Kelimeler arşivi içinde; sonunda "sip" olan, toplam 19 adet kelime bulunmaktadır. Sonu sip ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında sip olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde sip olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
LİSANIMÜNASİP
MÜTEESSİP, MÜTENASİP, NAMÜNASİP
MUHTESİP, PARTİSİP, MÜNTESİP
PRENSİP, MÜNASİP, MİNASİP, MUHASİP
TENSİP, TERSİP
HASİP, KİSİP, MASİP, NASİP, NESİP
SİP
SİP
Kırık çanak çömleği yapıştırmaya yarayan yumurta akı, kireç, süt, pamuk karışımı. Domuz yavrusu. Çanak, çömlek yapıştırmaya yarayan bir çeşit macun.
PRENSİP
İlke.
PARTİSİP
Sıfat-fiil.
MİNASİP
Münasip, uygun. Münasip.
TERSİP
Tortu.
TENSİP
Yaraştırma.
LİSANIMÜNASİP
Karşısındakinin kolayca anlayabileceği dil ve üslup.
MÜTEESSİP
Arapça kökenli müteassıb: mutaassıp.
MUHTESİP
İslam şehirlerinde çarşı ve pazar esnafını din kurallarına göre denetleyen görevli, belediye memuru.
MÜNTESİP
Bir yere, birine bağlanmış, kapılanmış, intisap etmiş olan. İlgisi bulunan, ilgili.
NAMÜNASİP
Uygunsuz.
KİSİP
Kimsesiz, bakımsız, yabancı kimse: Bu çocuk çoh kisip. Gördüğünü, doğru ya da yanlış olduğunu düşünmeksizin ivedi yansılama.
MUHASİP
Sayman.
HASİP
Değerli, saygın, soyu temiz kimse. Muhasebeci.
MÜNASİP
Uygun, yerinde. Beğenilen, hoşa giden.
MÜTENASİP
Orantılı, oranlı, uygun.
Bu bölümde tanımı içerisinde SİP geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DİSİPLİNSİZLİK
Disiplinsiz olma durumu.
BASKISIZ
Hak ve özgürlükleri kısıtlanmamış. Terbiyesiz, ahlaksız. Disiplinsiz.
BARBATA
Kalelerde mazgal ve mazgal siperlerinin oluşturduğu girintili çıkıntılı dış duvarların üst bölümü, kale korkuluğu.
DİSİPLİNE
"Sıkı düzen ve denetim altına alınmak, zapturapt altına alınmak, denetim altında tutulmak" anlamlarında disipline edilmek, "sıkı düzen ve denetim altına almak, zapturapt altına almak" anlamlarında disipline etmek, "kendi kendine veya dış etkilerle düzen ve denetim altına girmek" anlamında disipline olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz.
BEHRE
Pay, nasip, hisse.
BARÇAK
Kılıç kabzasının siperi.
ATMAK
Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak. Örtmek. Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak. Bir yerden başka bir yere taşımak. Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak. Söylemek. Bir kimsenin ilişiğini kesmek. Uzatmak. Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek. Yırtılmak. Bilmeden, kestirerek söylemek. Yalan ya da abartmalı söz söylemek. Yapışık olduğu yerden ayrılmak. Koymak. Bir şeyi yere doğru bırakmak. Geri bırakmak, ertelemek. Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak. Terk etmek. Değerini eksiltmek. Götürmek. Çıkarmak, dışarıya vermek. Top, tüfek vb. silahları patlatmak. İçki içmek. İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak. Rastgele bir kenara koymak. Kalp, nabız vurmak, çarpmak. Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek. Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak. Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak. Göndermek, yollamak. Çatlamak. Sille, tokat vurmak.
DULDALAMAK
Korumak, siper altına almak.
DULDA
Yağmur, güneş ve rüzgârın etkileyemediği gizli, kuytu yer, siper. Esirgeme, koruma, himaye.
BAŞIBOZUKLUK
Düzensiz davranış, düzensizlik, disiplinsizlik.
DİSİPLİNSİZ
Disiplini olmayan.
DULDALANMAK
Korumak, siper altına girmek.
ATLAMA
Atlamak işi. Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılmış olan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir yükseklikten aşırma. Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı.
AFOROZ
Hristiyanlıkta kilise tarafından verilen cemaatten kovma cezası. Darılıp biriyle konuşmama, ilgiyi kesip kendinden uzaklaştırma, toplum dışılama.
DÜZENCE
Disiplin.
BERE
Bir yere çarpma, incitme veya vurma sonucu vücudun herhangi bir yerinde oluşan çürük. Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık. Herhangi bir şeyde görülen ezik, çizik.
ABAJUR
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.
BALÇAK
Kabza. Kabzanın demir siperi.
ÇAPLAMAK
Bir şeyin enini, boyunu ölçmek, çapkımak. Keresteleri dört köşe olarak kesip biçmek.
ASKER
Orduda görev yapan erden generale kadar herkes. Askerlik görevi ya da ödevi. Er. Topluluk düzenine saygısı olan, disiplinli. Yurdunu iyi koruyan, kahraman özelliği taşıyan.