Kelimeler arşivi içinde; sonunda "tulum" olan, toplam 6 adet kelime bulunmaktadır. Sonu tulum ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında tulum olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde tulum olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
KAPİTULUM
İBATULUM, SEPTULUM, SKUTULUM
TUTULUM
TULUM
TULUM
Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi. Göğüs ve pantolon bölümü bitişik giysi. Gövdesi bu deriden yapılmış üflemeli çalgı, gayda. Şişman, tombul. Tüp.
KAPİTULUM
Kene ve uyuz etkenlerinde hareketli ağız organellerinin bulunduğu gnathosoma olarak da adlandırılan hareketli baş bölgesi. Deniz kabuklularında mantoyu çevreleyen kalseröz yapı. Sineklerde antenlerin bulunduğu baş bölgesi. Hyperstomatia üst ailesinde bulunan silyumlu protozoonların nematodezmalarının proksimal ucu. Kimi zooflagellataların aksostillerinin organizmanın çekirdeğini içeren ön kısmı. Küçük baş, başçık.
SKUTULUM
Küçük kalkan, kalkancık.
SEPTULUM
Bölmecik.
İBATULUM
Ne iyi.
TUTULUM
Bir yıl boyunca Güneş'in gök küresi üzerinde çizdiği çemberin sınırladığı daire, ekliptik.
Bu bölümde tanımı içerisinde TULUM geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ÇALPARA
Parmaklara takılıp çalınan zil veya buna benzer ses çıkarıcı araç. Açıklarda, kumluk alanlarda yaşayan ve ağları keserek balıkçılara zarar veren bir tür çağanoz (Portunus puber). Gemi bordasında, pis suları dışarı akıtıp deniz suyunu, içeri almayan, tulumba içindeki özel kapak.
MOTOPOMP
Motorlu tulumba.
TULUK
Tulum.
KIRBACIK
Tulumcuk.
TULUMCU
Tulum çalan veya yapan kimse.
TULUMBACI
Mahallelerde bulundurulan yangın tulumbalarını, yangın olan yerlere götüren ve orada yangının söndürülmesine yardım eden kimse. Külhanbeyi. Tulumba yapan, satan veya onaran kimse.
KÖKEN
Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe. Tulumbacı hortumlarının uç kısmındaki sarı maden sap. Bir malın üretildiği veya yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, menşe, orijin. Soy, asıl. Kavun, karpuz, kabak vb. bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları.
AMYOT
Tulumbanın piston kolunu sıkıştıran kapağın altına sarılan yağlı ve kalınca ip.
TULUMSULAR
Tulumlular.
GAYDA
Kamıştan yapılmış çift düdük ve tulumdan oluşan, tiz sesli, nefesli, İskoçların millî çalgısı.
PİRUHİ
Un, yumurta, tulum peyniri, tereyağı, et suyu ve ceviz içinden yapılmış olan bir hamur yemeği.
TULUMCUK
İç kulakta, yarım daire kanallarına bağlı küçük kese. Bitkilerde yüzmeyi kolaylaştıran, tulum biçiminde küçük kese.
EKLİPTİK
Tutulum.
TULUMBACILIK
Tulumbacı olma durumu.
KELEK
Olgunlaşmamış, ham kavun. Yer yer çıplaklığı veya boşluğu olan. Aptal. Kılsız. Irmaklarda işleyen ve şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir tür sal.
SANDIK
İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası. Kamu kesiminde çalışan personelin kendi durumunda düşük faiz ve taksitler hâlinde geri ödemek üzere borç para aldığı birim. Meyve, sebze koymaya yarayan, tahta veya plastikten yapılmış, dört köşe kap. Mahalle tulumbacılarının omuzda taşıdıkları sandık biçimi tulumba. Bir kurumda para alınıp verilen yer. Kamu kesiminde çalışan personelin sosyal güvenlik işlerini yürüten kuruluş. Yapılarda kum, çakıl vb. şeyleri ölçmek için kullanılan, üstü ve altı açık, dört köşeli tahtadan ölçü aleti. Seçimlerde oy pusulalarının atıldığı kutu.
BOŞALTAÇ
Bir kabın içindeki havayı boşaltmaya yarayan araç, hava boşaltma makinesi, boşluk tulumbası.
TULUMLULAR
Gömleklilerden, vücutları torba biçiminde kalın bir gömlekle örtülü olan deniz hayvanları takımı, tulumsular.
PÜSKÜRTEÇ
Sıvıları ve toz durumundaki maddeleri gaz veya toz durumunda saçmaya, atmaya yarayan tulumba veya körük biçimindeki aygıt, püskürme makinesi, pülverizatör. Sprey.
POMPALAMAK
Pompa ile şişirmek, tulumba ile suyu çekmek veya vermek. Kızıştırmak, şiddetlendirmek, körüklemek.