaş olan.
ACEMAŞİRAN
Klasik Türk müziğinde kullanılan şet makamlarından biri.
AGİTATO
Canlı ve coşkulu bir biçimde (çalınmak).
AÇMALIK
Kiri çıkarmak veya eşyayı iyice temizlemek için kullanılan her türlü madde.