Kelimeler arşivi içinde; başında "tat" olan, toplam 164 adet kelime bulunmaktadır. tat ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu tat ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde tat olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
TATLANDIRABİLMEK
TATARİLYASKIŞLA, TATARİLYASYAYLA, TATLANDIRABİLME
TATLANDIRICILI, TATLILAŞTIRMAK
TATARCALANMAK, TATARMEMİŞLER, TATLILAŞTIRMA, TATLISUKAYASI, TATTIRABİLMEK
TATLANDIRICI, TATLANDIRMAK, TATMİNSİZLİK, TATSIZLAŞMAK, TATTIRABİLME
TATARCIKLAR, TATARLAŞMAK, TATARSÖKMEZ, TATLANDIRMA, TATLIBAYRAM, TATLIELMASI, TATLIKAYNAK, TATLILAŞMAK, TATSIZLAŞMA
TATABAZLIK, TATARAĞASI, TATARAHMET, TATARHÜYÜK, TATARKURDU, TATARLAŞMA, TATARMUSLU, TATARUŞAĞI, TATAVATSIZ, TATBEKİRLİ, TATBİKATÇI, TATKAVAKLI, TATLIBİYAN, TATLICALIK, TATLICILIK, TATLIÇAYIR, TATLIÇEŞME, TATLIGÖBEK, TATLIHAMUR, TATLIKABIK, TATLIKABUK, TATLIKATIK, TATLIKAZIK, TATLIKİREÇ, TATLILAŞMA, TATLILIKLA, TATLIMİYAN, TATLIPAYAM, TATLIPINAR
TATARAŞKA, TATARBAŞI, TATARGAZİ, TATARHAMI, TATARHAMİ, TATARHAMU, TATARKALE, TATARZENA, TATDIŞLIK, TATERZENA, TATIRAMBA, TATLANMAK, TATLAŞMAK, TATLIKÖKÜ, TATLIKUYU, TATLIMCAK, TATLIYARA, TATMİNKAR, TATMİNSİZ, TATSIZLIK, TATTIRMAK
TATAHAMİ, TATALACI, TATARAŞI, TATARCIK, TATARHAM, TATARHAN, TATARICA, TATARKAN, TATARKÖY, TATARLAR, TATAVACI, TATAVEYA, TATAVICI, TATAVIYA, TATAVİYE, TATBİĞAT, TATBİKAT, TATBİLİR, TATBURCU, TATIŞMAN, TATKINIK, TATLANMA, TATLARİN, TATLICAK, TATLICIK, TATLIÇİŞ, TATLILIK, TATLIMSI, TATLUCAK, TATRAMBA, Devamını Oku »»
TATACAN, TATARCA, TATARLI, TATBİKİ, TATİLCİ, TATLICA, TATLICI, TATLILI, TATLISU, TATTATA
TATABA, TATALA, TATARI, TATARİ, TATAVI, TATAVİ, TATAVU, TATBEH, TATBİK, TATILI, TATKÖY, TATLAK, TATLAR, TATLIK, TATLUK, TATMAK, TATMAN, TATMİN, TATOMA, TATSAL, TATSIZ, TATUCU, TATULA, TATULİ, TATÜLE, TATVAN, TATYAN
TATAH, TATAK, TATAR, TATAT, TATÇA, TATIK, TATIR, TATİK, TATİL, TATLI, TATMA, TATSİ, TATTA, TATUH, TATUL
TATA, TATI, TATO, TATU
TAT
TAT
Canlıların besinlerdeki uçucu olmayan bileşikleri damak, boğaz ve dil yüzeyindeki mukoza noktaları aracılığıyla algıladığı duyum. Türklerin egemen olduğu yerlerde yaşayan Arap veya İranlılar. Dilsiz. Hoşa giden durum, lezzet, zevk. Hazar Denizi kıyısında, İran Azerbaycanı sınırında yaşayan, İran soyundan olan bir topluluğun adı. Tatlılık.
TATSIZLAŞMAK
Tadı azalmak, tadı kalmamak. Tatsızlık etmeye veya tatsız bir durum almaya başlamak.
TATLANDIRICILI
İçinde tatlandırıcı bulunan.
TATLANDIRMAK
Tat vermek, tadını kazanmasını sağlamak.
TATARMEMİŞLER
Aydın şehrinde, Çine ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
TATLANDIRABİLMEK
Tatlandırma imkânı veya olasılığı bulunmak.
TATLANDIRICI
Yiyecek ve içeceklere tat vermek için kullanılan (madde). Çay, yiyecek vb.ne tat vermesi için kullanılan madde.
TATARİLYASKIŞLA
Kırşehir şehri, Göllü nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
TATLANDIRABİLME
Tatlandırabilmek işi.
TATMİNSİZLİK
Tatmin olmama durumu.
TATLISUKAYASI
Yeşilsazan ya da karabalık da denilen bir çeşit tatlı su balığı.
TATLILAŞTIRMAK
Tatlı bir duruma getirmek.
TATARİLYASYAYLA
Kırşehir şehri, Göllü bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
TATARCALANMAK
Kimi hastalıkların geçeceği inancıyla hastayı ocak denilen kimselere tedavi ettirmek.
TATLILAŞTIRMA
Tatlılaştırmak işi.
TATTIRABİLMEK
Tattırma imkânı veya olasılığı bulunmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde TAT geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ABDÜLLEZİZ
Akdeniz bölgesinde ve Afrika'da yetişen, çok yıllık, yumrulu ve otsu bir bitki (Cyperus esculentus). Bu bitkinin yemiş olarak yenilen, tatlı ve yağlı ürünü.
ALABALIK
Alabalıkgillerden, soğuk ve duru sularda yaşayan, eti turuncu ve lezzetli bir tatlı su balığı, ala (Trutta faris).
AÇIKLAYICI
Bir sorunu gerekli açıklığa kavuşturan. Kendinden önce gelen kelimeyi belirten, açıklayan (kelime veya kelimeler): "Atatürk, yeni Türkiye'nin kurucusu, daima saygı ile anılacaktır" cümlesindeki 'yeni Türkiye'nin kurucusu' sözü Atatürk adının açıklayıcısıdır.
AMİP
Amipler takımından, vücudunun biçim değiştirmesiyle oluşan geçici kollar veya ayaklar üzerinde sürünerek yer değiştiren, tatlı ve tuzlu sularda yaşayan bir hücreli canlı (Amoeba).
AKLEVREK
Tatlısu levreği.
ALMAK
Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.
ANITKABİR
Atatürk'ün mezarının bulunduğu anıtsal yapı.
AHAR
Hattatların kâğıt cilalamak için kullandıkları nişasta ve yumurta akından yapılmış olan özel bir karışım.
ARMUT
Gülgillerden, çiçekleri beyaz, Türkiye'nin her yerinde yetişen bir ağaç (Pirus communis). Çok bön, çok aptal. Bu ağacın tatlı ve sulu, yumuşak, ufak çekirdekli meyvesi.
AĞDACI
Şeker, tatlı ve helva yapımında ağda hazırlayan işçi. Ağda ile vücuttaki fazla tüyleri veya kılları temizlemeyi meslek edinmiş kimse.
ANAHTAR
Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı, miftah, dil. Kurgu. Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol. Konserve kutularının kapağını keserek açmaya yarayan alet, açacak. Herhangi bir olayda belirleyici olan. İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen, çevirici, çevirgeç, şalter, komütatör. Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için kullanılan çelik saplı araç. Notaların müzik merdivenindeki yükseklik derecelerini göstermek ve buna göre okunmasını sağlamak için portenin başına konulan işaret. Vesile, araç, vasıta.
ACI
Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap. Keskin, şiddetli. Çarpıcı, göz alıcı (renk). Tadı bu nitelikte olan. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem.
AKTÜER
İstatistiklere dayanarak sigorta primlerini, risklerini hesaplayan kimse.
ALKOL
Bira, şarap vb. sıvıların veya pancar, patates nişastasının şekere dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan glikoz çözeltilerin mayalaşmış özlerinin damıtılmasıyla elde edilen, kokulu, uçucu, yanıcı, renksiz sıvı, ispirto, etanol, etil alkol. Her türlü alkollü içki.
AKVARYUM
Tatlı veya tuzlu su hayvanlarının ve su bitkilerinin yapay bir ortamda beslendiği ve yetiştirildiği cam su kabı.
AKKEFAL
Sazangillerden bir cins tatlı su balığı (Alburnus).
AKITMA
Akıtmak işi, isale. Enli bilezik. Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya pekmezle yoğrularak cıvık bir duruma getirilen hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılmış olan bir tatlı türü. Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke.
AKTÜERYAL
Sigorta risklerine ve istatistiklere dayanan.
ALIŞILMIŞ
Her zamanki, mutat.
ACILAŞMAK
Tadı bozulmak, acı olmak. Konuşma sert bir durum almak, kırıcılaşmak. Dokunaklı duruma gelmek. Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek.