Kelimeler arşivinde; içinde "oyun" olan, toplam 174 tane kelime bulunuyor. İçerisinde oyun bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu oyun ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında oyun olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
RAMBOUİLLETKOYUNU
CHOLİSTANİKOYUNU, YİLANBOYUNGİLLER
OYUNLAŞTIRILMAK, DÖNERBOYUNLULAR, YENİBOYUNDURCAK
BOYUNLANDIRMAK, OYUNLAŞTIRILMA, APENNİNEKOYUNU, PORTLANDKOYUNU, YUMRUKOYUNCUSU
OYUNLAŞTIRMAK, BAŞBOYUNDURUK, BOYUNÇAKALAĞI, BOYUNLANDIRMA, KILIÇOYUNCUSU, YUKARIKOYUNLU
BAŞOYUNCULUK, OYUNBOZANLIK, OYUNCAKÇILIK, OYUNLAŞTIRMA, AŞAĞIKOYUNLU, BOVSKAKOYUNU, BOYUNÇEVİREN, DORPERKOYUNU, KIZILKOYUNLU, OSSİMİKOYUNU, SOYUNABİLMEK, SOYUNUVERMEK
KARAKOYUNLU, KOYUNGÖBEĞİ, AKÇAKOYUNLU, ALTAİKOYUNU, BOYUNDURCAK, BOYUNDURLUK, KOYUNBACAĞI, KOYUNKIRTIK, KOYUNPINARI, KÜMECİLOYUN, RACKAKOYUNU, SOYUNABİLME, SOYUNDURMAK, SOYUNUVERME, YOYUNDURMAH, YUMRUKOYUNU
BOYUNDURUK, KOYUNCULUK, OYUNBAZLIK, BONDKOYUNU, BOYUNBASTI, BOYUNBURAN, BOYUNDİREK, BOYUNDURUH, BOYUNDÜRÜK, BOYUNKISTI, BOYUNLAMAK, BOYUNPINAR, BOYUNSALIK, BOYUNSĞALA, BOYUNSIRIK, DÖNERBOYUN, KALEBOYUNU, KILIÇOYUNU, KOYUNABDAL, KOYUNAĞILI, KOYUNBEYLİ, KOYUNCULAR, KOYUNGÜDEN, KOYUNHAMZA, KOYUNHİSAR, KOYUNKIRAN, KOYUNUŞAĞI, KOYUNYURDU, LOHİKOYUNU, OYUNCUBAŞI, Devamını Oku »»
BAŞOYUNCU, KOYUNGÖZÜ, KOYUNYÜNÜ, OYUNBOZAN, OYUNCAKÇI, OYUNCAKLI, OYUNCULUK, YÜZÜKOYUN, AKÇAKOYUN, AKKOYUNLU, ARABOYUNU, BOYUNBAĞI, BOYUNDERE, BOYUNDRUK, BOYUNKAYA, BOYUNLAMA, BOYUNSIRA, BOYUNTRİK, BOYUNTUCU, BOYUNYAKA, KABAKOYUN, KARAKOYUN, KAYABOYUN, KIRKKOYUN, KOYUNALAN, KOYUNBABA, KOYUNCULU, KOYUNDERE, KOYUNGÖLÜ, KOYUNKAYA, Devamını Oku »»
BOYUNLUK, BOYUNSUZ, DOYUNMAK, SOYUNMAK, ALAKOYUN, ATOYUNÇU, BOYUNCAK, BOYUNCUK, BOYUNMAK, BOYUNSHA, BOYUNTAŞ, ÇALKOYUN, GÖKBOYUN, HAMBOYUN, HUKOYUNU, KOYUNELİ, KOYUNERİ, KOYUNEVİ, KOYUNKÖY, KOYUNLAR, KOYUNMAK, KOYUNOBA, KÖYOYUNU, MORKOYUN, OYUNYERİ
BOYUNCA, BOYUNLU, DOYUNMA, KOYUNCU, KOYUNTU, OYUNBAZ, OYUNCAK, OYUNLUK, SOYUNMA, SOYUNTU, SOYUNUŞ, ALKOYUN, AYNOYUN, ELKOYUN, KOYUNLU, OYUNÇAH, SOYUNAH, SOYUNCU
BOYUNA, OYUNCU, OYUNTU, OYUNLU, ÖNOYUN
BOYUN, KOYUN, GOYUN, HOYUN
OYUN
OYUN
Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence. Kumar. Güreşte rakibini yenmek için yapılmış olan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket. Müzik eşliğinde yapılmış olan hareketlerin bütünü. Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes. Hile, düzen, desise, entrika. Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi. Şaşkınlık uyandırıcı hüner. Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma. Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç.
PORTLANDKOYUNU
İngiltere'de seyrek bulunan ırklardan olan ve Dorset'in gelişiminde kullanılan, küçük yapılı, yüz ve bacaklarda yapağı bulunmayan, yapağı rengi sarımsı kahverengi, kuzular açık kırmızı renkte doğan ve yaşamlarının ilk birkaç ayında beyaz veya gri renkte yapağıya sahip olan, boynuzsuz koyun ırkı.
BOYUNÇAKALAĞI
Gerdan.
OYUNLAŞTIRILMAK
Oyun biçimine getirilmek.
