İçinde URUP geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "urup" olan, toplam 13 tane kelime bulunuyor. İçerisinde urup bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu urup ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında urup olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

14 harfli kelimeler

GELİPDURUPATIR

9 harfli kelimeler

USTURUPLU, DURUPINAR, KURUPELİT, KURUPINAR

8 harfli kelimeler

KURUPARA, URUPLAĞA, URUPLAĞI

7 harfli kelimeler

USTURUP

6 harfli kelimeler

URUPLA

5 harfli kelimeler

GURUP, ŞURUP

4 harfli kelimeler

URUP

Bazı kelimelerin anlamları

URUP

Arşının sekizde biri uzunluğundaki ölçü. Bir şeyin dörtte biri, çeyrek.

GURUP

Ay, güneş, yıldız vb. gök cisimlerinin ufkun altına inmesi. Güneşin batması, batış. Çökmeye, yok olmaya yüz tutma.

URUPLA

Bir tahıl ölçeği. Arapça kökenli rub: Bir tahıl ölçeği.

USTURUPLU

Yerli yerinde, işlevine uygun bir biçimde. Derli toplu, ustalıklı, işlevine uygun bir biçimde olan.

USTURUP

Dürüst davranış. Ustalıklı.

KURUPELİT

Samsun ili, merkez ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge.

DURUPINAR

Ankara şehri, Yenice bucağına bağlı bir yer. Elâzığ kenti, Hankendi nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Kastamonu kenti, İnebolu ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge. Zonguldak ili, Eğerci nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

KURUPARA

Faizsiz anapara : Ben daha senden kuruparamı bile alamadım.

KURUPINAR

Erzurum ili, Göksu bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Tokat şehrinde, Zile ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer.

ŞURUP

Çok kaynatılarak koyulaştırılmış şerbet. İçinde çok miktarda şeker bulunan koyu sıvı kıvamda olan ilaç. Çeşitli meyve özleri ve şekerin kaynatılmasıyla elde edilen içecek.

URUPLAĞA

Bir tahıl ölçeği.

URUPLAĞI

Bir tahıl ölçeği. Yarım tahıl ölçeği. Tahıl ölçeğinin dörtte biri.

GELİPDURUPATIR

Gelip durmak.

  -   -   -  

Anlamında URUP bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde URUP geçen kelimeler listesi verilmiştir.

KIVIRMAK

Herhangi bir şeyi bükmek. Bir giysinin veya kumaşın kenarını bükerek tersinden dikmek. Yapmak istememek, yan çizmek. Başarmak, başa çıkmak, becermek, hakkından gelmek. Kenarından katlamak. Saptırmak, çevirmek. Uydurup söylemek. Dolandırmak. Kalçalarını iki yana sallayarak oynamak veya yürümek.

CİRİT

At koşturup birbirine değnek atarak takım hâlinde oynanan oyun, cirit oyunu. Bu oyunda atılan değnek.

ANSIZIN

Hatıra gelmeyen bir sırada, ani, anide, aniden, ansız, apansız, apansızın, birden, birdenbire, dangadak, defaten, durup dururken, fücceten, gürpedek, larp, larpadak, patadak, pattadak, rappadak, şakkadak, şapadanak, şappadak, şırakkadak, bedaheten, fücceten, nagehan, vehleten.

KAYDIRAK

Yassı, kaygan çakıl. Çocukların böyle bir taşı ayakla kaydırarak oynadıkları oyun. Çocuk bahçelerinde çocukların oturup kayarak eğlendikleri oyun aracı. Tomrukların kolay taşınması için dağdan kaydırıldığı yer.

GÜNİNDİ

Gurup zamanı. Batı, garp.

KAÇGÖÇ

Dinî bir anlayışla Müslüman kadınların erkeklere görünmemeleri, bir arada oturup konuşmaktan kaçınmaları.

KAŞANDIRMAK

Hayvanı durdurup işetmek.

KALAFAT

Geminin kaplama tahtaları arasını üstüpü ile doldurup ziftleyerek su geçirmez duruma getirme işi. Aşağısı dar, yukarısı geniş bir tür yeniçeri başlığı. Onarma, tamir etme. Osmanlı Devleti'nde vezir veya yüksek mevkide devlet adamlarının giydikleri bir başlık.

ÇALÇENE

Durup dinlenmeden konuşan, çenesi düşük (kimse), geveze.

HAR

"Düşüncesizce ve hesapsızca harcamak, bol bol harcayıp tüketmek" anlamlarındaki har vurup harman savurmak deyiminde geçen bir söz. Sıcak, kızgın, yakıcı.

BAĞDAŞMAK

Anlaşmak, uzlaşmak, uymak, imtizaç etmek. Bağdaş kurup oturmak. Çocuk oyunlarında arkadaş olmak.

ATMAK

Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak. Örtmek. Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak. Bir yerden başka bir yere taşımak. Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak. Söylemek. Bir kimsenin ilişiğini kesmek. Uzatmak. Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek. Yırtılmak. Bilmeden, kestirerek söylemek. Yalan ya da abartmalı söz söylemek. Yapışık olduğu yerden ayrılmak. Koymak. Bir şeyi yere doğru bırakmak. Geri bırakmak, ertelemek. Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak. Terk etmek. Değerini eksiltmek. Götürmek. Çıkarmak, dışarıya vermek. Top, tüfek vb. silahları patlatmak. İçki içmek. İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak. Rastgele bir kenara koymak. Kalp, nabız vurmak, çarpmak. Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek. Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak. Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak. Göndermek, yollamak. Çatlamak. Sille, tokat vurmak.

DÖMİVOLE

Futbolda topun yere vurup sektiği anda, ayakla yapılmış olan vuruş.

KAŞANMAK

Hizmet ve binek hayvanları durup işemek.

GLİSERİN

Yağlı maddelerden, sabunlaştırma yoluyla çıkarılan, renksiz, tatlı şurup kıvamındaki sıvı (CH2 OH-CHOH-CH2 OH).

KAŞAN

Hizmet veya binek hayvanları durup işeme.

BALTACI

Balta yapan ya da satan kimse. Yangın söndürme kuruluşlarında balta kullanan er, baltalı. Önceleri sefer sırasında çalılık ve ormanlık yerleri temizlemek, yol açmak, çadırları kurup kaldırmak, yükleri bindirip indirmekle, sonraları kızlar ağasına bağlı olarak sarayı korumak ve sarayın dış hizmetlerini yapmakla görevli kimse, baltalı. Odun kırıcı.

GAGALAMAK

Kuş, gagasıyla yemi toplamak. Azarlamak, hırpalamak. Kuş, gaga ile vurup ısırmak.

GERİ

Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı. "Geri dön, geri git!" anlamında bir söz. Araba üzerine gerilerek kenarları arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan büyük kıl çuval. Aptal, anlayışsız. Eksik gösteren (saat). Hayvanda boşaltım organının dışı. Bir şeyin sona kalan bölümü. Son, sonuç. Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememiş, gelişememiş. Geriye doğru. Geçmiş, mazi.

ATICI

İyi nişan alan, attığını vuran (kimse). Yalancı, asılsız şeyler uydurup söyleyen (kimse).