MEŞ ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "meş" olan, toplam 101 adet kelime bulunmaktadır. meş ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu meş ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde meş olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

17 harfli kelimeler

MEŞRULAŞTIRABİLME

16 harfli kelimeler

MEŞELİTÜRKMENLER

15 harfli kelimeler

MEŞRULAŞABİLMEK, MEŞRUTİYETÇİLİK

14 harfli kelimeler

MEŞAKKATSİZLİK, MEŞRULAŞABİLME, MEŞRULAŞTIRMAK

13 harfli kelimeler

MEŞRULAŞTIRMA

12 harfli kelimeler

MEŞRUTİYETÇİ

11 harfli kelimeler

MEŞAKKATSİZ, MEŞALECİLİK, MEŞEBAĞLARI, MEŞELİYATAK, MEŞRULAŞMAK

10 harfli kelimeler

MEŞAKKATLİ, MEŞEÇİÇEĞİ, MEŞELİDERE, MEŞEPINARI, MEŞGULİYET, MEŞRUBATÇI, MEŞRULAŞMA, MEŞRUTİYET

9 harfli kelimeler

MEŞECİLUK, MEŞEYAYLA, MEŞHURLUK, MEŞKİNLİK, MEŞRUİYET

8 harfli kelimeler

MEŞADALI, MEŞAKKAT, MEŞALECİ, MEŞEBAŞI, MEŞEBEYİ, MEŞEBÜKÜ, MEŞEDİBİ, MEŞEGGET, MEŞEGÜLÜ, MEŞEYAZI, MEŞEYOLU, MEŞGİNİK, MEŞKİNİK, MEŞMELET, MEŞRUBAT, MEŞRUHAT, MEŞRULUK, MEŞRUTEN, MEŞVERET

7 harfli kelimeler

MEŞAHİR, MEŞECİK, MEŞEİÇİ, MEŞEKÖY, MEŞELER, MEŞELİK, MEŞEMEŞ, MEŞGALE, MEŞGELE, MEŞİHAT, MEŞKURE, MEŞMELA, MEŞREBE, MEŞRUTA, MEŞRUTİ, MEŞTELE

6 harfli kelimeler

MEŞALE, MEŞECİ, MEŞEDİ, MEŞEFE, MEŞELİ, MEŞERE, MEŞGUL, MEŞHER, MEŞHET, MEŞHUR, MEŞHUT, MEŞİME, MEŞKUK, MEŞKUR, MEŞMEL, MEŞMEŞ, MEŞREP, MEŞRIH, MEŞRUT, MEŞŞUR, MEŞÜGÜ

5 harfli kelimeler

MEŞBU, MEŞEK, MEŞES, MEŞGİ, MEŞİK, MEŞİN, MEŞME, MEŞNE, MEŞRU, MEŞUH, MEŞUL, MEŞUM, MEŞUR, MEŞÜK

4 harfli kelimeler

MEŞA, MEŞE, MEŞK

3 harfli kelimeler

MEŞ

Bazı kelimelerin anlamları

MEŞ

Deriden yapılmış su kabı. Arı. An. Geniş fıtıkların ve doku defeklerinin kapatılmasında kullanılan rezorbe olan veya olamayan sentetik materyallerin genel adı.

MEŞRUTİYETÇİ

Meşrutiyet yanlısı olan, lejitimist.

MEŞRUTİYETÇİLİK

Meşrutiyetçi olma durumu.

MEŞALECİLİK

Meşalecinin yaptığı iş.

MEŞELİTÜRKMENLER

Samsun ili, Boğazkaya bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

MEŞELİYATAK

Giresun kenti, Dereli ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

MEŞRULAŞABİLME

Meşrulaşabilmek işi.

MEŞAKKATLİ

Güç, sıkıntılı.

MEŞRULAŞTIRMA

Meşrulaştırmak işi.

MEŞRULAŞTIRMAK

Meşru duruma getirmek.

MEŞAKKATSİZLİK

Meşakkatsiz olma durumu.

MEŞRULAŞMAK

Meşru duruma gelmek.

MEŞEBAĞLARI

Diyarbakır ili, Hazro ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

MEŞAKKATSİZ

Güç olmayan, sıkıntısız.

MEŞRULAŞTIRABİLME

Meşrulaştırabilmek işi.

MEŞRULAŞABİLMEK

Meşru duruma gelebilmek.

  -   -   -  

Anlamında MEŞ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde MEŞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ANGIN

Ünlü, meşhur.

