Kelimeler arşivi içinde; sonunda "üke" olan, toplam 14 adet kelime bulunmaktadır. Sonu üke ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında üke olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde üke olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
ACARBÜKE, AĞANBÜKE
EKEBÜKE, SÜRTÜKE, YAYBÜKE
HAKÜKE, HEKÜKE, SÜBÜKE, SÜLÜKE, TENÜKE
DÜKE, KÜKE, SÜKE
ÜKE
ÜKE
Onur, şeref.
HAKÜKE
Duvar altından geçen su yolu deliği.
ACARBÜKE
Güzel yüzlü hanım, sevimli hanım.
AĞANBÜKE
Göğe doğru yükselen hanım, göğe doğru yükselen güzel.
YAYBÜKE
Güçlü kimse.
KÜKE
Küçük ekmek.
SÜBÜKE
Külçe altın. Süpürge.
SÜRTÜKE
Kibrit. İçi pamuklu hırka.
HEKÜKE
Sınır. Üstü taşlarla kapatılmış su yolu.
DÜKE
Boğaya gelmemiş iki üç yaşında dişi dana, düve. Sütleğen denilen otun çıkardığı beyaz ve kıvamlı, zehirleyici sıvı.
EKEBÜKE
Yaşı küçük olduğu halde sözleri ve işleri büyük olan (çocuk).
SÜKE
Kaba.
TENÜKE
Teneke.
SÜLÜKE
Alçak gönüllülük.
Bu bölümde tanımı içerisinde ÜKE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AÇAN
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı.
ÇÖMELMEK
Dizlerini bükerek topukları üzerine oturmak.
BİTMEK
Tükenmek. Bitki, tüy, saç vb. şeyler çıkıp yetişmek. Güçsüz kalmak, çok zayıflamak. Çok sevmek, bayılmak, beğenmek. Beklenmedik zamanda ortaya çıkmak. Çok yorulmak. Sona ermek.
ERİMEK
Katı cisim sıvı içine karışarak sıvı durumuna geçmek. Utancından çok sıkılmak. Dokumalar aşınıp incelerek dağılmak. Yok olmak, bitmek, tükenmek. Katı cisim ısı etkisiyle sıvı duruma gelmek. Çok zayıflamak.
ÇARÇUR
"Gereksiz yerlere harcayıp tüketmek" anlamındaki çarçur etmek ve "gereksiz yere harcanmak, ziyan olmak" anlamlarındaki çarçur olmak sözlerinde geçer.
EKSİK
Bir bölümü olmayan, noksan, natamam. Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat. Az. İhtiyaç duyulan şey.
DÜŞMAN
Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, antagonist, dost karşıtı. Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan taraflar. Bir şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen kimse. Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları. Bazı şeylerden nefret eden, tiksinen kimse. Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan (güç, tutum vb.).
BÜKÜCÜ
Ağaç veya kontrplakları kalıpla, elle bükerek şekil veren kimse.
DOLMAK
Dolu duruma gelmek. Bitkiler olgunlaşmak, erginleşmek. Sabrı tükenip öfkesi taşacak duruma gelmek. Bir yerde pek çok eşya veya kimse toplanmak, kalabalık duruma gelmek. Bir yere iyice yayılmak, kaplamak. Süre, hesap tamamlanmak.
ELEKTRON
Bütün atomlarda bulunan negatif yüke sahip temel parçacık, pozitron karşıtı.
DİNGİN
Sakin, durgun. Gücü tükenmiş, yorgun, mecalsiz. Hareket etmeyen, kımıldamayan.
BESNİ
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde genel olarak kurutmalık olarak üretilen, sofralık olarak da tüketilen, ince kabuklu, beyaz renkli bir tür üzüm. Adıyaman iline bağlı ilçelerden biri.
DİNOZORLAR
Omurgalı hayvanlardan sürüngenler sınıfına giren, soyu tükenmiş bir takım.
BERKEMAL
Mükemmel, pek iyi.
BÜYÜKELÇİLİK
Büyükelçi olma durumu. Büyükelçinin yaptığı iş. Büyükelçi ve elçilikte çalışanların içinde bulunduğu bina.
ENGİNAR
Birleşikgillerden çok yıllık, dikenli bitki (Cynara scolymus). Bu bitkinin sebze olarak tüketilen, iri, yuvarlak, yeşil çiçeği.
BİTKİN
Gücü tükenmiş olan, çok yorgun, argın, aygın, dermansız.
BİTİRMEK
Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak. Onulmaz duruma getirmek, mahvetmek. Güçsüz düşürmek, bitkin duruma getirmek, yormak.
ATIK
Hastane, ev, fabrika vb. yerlerde kullanılmış, artık işlenemez veya çevre için zarar oluşturan her türlü madde. Atılmış, atılan. Üretimden tüketime kadar olan tüm aşamalarda ortaya çıkan ve kullanıcının artık işine yaramayan maddelerin tamamı.
ARACI
Ara bulucu. Üretici ile tüketici arasında alım satım konusunda bağlantı kuran ve bundan kazanç sağlayan kimse, mutavassıt, komprador. İki şey arasında bağlantı kuran kimse, vasıta. İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para, malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği.