Kelimeler arşivi içinde; sonunda "fıt" olan, toplam 8 adet kelime bulunmaktadır. Sonu fıt ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında fıt olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde fıt olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
FITFIT, ILIFIT
ÇIFIT, CAFIT, CIFIT, KAFIT, ŞIFIT
FIT
FIT
Üzüm çiğnemek için tahtadan yapılmış oluklu sandık: Üzümleri fıta doldurun.
CAFIT
Erişte kesmekte kullanılan üç ayaklı tahta, hamur tahtası.
ŞIFIT
Yahudi.
ILIFIT
Rafadan yumurta.
KAFIT
Kağıt.
CIFIT
Çarçabuk gidip geri gelen.
ÇIFIT
Yahudi. Hileci, düzenbaz.
FITFIT
Düğürcük de denilen ince bulgur. İnce bulgur, un ve patlıcan ile yapılan bir çeşit yemek.
Bu bölümde tanımı içerisinde FIT geçen kelimeler listesi verilmiştir.
FİTRE
Ramazan ayı içinde verilen, miktarı belirli sadaka, fıtır sadakası.
YARIMLIK
Sakat ve sağlıksız olma durumu. Fıtık. Yarım altın. Kasık fıtığı. Şiniğin yarısı.
YARADILIŞTAN
Doğumla beraber, yaradılıştan beri, doğuştan, kudretten, fıtraten, hilkaten.
COR
Bataklık. Söz. Toplanıp konuşma, danışma (hk.). Fıtık hastalığı. Husye, erkeklik bezi. Çocuk oyunu. Sus anlamında kullanılır. Keçi, koyun sürüsü. Aksırık. Çok tuzlu su.
KORSE
İnce görünmek için kullanılan esnek iç giysisi. Herhangi bir darbeden zarar görmemesi için boyna takılan, bel fıtığı gibi durumlarda bedeni düzgün tutmaya yarayan nesne, sargaç.
KAVLIÇ
Fıtık.
HİLKAT
Yaradılış, fıtrat.
FITIKLI
Fıtığı olan.
CORUK
Manda yavrusu. Kuluçkaya gelmiş tavuk. Gelişmemiş, büyümemiş. Fidan. İnatçı. Oburluğu ile tanınan bir çeşit kuş: Coruk kuşu gibi lâk deyince et, lök deyince su istiyorsun. Bahane, özür. Fıtıklı kişi. Züğürt, para tutmayan. Cahil ve görgüsüz. Yıkılmış, yıkılmaya yüz tutmuş yapı. Hindi. Zayıf, hastalıklı.
KIZILYAPRAK
Gülgillerden, 20-120 santimetre yüksekliğinde, yol kenarlarında biten, sarı çiçek açan, çok yıllık, otsu bir bitki, koyun otu, fıtık otu, kuzu pıtrağı (Agrimonia eupatorium).
DOĞUŞTANCILIK
Herhangi bir canlı türünün yapısal ve görevsel gelişiminde yaşantı, öğrenme vb. edinilmiş faktörlere değil, kalıtımla ilgili olanlara ağırlık ve öncelik veren görüş, fıtriye, nativizm.
BADAK
Kısa boylu, ufak yapılı, cüce, bodur, tıknaz. Paytak yürüyen, bacakları çarpık olan: Badağın biri hendeği atlayamadı. Tek husyeli hayvan, iyi burulmamış, dişisine yanaşamayan hayvan. Husye, erkeklik bezi. Orta büyüklükte manda yavrusu, yeni doğmuş manda yavrusu. Fıtık. Dermansız, takatsız, çevik olmayan. Duygusuz, vurdumduymaz. İki çocuk kardeşlik olmak için serçe parmaklarıyla tutuşma. Bir şeyi uzatmak için yapılan ek, ilâve. Yeni kurutulan üzüm arasında kalan yaş taneler. Bardak. Merdiven, merdiven basamağı. Akran, eş, denk. Çelme, güreşte bacak atma. Toprak testi, küçük testi. İyi enenmemiş, erkeklik bezi tek olan hayvan. Erkeklik bezi. Kısa boylu. Niğde ilinde, Kemerhisar bucağına bağlı bir yerleşim yeri.
ANTEROSEL
İnce bağırsak fıtığı.
BULDUR
Bıldır, geçen (yıl). Fıtık.
CARUK
Fıtıklı kişi.
ZORLAMA
Zorlamak işi, zecir. Özellikle oynaklarda ara keseciklerinin fıtığı olarak beliren, bir organın zorlanmış olmasıyla ortaya çıkan aksaklık veya bozukluk. İçten gelmeyen. Zorlanarak sağlanan, cebrî.
CULDUR
Fıtık hastalığı olan kişi.
CURGUT
Fıtık hastalığı olan kişi.
YARADILIŞ
Bir kimsede doğuştan bulunan vücut ve ruh özelliklerinin tümü, mizaç, huy, tıynet, cibilliyet. Bir şeyin yaratılırken kazanmış olduğu özellikler bakımından durumu, fıtrat, hilkat.
DOĞUŞTAN
Yaradılıştan. Kişinin doğduğu andan beri var olan, doğuşla birlikte gelen, fıtri.