İçinde PARÇ geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "parç" olan, toplam 31 tane kelime bulunuyor. İçerisinde parç bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu parç ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında parç olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

15 harfli kelimeler

PARÇALAYABİLMEK

14 harfli kelimeler

PARÇALAYABİLME, PARÇALATTIRMAK

13 harfli kelimeler

PARÇALATTIRMA

11 harfli kelimeler

PARÇALAYICI, PARÇALANMAH, PARÇALANMAK, PARÇALATMAK

10 harfli kelimeler

GİZDENPARÇ, YALIMPARÇA, PARPARÇALI, PARÇACIKLI, PARAMPARÇA, BARAMPARÇA, PARÇALAYIŞ, PARÇACILIK, PARÇALAMAK, PARÇALANIŞ, PARÇALANMA, PARÇALATMA

9 harfli kelimeler

PARÇALAMA

8 harfli kelimeler

PARÇALAK, PARÇACIK, TEKPARÇA

7 harfli kelimeler

PARÇALI, PARÇACI

6 harfli kelimeler

PARÇAL, PARÇİK

Bazı kelimelerin anlamları

PARÇ

Şişman adam. Topraktan yapılmış yoğurt kabı. Emzikli testi, topraktan yapılmış ibrik. Bakır su tası. Bakır su tası, maşrapa. Su tası. Bakır su bardağı. (Başkışla Karaman Konya).

PARAMPARÇA

Pek çok parçaya ayrılmış, parça parça olmuş.

PARPARÇALI

Ardıç ağacının dalı.

PARÇALAYABİLME

Parçalayabilmek işi.

PARÇACIKLI

Parçacığı olan, partiküllü.

GİZDENPARÇ

Saklambaç.

BARAMPARÇA

Kısım kısım, bölük bölük.

PARÇALAYIŞ

Parçalama işi.

PARÇALATTIRMAK

Parçalama işini yaptırmak.

PARÇALATMAK

Parçalama işini yaptırmak.

PARÇALATTIRMA

Parçalattırmak işi.

PARÇALANMAH

Çok sinirlenmek.

YALIMPARÇA

Bir avuç.

PARÇALAYABİLMEK

Parçalama imkânı veya olasılığı bulunmak.

PARÇALAYICI

Dönen bıçakları yardımıyla, gıdaları ve yemleri kesmeye, parçalamaya, karıştırmaya veya sıvılaştırmaya yarayan elektrikli alet, blender.

PARÇALANMAK

Parçalama işine konu olmak, parçalara ayrılmak, paralanmak. Başkasını mutlu etmek için elden gelen her şeyi yapmak, didinmek. bir işi yapabilmek için kendini sıkıntıya sokacak kadar uğraşıp didinmek.

  -   -   -  

Anlamında PARÇ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde PARÇ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ALACALIK

Alaca olma durumu. Renkli ve renksiz kılların bütün vücutta düzenli bir biçimde dağılmayarak büyük ve küçük parçalar hâlinde birleşmesiyle meydana gelen bir at donu.

ADA

Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire. Tali yoldan ana yola güvenli çıkışı sağlamak için tali yolun sağ tarafına yapılan, çizgilerle ayrılmış bölüm. Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu. Kavşaklarda trafiği düzenleyici, yönlendirici veya ayırıcı olmak üzere bordürle sınırlandırılmış veya yer çizgileriyle belirlenmiş alan.

AĞIZLAMAK

Bir boğazın veya bir limanın ağzını ortalamak. Bir işi kolaylamak. Bir parçayı yuvasına geçirmek için önce yuvanın ağzını ayarlamak.

ADAPTÖR

Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı. Aygıtın kullanabileceği düzeye göre elektrik akımını ayarlayan alet, uyarlayıcı.

AÇIORTAY

Bir açıyı, ölçüleri birbirine eşit olan iki açısal bölgeye ayıran doğru parçası.

AKTARICI

Dam kiremitlerini aktarıp kırıkları yenileyen kimse. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyuran ve yayan kimse. Görüntüyü bir bölgeden başka bir bölgeye ileten araç.

AĞIRŞAK

Yün veya iplik eğrilen iği ağırlaştırmak için alt ucuna geçirilen yarım küre biçiminde, ortası delik ağaç veya kemik parça. Teker biçiminde yassı nesne, kurs (I).

AFFETTUOSO

Bir parça yumuşak ve duygulu bir biçimde çalınarak.

AKOMPANYATÖR

Bir parça çalındığı zaman ses veya bir aletle ona eşlik eden kimse.

ALDIRMAK

Alma işini yaptırmak. Sığdırmak. Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak. Önem vermek, değer vermek. Başkasına kaptırmak. Getirtmek.

AHLAT

Gülgillerden, kendi kendine yetişen, üzerine armut aşılanan ağaç, yaban armudu, dağ armudu (Pirus piraster). Beden yapısının temelini oluşturan ögeler. Kaba adam, yol iz bilmez kimse. Bitlis iline bağlı ilçelerden biri. Bu ağacın, armuda benzeyen, iyice olgunlaştıktan sonra yenilebilen yemişi. Bir karışım içindeki parçalar, ögeler.

ALET

Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayanf özel araç. Maşa. Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri.

AKIŞKANLAŞTIRMA

Akışkanlaştırmak işi. Akışkanların niteliğini düzeltmek üzere yoğunlaşmış bir akım içinde parçacıkların yüzmesini sağlayan yöntem.

AKAR

Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân, tarla, bağ vb. mülk, akaret. Halı, koltuk, yatak vb. yerlerde ve nemli ortamlarda yaşayan, astıma yol açabilen, insan vücudundan dökülen deri tozlarıyla ve parçacıklarıyla beslenen bir tür canlı. Sıvı, mai, likit.

ALINTI

Bir yazıya başka bir yazarın yazısından alınmış parça, aktarma, iktibas. Başka bir dilden alınmış kelime.

AKCİĞER

Göğüs kafesinin büyük bir bölümünü içten kaplayan, kanı temizleyen, sağlı sollu iki parçadan oluşan solunum organı. Bronşçukların son bölümü.

ALAN

Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Yüz ölçümü. Bir çalışma çevresi. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.

AKKARINCALAR

Ağız parçaları iyi gelişmiş, iri başlı, ısırıcı böcekler topluluğu, termitler.

AKTARMAK

Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. Alıntılamak. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. Tür değişikliği yapmak. Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek. Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek. İletmek, bildirmek.

AHİZE

Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça.