Kelimeler arşivinde; içinde "kurş" olan, toplam 32 tane kelime bulunuyor. İçerisinde kurş bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu kurş ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında kurş olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
TETRAETİLKURŞUN
KURŞUNGEÇİRMEZ
KURŞUNİLEŞMEK
KURŞUNÇALIMI, KURŞUNLATMAK, KURŞUNLAŞMAK, KURŞUNLANMAK, KURŞUNİLEŞME
KURŞUNLANMA, KURŞUNLAMAK, KURŞUNLAŞMA, EBEMKURŞAĞI, KURŞUNLATMA, KURŞUNCULUK, KURŞUNÇAVUŞ
KURŞUNLAMA, KURŞUNUMSU, KURŞUNKAYA
KURŞUNSUZ, İLKKURŞUN
KURŞUNSU, TOKURŞAK, KURŞAMAK, KURŞUNLU, KURŞUNCU
KURŞETE, KURŞUNİ
KURŞUM, KURŞAK, KURŞAĞ, KURŞUN
KURŞ
Çürük; ezilmiş. Taş yığını; toprağa gömülü büyük taş.
KURŞUNLAŞMAK
Kurşun gibi ağırlaşmak.
KURŞUNGEÇİRMEZ
Ateşli silahlardan atılan mermilerin girmesini engelleyecek yapıda ve özellikte olan (yelek, cam vb.).
KURŞUNLANMA
Kurşunlanmak işi.
KURŞUNLANMAK
Kurşunlama işine konu olmak.
KURŞUNÇALIMI
Kurşunun yetişeceği en yakın yer.
KURŞUNLATMA
Kurşunlatmak işi.
KURŞUNİLEŞMEK
Kurşuni bir duruma girmek.
EBEMKURŞAĞI
Gökkuşağı.
KURŞUNCULUK
Kurşuncunun işi veya mesleği.
KURŞUNİLEŞME
Kurşunileşmek işi.
KURŞUNLAŞMA
Kurşunlaşmak işi.
KURŞUNLAMAK
Kurşunla kaplamak. Kurşunla mühürlemek. İçinde kurşun bulunan silahla ateş etmek, vurmak.
KURŞUNÇAVUŞ
Ardahan şehri, Posof ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
TETRAETİLKURŞUN
Vuruntuyu engellemek için benzinin içine katılan, sağlığa zararlı, organometalik bir sıvı.
KURŞUNLATMAK
Kurşunlama işini yaptırmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde KURŞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
BOZUMCA
Kurşun renginde iri bir kertenkele.
BAT
Kurşun boruların ağzını açmakta kullanılan, şimşirden yapılmış, ucu sivri bir takoz türü.
CONTA
Geçirmezliği sağlamak için sıkıştırılmış iki yüzey arasına yerleştirilen, genel olarak kauçuk ve kurşundan yapılmış olan ince parça.
DOMDOM
Domdom kurşunu.
KURŞUNLU
İçinde kurşun elementi bulunan. Çankırı iline bağlı ilçelerden biri. Kurşunlanmış olan. Kubbesi kurşunla örtülü.
İNDİYUM
Atom numarası 49, atom ağırlığı 114,8 olan, gümüş parlaklığında, kurşundan daha kolay ezilen yumuşak bir element (simgesi In).
KURŞUNİ
Koyu kül rengi, kurşun rengi. Bu renkte olan.
GRAFİT
Kurşun kalemi ve bazı araç parçalarının yapımında kullanılan, yumuşak, kolay toz durumuna gelebilen, gri siyah renkli, yapay olarak billurlaşabilen bir tür doğal karbon.
KAZOLİT
Hidratlı doğal kurşun ve uranyum silikat.
KURŞUNCU
Kurşun satan veya işleyen kimse. Kurşun döken kimse.
KALEMTIRAŞ
Kurşun kalemlerin ucunu açmak için kullanılan türlü biçimlerdeki keski, kalem açacağı. Kamış kalemleri açmak için kullanılan uzun saplı küçük bıçak.
BOYNUZ
Bazı hayvanların başında bulunan, tırnaksı bir maddeden, uzun, kıvrık veya çatallı korunma organı. Bu organdan yapılmış. Kurşun borudan kol alma işleminde kullanılan demirden yapılmış alet.
KANGAL
Tel, kurşun boru gibi uzun ve bükülebilir şeylerin halka biçiminde sarılmasıyla yapılmış olan bağ. Sivas iline bağlı ilçelerden biri. Deve dikeni. Bu biçimde bükülmüş şeylerin her bir halkası.
ESMER
Siyaha çalan buğday rengi. Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız. Bu renkte olan. Kurşuni renk.
GALENİT
İçinde doğal kurşun bulunan sülfür.
KURŞUNLAMA
Kurşunlamak işi.
FİLİNTA
Namlusu kısa, kurşun atan bir tür küçük tüfek. Güzel, yakışıklı.
İSPARİ
İzmaritgillerden, kurşun renginde bir balık (Sargus annularis).
KOVAN
Fişeğin kapsül, barut ve kurşun taşıyan yuva bölümü, kapçık. Yayık. Çoğunlukla toprak veya tahtadan yapılmış olan arı barınağı.
ATMAK
Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak. Örtmek. Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak. Bir yerden başka bir yere taşımak. Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak. Söylemek. Bir kimsenin ilişiğini kesmek. Uzatmak. Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek. Yırtılmak. Bilmeden, kestirerek söylemek. Yalan ya da abartmalı söz söylemek. Yapışık olduğu yerden ayrılmak. Koymak. Bir şeyi yere doğru bırakmak. Geri bırakmak, ertelemek. Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak. Terk etmek. Değerini eksiltmek. Götürmek. Çıkarmak, dışarıya vermek. Top, tüfek vb. silahları patlatmak. İçki içmek. İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak. Rastgele bir kenara koymak. Kalp, nabız vurmak, çarpmak. Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek. Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak. Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak. Göndermek, yollamak. Çatlamak. Sille, tokat vurmak.