YENİBOYUNDURCAK
Kastamonu ili, Hanönü belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
YİLANBOYUNGİLLER
Kuşlar (Aves) sınıfının, kürek ayaklılar (Pelecaniformes) takımından, Afrika, Suriye ve Madagaskar'da yaşayan, suya dalıp uzun, sivri gagalarını zıpkın gibi kullanarak balık avlayan, ucu yuvarlak ve uzun kuyruklu türleri olan bir familya. Yılanboyun kuşu (Anhinga rufa) iyi bilinen türüdür.
YUMRUKOYUNCUSU
Yumruklaşma sporunu yapan kişi.
DÖNERBOYUNLULAR
Sürüngenler (Reptilia) sınıfının, kaplumbağalar (Testudinata) takımından, tatlı sularda yaşayan, boyunları dinlenme hâlinde iken içeri çekilmeyip sırt kabuğunun altına doğru kıvrılan, çamurcul kaplumbağagiller (Pelomedusidae) ve yılan boyunlu kaplumbağagiller (Chelidae) familyaları bulunan bir alt takım. (Pleurodira), familyalarını içine alır.
BOYUNLANDIRMA
Boyunlandırmak durumu.
CHOLİSTANİKOYUNU
Pakistan'da bulunan, kuyruğu ince-kısa, etçi yapağıcı özellikte, yapağı rengi beyaz, baş ve kulaklar ise siyah veya kahverengi renkte koyun ırkı.
OYUNLAŞTIRMAK
Tiyatro türünden olmayan herhangi bir eseri teknik yönden oynanabilir duruma getirmek.
OYUNLAŞTIRILMA
Oyunlaştırılmak işi.
RAMBOUİLLETKOYUNU
Fransa'da elde edilmiş, ancak bugün en çok Amerika da yetiştirilen, yapağı verim ve kalitesiyle birlikte erken gelişme ve etçilik özellikleri de iyi olan, etçi-yapağıcı tip olarak kabul edilen vücut beyaz, yüz ve bacaklar yapağıyla örtülü, koçları boynuzlu olan koyun ırkı.
APENNİNEKOYUNU
1970'lerde İtalya'da bulunmuş, yerli diğer İtalyan ırkları veya Bergamasca ve Ile de France gibi egzotik ırklarla melezlenmiş, öncelikli olarak et verimi için yetiştirilen, boynuzsuz, vücut rengi beyaz, yüzde ve bacaklarda yapağı bulunmayan, küçük veya orta boyutta sürüler hâlinde yetiştirilen koyun ırkı, Appenninica koyunu.
BAŞBOYUNDURUK
Karabük ili, Ovacık ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer.
BOYUNLANDIRMAK
Kapsam kazandırmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde OYUN geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AKSESUAR
Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne. Konunun gerektirdiği ölçüde kullanılan, bir sahne içinde yer alan veya oyuncunun dekor gereği kullandığı çeşitli eşya. Giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya.
AFGAN
Afganistan halkından veya bu halkın soyundan olan kimse.
AFŞAR
Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri, Avşar.
ALAN
Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Yüz ölçümü. Bir çalışma çevresi. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.
ALAYUNTLU
Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri.
AĞ
İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü. Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke. Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü. Çaprazlama örgü ile yapılmış olan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file. Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık. Tuzak. Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file.
ALMAN
Cermen soyundan olan halk. Bu halktan olan kimse.
ALİ
Yüce, yüksek. "Kurnazca ve haince düzen" anlamında Ali Cengiz oyunu, "çok zorba" anlamında Ali kıran baş kesen, "bir kimse birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek" anlamında Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye giydirmek deyimlerinde geçen bir söz.
ADIM
Yürümek için yapılmış olan ayak atışlarının her biri. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi. Girişim, hamle. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 santimetre olan mesafe. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol. İki diş arasındaki aralık.
AÇMAZ
Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılamaması durumu. Tuluatta karşısındakine bir nükte veya tekerleme söyleme kolaylığını veren söz. İçinden zor çıkılır durum.
AKSİYON
Bir kuvvetin, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. Bir oyuncunun sahne üzerindeki hareketi. Oyunun temasını geliştiren başlıca olay, hikâye, gelişim. Sermayenin belirli bir bölümü. Hisse senedi. Hareket, iş. İnsan etkinliğinin veya iradesinin açığa çıkması.
ALDATMACA
Aldatmaya dayanan davranış, aldatıcı oyun, dubara.
AKTRİS
Kadın oyuncu.
AKTARMA
Aktarmak işi. Bir yolcunun gideceği yere birkaç araç değiştirerek ulaşması. Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş, transfer. Alıntı. Bir oyuncunun topu kendi takımından bir başka oyuncuya göndermesi. Bir taşıttan başka bir taşıta geçme. Sürülmemiş tarlayı ilk veya ikinci kez sürme. Para aktarımı. Arıları bir kovandan ötekine geçirme.
AKKARAMAN
Orta ve Doğu Anadolu'nun batı kesimlerinde yaygın olarak yetiştirilen, vücudu beyaz, ağız, burun, göz etrafı, kulak ve ayaklarında siyah lekeler bulunabilen, kaba karışık yapağılı, yerli bir tür koyun.
AKTÖR
Erkek oyuncu. Herhangi bir olayda etkisi veya katkısı olan kimse.
ALKAEVLİ
Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
AKINCI
Düşman ülkesine akın yapan savaşçı. İleri uç oyuncusu.
AKARSU
Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su. Tek sıra elmastan gerdanlık.