Kelimeler arşivi içinde; sonunda "gene" olan, toplam 18 adet kelime bulunmaktadır. Sonu gene ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında gene olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde gene olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
KERTİŞGENE
ÖNMENGENE
GÖZGENE, TEZGENE, SERGENE, HASGENE, ÇİNGENE, GEVGENE, FİŞGENE, DİNGENE, DEZGENE, MENGENE
ENGENE, İŞGENE, MEGENE, TEGENE, ERGENE
GENE
GENE
Yine.
SERGENE
Mutfak rafı. Yaygı, kilim.
GÖZGENE
Ocakların ve büyük dolapların iki yanındaki küçük hücrecikler.
TEZGENE
Genellikle kiraz ağacı kabuğundan yapılan mızrap. Harç taşımaya yarayan dört kollu araç, teskere.
HASGENE
İyice, tam olarak.
DİNGENE
Kendir dövmeğe yarayan bir aygıt.
GEVGENE
Geveze. Bir tarafı kıllı, keçeye benzer bir çeşit örtü.
İŞGENE
Bir yemek, etli yemeğin suyu.
ÇİNGENE
Hindistan'dan çıktıkları söylenen, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan bir topluluk, Çingen, Kıpti, Roman. Bu topluluktan olan kimse, Çingen, Kıpti, Roman.
MEGENE
Üvendirenin ucundaki yassı demir.
DEZGENE
Üzerinde taş, toprak taşınan dört kollu tezkere.
KERTİŞGENE
Salyangoz.
FİŞGENE
Sümüklü böcek.
MENGENE
Onarma, işleme, düzeltme vb. işlemlerin uygulanacağı nesneyi sıkıştırıp istenildiği gibi tutturmaya yarayan bir tür alet. Pres.
ÖNMENGENE
Marangoz tezgâhının ön sol yanında bulunan sıkıştırma düzeni.
ENGENE
Meyilli arazi.
Bu bölümde tanımı içerisinde GENE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ALBAY
Rütbesi yarbay ile tuğgeneral arasında bulunan ve asıl görevi alay komutanlığı olan üstsubay, miralay.
ABAJUR
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.
AKILCILIK
Akla dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarmalarda bulan öğretilerin genel adı, usçuluk, akliye, rasyonalizm, deneycilik karşıtı. Akla ve akıl yolu ile varılan yargıya inanma, akla aykırı veya akıl dışı hiçbir şeyi tanımama davranışı ve tutumu, akliye, rasyonalizm. Bilginin evrensellik ve zorunluluğunun deneyden ve deneye dayanan genellemeden değil, yalnızca akıldan çıkartılabileceğini savunan öğreti, rasyonalizm.
AÇAN
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı.
ALAY
Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk. Bayram, cenaze vb. törenlerde sıralı olarak giden insan topluluğu, kortej. Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapma. Hayvan topluluğu. Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu.
AKLANMAK
Ak olmak, temizlenmek. Hakkında dava açılan sanık, yargılama sonunda suçsuz bulunmak, temize çıkmak, beraat etmek. Kooperatif, şirket, dernek vb. kuruluşların faaliyetleri ve harcamaları genel kurulca uygun bulunmak.
ALELUMUM
Genel olarak, genellikle.
ALACA
Birkaç rengin karışımından oluşan renk, ala. Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. Meyvelere, genellikle üzüme düşen ben. Keklik, bıldırcın vb. kuşları avlamak için kullanılan iki renkli bez. Ağaçta ilk olgunlaşan meyve. İki ya da daha çok renkli. Çorum iline bağlı ilçelerden biri.
ALKALİ
Alkali metallerin hidroksitleriyle amonyum hidroksitin genel adı.
AKUPUNKTUR
Vücudun belirli noktalarına genellikle altın iğne batırılarak yapılmış olan tedavi.
ALTINBAŞ
Genellikle Ege bölgesinde yetişen, yuvarlak, kalınca kabuklu güzel bir tür kavun.
AKIN
Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması. Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul vb. amaçlarla toplu olarak yapılmış olan baskın. Gol atmak veya sayı yapmak amacıyla karşı takımın sahasına doğru genellikle topluca girişilen hücum. Kazak ve Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad.
ABLA
Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi. Erkeklerin kız veya kadınlara seslenirken söyledikleri söz. Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın. Genelev veya randevuevi işletmecisi kadın, çaça, mama (II).
AKROMEGALİ
Genel gelişme bittikten sonra el, çene, burun vb. vücudun sivri kısımlarındaki kemiklerin kalınlaşması, büyümesi veya uzaması.
ALELITLAK
Genel olarak.
AHTAPOT
Kafadan bacaklılardan, dokunaçlı bir tür mürekkep balığı (Octopus). Genellikle burun zarı üzerinde çıkan bir ur türü, polip.
ALKAN
Doymuş alifatik hidrokarbonların genel adı, parafin.
ALMANCI
Almanya yanlısı olan kimse. Avrupa'da genellikle de Almanya'da çalışan Türk vatandaşı.
ACILAŞMAK
Tadı bozulmak, acı olmak. Konuşma sert bir durum almak, kırıcılaşmak. Dokunaklı duruma gelmek. Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek.
ABANİ
Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş. Bu kumaştan yapılmış.