Kelimeler arşivinde; içinde "taha" olan, toplam 58 tane kelime bulunuyor. İçerisinde taha bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu taha ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında taha olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
ORTAHACIAHMETLİ
TAHAMMÜLSÜZLÜK
TAHARETLENMEK, TAHAMMÜLFERSA
TAHAFFUZHANE, TAHARETLENME
TAHAMMÜLSÜZ
TAHAÇLAMAK, ORTAHARMAN
USTAHASAN, TAHANNEBİ, PORTAHALA, POSTAHANE
TAHACCÜR, MÜSTAHAK, TOTAHAMİ, TOKTAHAN, TATAHAMİ, TAHATUHA, TAHASSUB, TAHACCÜM, TAHALLUS, TAHALLET, TAHAFFUZ, TAHAKKUK, TAHAKKÜM, TAHATTUR, TAHAMMÜR, TAHAMMÜL, TAHARRÜŞ, TAHASSUN, TAHASSÜR, TAHASSÜS, TAHAŞŞÜT, TAHAMMUZ, TAHAYYÜL, TAHAVVÜL
TAHARET, TAHARRİ, SITAHAN, TAHARMA, SİTAHAN, TAHANAH, AKTAHAL, TAHALAK, TAHAKLI, TAHADAK
TAHANA, TAHALI, TAHARA, TAHAZE, ATAHAN
TAHAN, TAHAR, TAHAL, TAHAK, TAHAÇ
TAHA
TAHA
Küçük pencere ya da tavan penceresi. Duvara açılmış kapaksız, küçük dolap. İşte. Koyunlara takılan küçük çan. Eski araba. Dıvara açılmış küçük kapaksız dolap. Kur'an-ı Kerim'in yirminci surenin adı.
TAHACCÜR
Taşlaşma, taş kesilme.
TAHARETLENMEK
Sidik ve dışkı yapıldıktan sonra temizlenmek.
TAHAMMÜLSÜZLÜK
Tahammülsüz olma durumu.
TAHARETLENME
Taharetlenmek işi.
TAHAFFUZHANE
Sefer sırasında, yolcu ve çalışanların arasında bulaşıcı hastalık görülen gemilerin karantina sürelerini geçirmeleri, gerekli sağlık önlemlerinin alınması ve hastaların iyileştirilmeleri için büyük limanlara yakın kıyılara kurulmuş sağlık kuruluşu.
ORTAHARMAN
Tunceli ili, Darıkent nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.
USTAHASAN
Şanlıurfa şehrinde, Hilvan ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer. Tokat şehrinde, Niksar belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
TAHANNEBİ
Uzun, sarı, küçük çekirdekli, tatlı bir çeşit üzüm.
PORTAHALA
Ağız, ineğin doğurduktan sonra ilk sütü.
POSTAHANE
Postaevi. Posta gönderme kuruluşu. Kargo veya lojistik destek sağlayan yer.
TAHAMMÜLFERSA
Dayanılmaz.
TAHAMMÜLSÜZ
Tahammülü olmayan.
TAHAÇLAMAK
Giysileri yıkarken tahta tokaçla dövmek.
ORTAHACIAHMETLİ
Kırşehir şehri, Çiçekdağı ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.
MÜSTAHAK
Hak etmiş, hak kazanmış, layık. Bir kimsenin layık olduğu ödül veya ceza.
Bu bölümde tanımı içerisinde TAHA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DÖNÜŞMEK
Bir biçimden, bir durumdan başka bir biçime veya duruma geçmek, tahavvül etmek.
GELMEK
Ulaşmak, varmak. Kazanılmak, sağlanılmak. Akmak. Herhangi bir sırada bulunmak. Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek. Dayanmak, tahammül etmek. İsabet etmek. Ortaya çıkmak, doğmak. -dikçe, -esi biçiminde kullanılan sıfat-fiil eklerinden sonra geldiğinde önceki fiille ilgili olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir fiil. Kadar olmak. İzlemek, takip etmek. Katılmak, eklenmek. Oturmaya, ziyarete gitmek. Yönelme durumundaki bazı kelimelere getirilerek birleşik fiil yapar. İhtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir fiil. Etkisini herhangi bir biçimde göstermek. Mal olmak. Belli bir süre dolmak. Biriyle birlikte gitmek. Uymak. Getirmek. Bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak. Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek. Başlamak, ortaya çıkmak. Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Türemek. Belli bir zamana ulaşmak. Görünmek, sanılmak. Düşmek, rast gelmek. Çıkmak, yönelmek. -mez, -mezlik ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar. Daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek. Uygun düşmek. Kendine yapılmış olan herhangi bir davranış veya durumu iyi karşılamak. Olmak, -e uğramak. Sonuç çıkmak.
KATLANMAK
Katlama işi yapılmak. Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek.
ARAMA
Aramak işi, taharri. Sanığın yakalanması veya suç belgelerinin elde edilmesi için bir kimsenin evinde, iş yerinde, üzerinde veya eşyasında yapılmış olan araştırma işlemi.
DÖNÜŞME
Dönüşmek işi, tahavvül. Benzeşme.
ÖZLEM
Bir kimseyi veya bir şeyi görme, kavuşma isteği, hasret, tahassür.
GÖTÜRMEK
Taşımak, ulaştırmak ya da koymak. Öldürmek. Herhangi bir yiyeceği tek başına ve hızlı bir biçimde yemek. Dayanmak, katlanmak, tahammül etmek. Kaybolmasına, yok olmasına yol açmak. Tümüyle sahip olmak. Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek. Haksız kazanç sağlamak, mal veya para sahibi olmak. Bir sonuca vardırmak. Birinin yanında yürüyüp ona bir yere kadar arkadaşlık etmek. Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek.
MAYALANMA
Sıvı veya hamur durumda bulunan organik maddelerin kendiliğinden kabarıp köpürerek gaz çıkarması olayı. Organik maddelerin bazı mikroorganizmalarca salgılanan enzimler etkisiyle uğradığı değişiklik, tahammür, fermantasyon.
BASKI
Bir eserin basılış biçimi veya durumu. Bası sayısı. Belirli ruhsal etkinlik ve süreçleri, kişinin isteği dışında bilinçaltına itmesi veya bu itilenlerin bilince çıkmasını önleme durumu. Giysinin içine kıvrılıp dikilen kenarı. Bir maddeyi sıkıp ezen alet, pres. Top oyunlarında karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacıyla uygulanan yakın savunma durumu, pres. Bir eserin tekrarlanarak yapılmış olan baskı işlemlerinden her biri, edisyon. Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm.
GERÇEKLEŞMEK
Gerçek olmak, gerçek duruma gelmek, meydana gelmek, tahakkuk etmek.
ARAŞTIRMA
Araştırmak işi, araştırı, istikşaf, taharri, tetkik. Bilim ve sanatla ilgili olarak yapılmış olan yöntemli çalışma, araştırı.
DAYANILMAZ
Karşı konulamaz veya karşı çıkılamaz (kimse veya şey), tahammülfersa. Tahammül edilemez, katlanılamaz.
GERÇEKLEŞME
Gerçekleşmek işi, tahakkuk.
DÖNÜŞÜM
Olduğundan başka bir biçime girme, başka bir durum alma, şekil değiştirme, tahavvül, inkılap, transformasyon. Görevinin değişikliğe uğraması yüzünden bir organda ortaya çıkan değişme. Bilinçaltına itilmiş bir duygu veya isteğin, karşıtı görünümünde veya başka bir biçimde bilince yükselmesi, transformasyon.
ÇEKİLMEK
Çekme işi yapılmak. Tartılmak. Bir işten, bir görevden kendi isteğiyle ayrılmak, istifa etmek. Katlanmak, üstlenmek, tahammül etmek. Geri gitmek, ricat etmek. Katılmamak, vazgeçmek. Azalmak. Uzaklaşmak, araya mesafe koymak. Kendini geriye veya bir yana çekmek. Yok olmak. Parça hâlindeki et kıyma biçimine getirilmek. Bir yerden uzaklaşmak, bir yere uğramamak.
İRKİLMEK
Ürkerek geri çekilir gibi olmak. Vücudun bir yeri dışarıdan gelen bir uyarıcının etkisiyle kanlanıp şişmek, taharrüş etmek. Şaşırıp duraklamak. Akan bir şey, bir engel karşısında duraklayıp birikmek.
DAYANMAK
Bir yere yaslanmak, kendini dayamak. Varmak, ulaşmak. Tutunmak, karşı durmak, karşı koymak, mukavemet etmek. Uzun süre kullanılmaya uygun olmak. Güç bir duruma katlanmak, çekmek, sabretmek, tahammül etmek. Birinden, bir şeyden güç almak, güvenmek, istinat etmek. Yetişmek, yeter olmak. Bir şeyin üzerinde kurulmuş olmak. Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar görmemek. Bir iş sonunda birinin veya bir şeyin üzerinde kalmak. Bütün gücünü kullanarak bir işi yapmak.
İMGELEME
İmgelemek işi, tahayyül.
DEĞİŞMEK
Başka bir biçim veya duruma girmek, tahavvül etmek. Değiştirmek. Karşılıklı alıp vermek, mübadele etmek. Yerine başka şey veya kimse gelmek.
DUYGULANMA
Duygulanmak durumu, tahassüs. İç salgı bezlerini de kapsayan türlü etkiler altında duygusal tepkiler gösterme.