İçinde EĞME geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "eğme" olan, toplam 35 tane kelime bulunuyor. İçerisinde eğme bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu eğme ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında eğme olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

12 harfli kelimeler

ÇEĞMELLENMEK

11 harfli kelimeler

ASTEĞMENLİK, ÇEĞMELLENME, GÖZDEĞMELİK, DUDAKDEĞMEZ, ÜSTEĞMENLİK

10 harfli kelimeler

DEĞMETEKİN

9 harfli kelimeler

LEBDEĞMEZ, GÖZDEĞMEZ, TEĞMENLİK

8 harfli kelimeler

TEĞMENLİ, ÜSTEĞMEN, SEĞMENLİ, ASTEĞMEN, BAŞEĞMEZ, GÖZDEĞME, EĞMENMEK

7 harfli kelimeler

EĞMEÇLİ, DEĞMEDE, DEĞMEER, EĞMELİK

6 harfli kelimeler

DEĞMEN, TEĞMEK, REĞMEN, ÇEĞMEL, GEĞMEÇ, DEĞMEK, ÇEĞMEN, TEĞMEN, SEĞMEN

5 harfli kelimeler

EĞMEL, EĞMEK, DEĞME, EĞMEÇ

4 harfli kelimeler

EĞME

Bazı kelimelerin anlamları

EĞME

Eğmek işi.

ASTEĞMENLİK

Asteğmen olma durumu. Asteğmenin rütbesi. Asteğmenin görevi.

ÜSTEĞMEN

Orduda rütbesi teğmenle yüzbaşı arasında olan subay.

LEBDEĞMEZ

Saz şiirinde b, f, m, p, v dudaksıl sesleri kullanılmadan söylenen koşma türü, dudakdeğmez.

SEĞMENLİ

Gaziantep şehrinde, ŞehitKâmil ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

DEĞMETEKİN

Her, olur olmaz, rasgele. Kolay kolay: Değme tekin onun elinden alınmaz.

GÖZDEĞMELİK

Halkın, kendisinde gözdeğmesine karşı doğal koruma gücü bulunduğuna ya da bir dizi işlemle bu gücü kazandığına inandığı nesneleri bir araya getirerek değişik biçimlerde kullandığı geleneksel koruma aracı. bk. yapımsal gözdeğmelik, bitkisel gözdeğmelik, dinsel gözdeğmelik, büyülü gözdeğmelik. karşılığı muska, tapıncak.

ÇEĞMELLENME

Çeğmellenmek işi.

GÖZDEĞMEZ

Van ili, Özalp ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

TEĞMENLİ

Adıyaman kenti, Damlacık nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

TEĞMENLİK

Teğmen olma durumu, mülazımlık. Teğmenin rütbesi. Teğmenin görevi.

DUDAKDEĞMEZ

Lebdeğmez.

ÇEĞMELLENMEK

Yay veya çengel biçimini almak.

BAŞEĞMEZ

Buyruk altına girmeyen. Çankırı ilinde, merkez belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Van şehrinde, Çaldıran belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

ASTEĞMEN

Orduda en küçük rütbeli subay.

ÜSTEĞMENLİK

Üsteğmen olma durumu. Üsteğmenin rütbesi. Üsteğmenin görevi.

  -   -   -  

Anlamında EĞME bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde EĞME geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BURÇ

Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı. Zodyak üzerinde yer alan on iki takımyıldıza verilen ortak ad. Demir aksamın birbirine değmesini engellemek, boşlukları doldurmak amacıyla sarı, karbon, plastik vb.nden yapılmış olan bir motor parçası. Ökse otu.

İLMEK

Çözülmesi kolay düğüm, eğreti düğüm, ilmik. Değmek, dokunmak. Halı dokurken düğümleri bağlamak. Hafif bir düğüm yaparak bağlamak.

DÜŞMEK

Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek. Fırsat çıkmak. Bazı deyimlerde "yürümek, birlikte gelmek" anlamlarında kullanılan bir fiil. Aşırı ilgi ya da sevgi göstermek. Vurmak, değmek, rastlamak. Bulunmak. Hızı, gücü, değeri azalmak. Yakışmak, uygun gelmek. Düşkünleşmek. Kötü bir sebeple istenmeden bir yerde bulunmak. Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak. Uğramak, kapılmak. Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak. Yere devrilmek, yere serilmek. Atlanmak, aradan çıkmak, eksik kalmak. Eksilmek. Olmak, olumsuz bir duruma girmek. Bir yere ansızın gelmek, damlamak, tesadüfen gelmek. Telefon, sanal ağ vb. alanlarda bağlantı kurmak. Alışmak, müptela olmak. Belirli zamana rastlamak. Bayağılaşmak. Isı, basınç, ateş vb. eksilmek, azalmak. Bir bölüşme sonunda payına ayrılmak. İşbaşından uzaklaşmak. Yakışık almak. Vakti gelmeden ölü doğmak. Kötü yola girmek. Ödevi veya yetkisi içinde bulunmak. Savaşta savunulmaz duruma gelerek teslim olmak. Biriyle yaşama, çalışma, birlikte olma durumunda kalmak. Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmek. Yağmak.

DİMDİK

Çok dik, mum direk. Sıkıntıları karşılayacak durumda olan, baş eğmeyen, metin. Dikkatli, ısrarlı (bakış). Kaskatı, çok sertleşmiş olarak. Sağlıklı, zinde. Sağa sola sapmadan, dosdoğru. Çok dik bir biçimde.

EĞİLMEK

Bir yana doğru eğik duruma gelmek. Başkasının baskısını veya egemenliğini benimsemek, kabul etmek. İnsan, bir işi yapmak için belini eğmek. Bir işi önemseyip ele almak.

DEĞİŞ

Değme işi. Değişim.

EĞRİ

Doğru veya düz olmayan, bir noktasında yön değiştiren, çarpık, münhani, doğru karşıtı. Bir olayın şiddetindeki azalış ve çoğalışları gösteren çizgi. Yatay veya düşey olmayan, bütünüyle bir yana eğilmiş bulunan, eğik, mail. Yay gibi kavislenmiş, eğmeçli, mukavves. Doğru veya düz olmayan çizgi, yüzey. Yanlış bir biçimde.

HUŞU

Alçak gönüllülük. Tanrı'ya boyun eğme, gönlü korku ve saygı ile dolu olma.

EĞMEÇLİ

Eğmeci olan, kavisli, mukavves.

BAŞKALDIRI

Herhangi bir amaçla kurulu düzene veya devlet güçlerine karşı gelme, başkaldırma, ayaklanma, isyan. Bir düzene veya emre boyun eğmeme, uymama, itaat etmeme.

BÜKMEK

Sertçe çevirmek, kıvırmak. Birkaç tel ipliği burarak sarmak. Eğmek. Döndürmek. Katlamak.

DEĞDİRMEK

Değmesini sağlamak, değmesine yol açmak.

DİKBAŞLI

İnatçı, bildiğinden dönmeyen, büyüklerinin sözünü dinlemeyen, boyun eğmeyen (kimse), dikkafalı. Kurumlu (II).

EĞİŞ

Eğme işi.

DÜRTMEK

Ucu sivri bir şeyle veya elle hafifçe itmek. Değmek, dokunmak. İstenilen şeyi yaptırmak için birine kışkırtıcı söz söylemek, tahrik etmek. Uyarmak, ikaz etmek.

DİNLEMEK

İşitmek için kulak vermek. Uymak, baş eğmek, itaat etmek. Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak. Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek.

DOKUNMAK

Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek. Almak, kullanmak, el sürmek. Karıştırmak. Onur, anlayış vb. ile uyuşmaz bir durum ortaya çıkmak. İnsanın içine işlemek, duygulandırmak, etkilemek, koymak, batmak. Hafifçe değmek. Sağlığını bozmak. Dokuma işi yapılmak. Tedirgin etmek, sataşmak. İlişkin, ilgili olmak, değinmek.

ÇARPMAK

Hızla değmek, vurmak. El çabukluğu ile çalmak, dolandırarak elde etmek. Etkisiyle birdenbire hasta etmek. Kalp, hızlı hızlı vurmak. Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak. Kurnazlıkla ele geçirmek. Biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayı verildiğinde çarpanı çarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adı verilen bir üçüncü sayıyı elde etmek, darp etmek. Çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak.

DEVİRMEK

Ayakta veya dik duran bir şeyi düşürmek, yatay duruma getirmek. Bir kitabı başından sonuna kadar okuyup bitirmek. Hepsini kısa sürede içip bitirmek. Bir yönetim organının veya başkanının yönetim gücünü zorla elinden almak. Bir yana eğmek. Belli bir yaş dönemini geride bırakmak.

DEĞME

Değmek işi, temas. Seçkin, seçme. Her, herhangi bir, gelişigüzel, rastgele.