Kelimeler arşivi içinde; başında "şek" olan, toplam 80 adet kelime bulunmaktadır. şek ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu şek ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde şek olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ŞEKİLLENDİRİLMEK
ŞEKİLLENDİRİLME
ŞEKERLEMECİLİK, ŞEKERLENDİRMEK, ŞEKİLLENDİRMEK, ŞEKERLEŞTİRMEK
ŞEKERCİBOYASI, ŞEKERLENDİRME, ŞEKERLEŞTİRME, ŞEKİLLENDİRME
ŞEKERGÜBRESİ
ŞEKERBÖREĞİ, ŞEKİLLENMEK, ŞEKERLEŞMEK, ŞEKERHACILI, ŞEKERLENMEK, ŞEKİLLEŞMEK, ŞEKİLPEREST, ŞEKİLSİZLİK, ŞEKERLEMECİ, ŞEKİLDAŞLIK
ŞEKERLİREK, ŞEKİLCİLİK, ŞEKERPINAR, ŞEKERLEŞME, ŞEKERLENME, ŞEKİLLENİŞ, ŞEKİLLENME, ŞEKERCİLİK, ŞEKİLLEŞME, ŞEKERBULAK, ŞEKERLEMEK
ŞEKERBAŞI, ŞEKERPARE, ŞEKERÖREN, ŞEKEROLUK, ŞEKERRENK, ŞEKERDERE, ŞEKERLEME
ŞEKERSİZ, ŞEKİLSİZ, ŞEKŞERİM, ŞEKİLDAŞ, ŞEKERNAZ, ŞEKEROBA, ŞEKERBEY, ŞEKERLİK, ŞEKERİPİ, ŞEKERKÖY
ŞEKİLLİ, ŞEKVACI, ŞEKİLCİ, ŞEKAVET, ŞEKERCE, ŞEKERCİ, ŞEKERİM, ŞEKERLİ, ŞEKERSU
ŞEKERİ, ŞEKERE, ŞEKİBE, ŞEKURE, ŞEKİME, ŞEKLEN, ŞEKKAL
ŞEKVA, ŞEKUR, ŞEKAL, ŞEKİL, ŞEKLİ, ŞEKKE, ŞEKİR, ŞEKİP, ŞEKAR, ŞEKEL, ŞEKER, ŞEKİK
ŞEKL, ŞEKE
ŞEK
ŞEK
Şüphe. Aşık kemiğinin dar, düz yanı. Uğursuz. Ters, geçimsiz. İnce bağırsak. İstek. Alınyazısı, şans. Ters: Ne şek adam. Şüphe ile birlikte kullanılıp anlamı pekiştirir: Senin şek şüpen var mı ki?. Kadınların başlarına örtündükleri tülbent. (Hassa Hatay).
ŞEKİLLENDİRME
Biçimlendirme.
ŞEKİLLENDİRMEK
Biçimlendirmek.
ŞEKERHACILI
Çorum şehri, Sungurlu ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.
ŞEKİLLENDİRİLMEK
Biçimlendirilmek.
ŞEKERLENDİRME
Şekerlendirmek işi.
ŞEKERLENDİRMEK
Şekerlenme işini yaptırmak.
ŞEKERCİBOYASI
Şekerciboyasıgillerden, kökü iç sürdürücü olarak kullanılan, 2-3 metre yüksekliğinde, üzümsü meyvesinden şarapları boyamak için kırmızı boya çıkarılan çok yıllık bir bitki, Amerikan üzümü (Phytolacca americana).
ŞEKİLLENDİRİLME
Biçimlendirilme.
ŞEKERLEMECİLİK
Şekerlemecinin işi veya mesleği.
ŞEKERLEŞMEK
Nişastalı ve selülozlu maddeler, enzimlerin veya inorganik asitlerin etkisiyle mayalanabilir şekerler durumuna dönüşmek. Bir kimse sevimli, hoşa gidecek bir duruma gelmek.
ŞEKERLEŞTİRME
Şekerleştirmek durumu.
ŞEKİLLENMEK
Biçimlenmek.
ŞEKERLEŞTİRMEK
Şekerli duruma getirmek.
ŞEKERBÖREĞİ
Un kurabiyesi.
ŞEKERGÜBRESİ
Dabakların deri temizlemekte kullandıkları madde. (Yalvaç-Isparta).
Bu bölümde tanımı içerisinde ŞEK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ADRENALİN
Hekimlikte damarları daraltma, bronşları açma, kanamaları kesme vb. amaçlarla kullanılan, kan şekerinin yükselmesine yol açan böbrek üstü bezlerinin salgısı.
ARITIMEVİ
Şeker, petrol vb. maddelerin arıtıldığı yer, tasfiyehane, rafineri.
AKITMA
Akıtmak işi, isale. Enli bilezik. Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya pekmezle yoğrularak cıvık bir duruma getirilen hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılmış olan bir tatlı türü. Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke.
ALKOL
Bira, şarap vb. sıvıların veya pancar, patates nişastasının şekere dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan glikoz çözeltilerin mayalaşmış özlerinin damıtılmasıyla elde edilen, kokulu, uçucu, yanıcı, renksiz sıvı, ispirto, etanol, etil alkol. Her türlü alkollü içki.
AKİDE
İnanç. Şekerin kaynatılarak katılaşması yolu ile yapılan, renkli ve kokulu, ağızda güç eriyen şeker, akide şekeri.
AMİLAZ
Nişastayı parçalayarak şekere çeviren bir enzim.
ASLA
Hiçbir zaman, hiçbir şekilde, katiyen. Sakın, zinhar.
ANIRMAK
Eşek bağırmak.
ALTIPATLAR
Fişek koymaya yarayan bölümü silindir biçiminde ve namlu gerisinde olan, tek parçadan oluşmuş, altı tane fişek alan tabanca, revolver.
AĞDACI
Şeker, tatlı ve helva yapımında ağda hazırlayan işçi. Ağda ile vücuttaki fazla tüyleri veya kılları temizlemeyi meslek edinmiş kimse.
AKSETMEK
Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek. Evirmek, tersine çevirmek. Bir ışık veya bir şekil düz ve parlak bir yüzeye çarpıp orada aynen görünmek, yansımak. Ulaşmak, yayılmak, duyulmak.
AĞAÇLAŞMA
Ağaçlaşmak durumu. Bitki şekilleri gösteren ve akiklerde olduğu gibi maden filizlerinin gerek yüzeyinde gerek içlerinde rastlanan doğal desen.
ALABACAK
Ayağında sekil olan (at, eşek vb.). Ara bozucu, dönek, uğursuz (kimse).
ARTROZ
Genellikle şekil bozucu, iltihapsız, süreğen eklem hastalığı.
ASFALT
Siyah renkte şekilsiz bir cins bitüm. Ana maddesi katran olan ve yolların kaplanmasında kullanılan karışım. Bu karışımla kaplanmış.
AĞIZ
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Uç, kenar. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü. Çıkış yeri. Kesici aletlerin keskin tarafı. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. Üslup, ifade biçimi.
ARAK
Ter. Çalma. Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir rakı türü.
AĞDA
Kaynatılarak çok koyu ve yapışkan bir macun durumuna getirilen pekmez veya limonlu şeker eriyiği. Şekerle yapılmış olan ürünlerin hazırlanması veya beklemesi sırasında şekerin ulaştığı koyuluk.
ARMA
Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin simgesi olarak kabul edilmiş resim, harf veya şekil, ongun (II). Geminin yürümesine hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken takımı.
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.