Kelimeler arşivi içinde; sonunda "kaz" olan, toplam 38 adet kelime bulunmaktadır. Sonu kaz ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında kaz olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde kaz olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
TRANSLOKAZ
YASTIKAZ, KARANKAZ, KIZÇUKAZ, ÇIRNAKAZ, CİLANKAZ, REPLİKAZ, AKKIRKAZ
LAPAKAZ, HELİKAZ
TINKAZ, TURKAZ, LAKKAZ, KULKAZ, ÜRİKAZ, YANKAZ, KAVKAZ, YELKAZ, KAFKAZ, DIRKAZ, DINKAZ, KANKAZ, ÇALKAZ, KAMKAZ, CİNKAZ, BURKAZ, TIRKAZ, ARIKAZ
ENKAZ, ANKAZ, TIKAZ, TAKAZ, ŞİKAZ, ATKAZ, LAKAZ, KOKAZ
İKAZ
KAZ
KAZ
Perde ayaklılardan, uzun, beyaz veya gri boyunlu, suda ve karada yaşayan, uçan, yabani veya evcil kuş (Anser). Budala.
TURKAZ
Kilit.
KARANKAZ
Yaşlı ağaç.
REPLİKAZ
DNA sentezinde ve bazı virüslerin RNA kopyalanmasında olduğu gibi nükleik asitlerin kopyalanmasında görev yapan enzimlerin genel adı. Bir molekülün kendini eşlemesinde görev alan enzim.
KIZÇUKAZ
Kızcağaz.
YASTIKAZ
Üstünde hamur açılan, yemek yenilen tahta.
ÇIRNAKAZ
Su kenarlarında yaşayan uzun gagalı bir çeşit kuş.
ÜRİKAZ
Karaciğerde bulunan ürik asidi allantoine katalize eden bakır içeren enzim, ürat oksidaz.
TRANSLOKAZ
Zar geçirgenlik engeline rağmen bir maddenin kolaylaştırılmış difuzyonuna aracılık eden herhangi bir enzim. Faktör G; protein sentezi sırasında peptidil tRNA'nın, ribozomun A yerinden P yerine geçişindeki GTP bağımlı yer değiştirmeyi katalizleyen enzim. Ribozomun mRNA üzerinde bir kodonluk mesafe kadar hareket etmesi gibi bir harekete neden olan veya bir hareketi sağlayan enzim.
TINKAZ
Öfke.
AKKIRKAZ
Kartal cinsinden, kanatlarının ucu siyah bir kuş.
LAKKAZ
Lak ağaçlarının sütlü özlerinde şeker pancarı, patates, elma, lahana ve diğer bazı bitkilerde bulunan fenolleri orto ve para kinonlara yükseltgeyen enzim.
CİLANKAZ
İnce, uzun ve çelimsiz insan.
KULKAZ
Bir yıllık meyve fidanı. Nilüfer kökü.
HELİKAZ
Sarmal yapıdaki moleküllerde sarmalları açan, gevşeten enzim.
LAPAKAZ
Yasa dışı cinsel ilişki.
Bu bölümde tanımı içerisinde KAZ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ALIŞTIRMA
Alıştırmak işi. Vücudun gücünü ve dayanıklılığını artırmak için yapılmış olan uygulama, hazırlık çalışması, idman, egzersiz, antrenman. Bir beceriyi, bilgiyi kazanmak için yapılmış olan tekrar, temrin, talim, egzersiz. Bir araç motorundan tam verim elde edilebilmesi için ilk dönemlerinde yüksek devirde düşük hızda çalıştırılması, rodaj.
ADLANMAK
Kendisine ad verilmek, isimlenmek. Kötü ün kazanmak, isimlenmek.
AÇIKÇI
Borsada fiyat dalgalanmalarından yararlanarak açıktan para kazanan kimse.
AMATÖR
Bir işi para kazanmak için değil, yalnız zevki için yapan, hevesli, meraklı (kimse), özengen, profesyonel karşıtı. Bir işi meslek veya alan uzmanı olmadan yapan. Beceriksiz. Acemi.
ALMANLAŞTIRMAK
Almanlara özgü yaşayış tarzı kazandırmak.
ALMAK
Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.
ANAFORCU
Yolsuzlukla kazanç peşinde olan kimse.
ALIŞMAK
Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek. Sürekli ister olmak, bağımlılık kazanmak. Uyar duruma gelmek, intibak etmek. Evcilleşmek, ehlîleşmek. Yadırgamaz duruma gelmek. Tutuşmak, yanmaya başlamak. Bağlanmak, ısınmak.
AMORTİ
Birden ödenerek faizinin işlemesine son verilen tahvil. Piyangoda bilet değeri kadar kazanılan ikramiye.
ANALAŞTIRMAK
Annedeki özellikleri kazandırmak.
ANAFORLAMAK
Yolsuzluk yaparak kazanç elde etmek.
AKLİYAT
Akıl yolu ile kazanılan bilgiler.
ALGI
Bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varma, idrak. Kazanç, alacak. Rüşvet. Vergi. Haşhaş sütünü toplamakta kullanılan kaşık.
AGOP
"Aptal aptal bakmak" anlamındaki Agop'un kazı gibi bakmak deyiminde geçen bir söz.
AKIN
Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması. Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul vb. amaçlarla toplu olarak yapılmış olan baskın. Gol atmak veya sayı yapmak amacıyla karşı takımın sahasına doğru genellikle topluca girişilen hücum. Kazak ve Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad.
ADSIZ
Adı olmayan, isimsiz. Tanınmayan, bilinmeyen, isimsiz. Türklerde, ailesinden ayrıldığı için artık onun adını taşımak, onun adıyla anılmak hakkını yitirmiş olan, bir yararlık gösterdiğinde ancak ad kazanabilen delikanlı, isimsiz.
ALDATMAK
Beklenmedik bir davranışla yanıltmak. Oyalamak, avutmak. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek. Yalan söylemek. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek. Birine verilen sözü tutmamak.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
ACENTE
Bir kuruluşun yaptığı işi onun adına kazanç karşılığında yürüten daha küçük kuruluş. Bu kuruluşun veya şubelerinin başında bulunan kimse. Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse. Banka şubesi. Vapur ortaklığı.
AKBAŞ
Yazın kutup bölgelerinde yaşayan, kışın ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklı bir tür yabani kuş, deniz kazı (Bemicla).