BİLEKLİK

Oyunlarda bileğin incinmesini önlemek için bileğe takılan meşin sargı. Aksesuar amacıyla bileğe takılan ince zincir.

DANIŞMA

Danışmak işi, müşavere, istişare, müzakere, meşveret. Danışılan yer, müracaat, enformasyon.

HAFİFMEŞREPLİK

Hafifmeşrep olma durumu.

ÇANTA

Kösele, meşin, kumaş vb. hafif malzemeden yapılıp büyüklüğüne göre para, evrak, yiyecek vb. koyup taşımaya yarayan kap.

BELLEME

Bellemek işi. At vb. hayvanların sırtına, eyerin altına konulan keçe, meşin veya kalın kumaş parçası, yapık, yuna.

DOLU

Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü. Çok olan (iş, uğraş, olay vb.). İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, pür, boş karşıtı. İçki doldurulmuş bardak. Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan. Boş vakti olmayan, meşgul. İçinde atılacak mermisi bulunan (top, tüfek vb. ateşli silahlar). Tornacılıkta delik açılmamış (gereç). Bir yerde sayıca çok. Bir duygunun güçlü etkisinde olan.

GÜÇLÜK

Zorluk. Engel, pürüz. Ağır ve yorucu emek, zahmet, meşakkat.

ELLİK

Eldiven. Yelken dikenlerin kullandığı, madenî yüksüğü olan meşin eldiven. Ekin biçerken sol elin parmaklarına geçirilen, eldiven biçiminde, tahtadan yapılmış olan bir araç.

FRAPE

Buzlu veya dondurulmuş olarak sunulan içki, meşrubat.

DOLMUŞ

Boş yeri kalmamış, meşbu. Yolcu taşımaya yarayan kayık, motor, otomobil, minibüs vb. küçük taşıt.

BOYNUZLUTEKE

Kın kanatlılardan, kurtçuğu meşe ağaçlarında yaşayan bir böcek (Carambyx).

DAĞARCIK

Meşin torba. Bir müzik topluluğunun veya sanatçının hazırlamış olduğu parçalar, repertuvar. Bellek.

ÇIRAKMAN

Üzerinde meşale yakılan kule veya demir direk. Çırakma. Balıkçıların balıkları kıyıya çekebilmek için geceleyin yaktıkları ateş.

BAKMAK

Bakışı bir şey üzerine çevirmek. Yoklamak, incelemek, denemek. Anlamak, farkına varmak. Gözetmek, korumak. İlgilenmek. Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmak. Beslemek, geçindirmek. Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek. Renklerde benzemek, andırmak. Bir iş birinden beklenmek. Hastayı muayene etmek. Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak. Tedavi etmek için ilgilenmek. Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmak. Aramak. Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmak. Uğraşmak, meşgul olmak.

DANIŞMAK

Bir iş için bilgi veya yol sormak, görüş almak, istişare etmek, müracaat etmek, meşveret etmek.

CIRDAVAL

Meşe dalından yapılmış olan ucu demirli, uzun cirit değneği.

GÜDERİ

Genellikle geyik veya keçi derisinden yapılmış yumuşak ve mat meşin. Bu meşinden yapılmış.

DOYMUŞ

Bir şey yiyerek tok duruma gelmiş. Doyma durumuna gelmiş (gaz, sıvı veya elektromıknatıs), meşbu. İsteği kalmamış, isteği giderilmiş, tatmin olmuş.

GEÇMEK

Bir yerden başka bir yere gitmek. Tükenmek, bitmek, sona ermek. Kullanımda olmak, tedavülde olmak. Yazılmak, girmek. Zamanı aşmak, geride bırakmak. Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek. Etki yapmak, işlemek. Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak ya da söylemek. Bir duruma uğramak, konu olmak. Geride bırakmak, aşmak. Sönmek. Harcamak. Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak. Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak. Bırakmak, vazgeçmek. Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek. Sürümü olmak, satılmak. Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak. Bir yere gidip oturmak. Üstünlük sağlamak. Görev almak. Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak. Çekiştirmek, yermek. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar. Okulda, sınavda başarı göstermek. Hastalık bulaşmak, sirayet etmek. Yaşamak. Kalmak, devrolmak. Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak. Söylemeden veya bitirmeden atlamak. Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek. Kabul edilemez olmak. Yerini bırakıp başka yer almak. Birinden meşk etmek. Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek. Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak. Bir yandan girip diğer yandan çıkmak. Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek.