Sonu GENİ ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "geni" olan, toplam 16 adet kelime bulunmaktadır. Sonu geni ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında geni olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde geni olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

14 harfli kelimeler

AKTARMADİRGENİ

12 harfli kelimeler

CODMANÜÇGENİ, ENDODİYOGENİ, ENDOPOLİGENİ

11 harfli kelimeler

EMBRİYOGENİ, GÜNEYÜÇGENİ

10 harfli kelimeler

ODONTOGENİ

9 harfli kelimeler

ABİYOGENİ, GÖKÜÇGENİ

8 harfli kelimeler

FİLOGENİ, LİZOGENİ, MONOGENİ, ONTOGENİ

7 harfli kelimeler

PROGENİ, ZERGENİ

4 harfli kelimeler

GENİ

Bazı kelimelerin anlamları

GENİ

Sözünün eri, mert kişi. Gani. Geri.

ZERGENİ

Bodrum.

AKTARMADİRGENİ

İki çatallı çiftçi aygıtı. (Mamutlar Eğridir Isparta).

FİLOGENİ

Bir türün tek bir ata soydan zaman içinde değişikliklere uğrayarak meydana gelmesi. Bir tür ya da ırkın gelişmesi hikâyesi. bk. Evrim.

CODMANÜÇGENİ

Yeni oluşan kemik dokusunda periostun meydana getirdiği yükselti nedeniyle radiografilerde görülen üçgen şeklindeki alan. Osteosarkomlara, birincil veya metastatik tümörlere, enfeksiyona veya yerel subperiostal irritasyonlara özgü bir bulgudur, Codman mahmuzu.

ABİYOGENİ

Cansızdan gelişme, cansızlardan oluşma.

EMBRİYOGENİ

Embriyogenez.

GÜNEYÜÇGENİ

Güney yarımküresinde bir takımyıldızın adı.

PROGENİ

Alt çenenin öne doğru çıkıntılı olması.

ENDOPOLİGENİ

Ana hücre içerisindeyken, her birisi kendi zarıyla çevrili kız hücrelerin oluşumu.

GÖKÜÇGENİ

Bir gözlemcinin başucundan, gök kutbundan ve gözlenen yıldızdan geçen küresel üçgen.

MONOGENİ

Hepsi ya erkek ya da dişi olan oğul döl meydana getiren.

ENDODİYOGENİ

Yalnızca iki yeni kız hücrenin oluşması dışında endopoligeninin aynısı olan durum. Doku kisti oluşturan Toxoplasma, Sarcocystis cinsinde bulunan türlerde görülen uzunlamasına bölünme.

LİZOGENİ

Bakterilerde birçok faj görevlerinin bastırıldığı profaj olarak bakteri kromozomuna sokulmuş bakterinin fajla bulaşması durumu. Lizogenik devir. Bakterilerde birçok faj görevinin bastırıldığı profaj olarak bakteri kromozomuna sokulmuş bakterinin fajla bulaşması durumu, alizogenik devir. Bakterilerde bir fajın profaj olarak bakteri kromozomuna sokulmuş durumu.

ONTOGENİ

Bireyin geüşmesi ve büyümesi olayı. Ontogenez. Gelişme. Bireyin gelişme ve büyümesinin hikâyesi; bk Embriyoloji.

ODONTOGENİ

Dişlerin kökeni ve gelişmesi.

  -   -   -  

Anlamında GENİ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde GENİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ATLAS

Yüzü parlak, sık dokunmuş bir ipekli kumaş türü, saten. Bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim veya levhalardan oluşmuş kitap. Dünyanın, bir ülkenin, bir bölgenin fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih vb. konularda toplu bilgi vermek için bir araya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi.

AKBABAGİLLER

Gündüz yırtıcıları alt takımının, kanatları geniş ve büyük olan, iyi uçan büyük kuşları içine alan bir familyası.

ARAYICI

Bir şeyi aramayı iş edinen kimse. İstenilen yıldızı teleskobun görüntüsü içine getirebilmek için büyük teleskoplara paralel olarak bağlı, görüş alanı geniş olan küçük teleskop.

ALVEOL

Torba biçiminde küçük boşluk veya genişlemiş kısım. Akciğerde bronşçukların bittiği bölümde oksijen karbondioksit taşınmasını sağlayan minik kese biçimindeki boşlukların son ucu.

BADYA

Ağzı geniş, yayvan, büyükçe su kabı.

ABLATYA

Uzunluğu 150, genişliği 4-10 kulaç olan, geniş gözlü bir balık ağı türü.

AÇILMAK

Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.

AKÇÖPLEME

Zambakgillerden, yapraklarının uzun, geniş olması, çiçeklerinin güzelliği dolayısıyla bahçe çiçekleri arasına giren zehirli bir bitki cinsi (Veratrum album).

AĞA

Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan. Osmanlı Devleti'nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san. Ağabey. Cömert, eli açık. Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san. Koca.

AÇAN

Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı.

BAĞLAŞIM

Eşleme. Bir dizgenin veya alt dizgenin başka bir dizge üzerindeki etkisi. Aralarında ortak çıkar bulunan devletler ilişkisi.

ALAN

Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Yüz ölçümü. Bir çalışma çevresi. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.

ADAMOTU

Patlıcangillerden, geniş yapraklı, mavi çiçekli, meyveleri sarı, çok yıllık bir bitki, kankurutan, adamkökü (Mandragora autumnalis).

ANEVRİZMA

Bir atardamarın bir bölgesinde oluşan gevşemeye bağlı ur biçimindeki genişleme.

ARŞINLAMAK

Arşınla ölçmek. Amaçsız, geniş adımlarla dolaşmak.

AÇIKLIK

Açık olma durumu, aleniyet. Uzaklık, mesafe. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu. Boş ve geniş yer, meydanlık. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh. Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik.

AÇMAK

Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.

ALAGEYİK

Geyikgillerden, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan, yazın postunda ak benekler oluşan, erkeklerinin boynuzları uca doğru kürek biçiminde genişleyen bir cins geyik, sığın (Dama dama).

AMFORA

İki kulplu, dibi sivri, dar boyunlu, karnı geniş testi.

ARZ

Sunma. Piyasaya mal sürülmesi, sunu. Yer, yeryüzü. En, genişlik. Yüksek bir makama anlatma, bildirme.