Kelimeler arşivi içinde; başında "ene" olan, toplam 56 adet kelime bulunmaktadır. ene ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu ene ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde ene olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ENEZİKLENMEK
ENEĞİMSAĞMA
ENERJİKLİK, ENEŞTİRMEK, ENEŞTÜRMEK
ENEZLEMEK, ENEKLEMEK, ENETLEMEK
ENELTMEK, ENEVİRSE, ENEZİMEK, ENEKMENE
ENERJİK, ENERGİN, ENERGİD, ENELMEK, ENENMEK, ENELCEK, ENEŞMEK, ENEHTER, ENETMEK, ENEVREK
ENETME, ENERJİ, ENEREN, ENENÜK, ENENTE, ENECEK, ENEDUT, ENENİK, ENEMEK, ENEKÇE, ENEKÇİ, ENENME, ENEKEÇ
ENEKE, ENEZİ, ENEZE, ENEYH, ENEGK, ENESİ, ENEMA, ENEME, ENENE, ENERE, ENENK
ENES, ENEL, ENET, ENEK, ENEH, ENEE, ENEZ, ENER, ENEÇ
ENE
ENE
Şaşma bildirir ünlem. Beygir, katır, eşek gibi hayvanların damağında, ön dişlerinin arkasında meydana gelen şişkinlik. Evet, öyle. Cumartesi. Resim.
ENEVİRSE
Üniversite.
ENEŞTÜRMEK
Hayvanlara işaret koymak amacıyle kulaklarını kesmek ya da boynuzunu kertmek.
ENEĞİMSAĞMA
Gökkuşağı.
ENERGİN
En olgun, çok olgun kimse.
ENEZLEMEK
Zayıflamak.
ENELTMEK
Hayvanları iğdiş ettirmek.
ENERGİD
Göze zarı olan ya da olmayan herhangi bir tek çekirdekli ve canlı sitoplâzma birliği.
ENERJİK
Enerji ile ilgili. Aldığı kararları hızlı bir biçimde uygulayan. Güçlü ve hareketli, aktif.
ENEKMENE
Tarlalarda yetişen bir bitkinin kökünde bulunan kırmızı yumruların yağda eritilmesiyle yapılan merhem.
ENEŞTİRMEK
Yerli dokumadan olan elbiselik kumaşları yan yana dizmek, bir araya toplamak.
ENETLEMEK
Nişan almak, vurmak için doğrultmak: Tüfeği enetledi de vuramadı.
ENEZİMEK
Eskimeye yüz tutmak. Şiddetini kaybetmek, hafiflemek, zayıflamak. Bir şeye karşı aşırı ilgi duymak. Boşvermek, dalga geçmek.
ENEKLEMEK
Ölmekte olan hayvan, çenesini açıp kapamak.
ENERJİKLİK
Enerjik olma durumu.
ENEZİKLENMEK
Hoşgörmek, gözyummak.
Bu bölümde tanımı içerisinde ENE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ACAR
Atılgan. Güçlü ve becerikli, çevik, enerjik. Yeni. Güneybatı Kafkasya'nın Türkiye sınırına yakın bölgesinde yaşayan bir halk, Acara.
ACAYİP
Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı. Şaşma anlatan bir söz.
ACYO
Herhangi bir paranın gerçek değeriyle sürüm değeri arasında veya bir ticaret senedinin üzerinde yazılı miktar ile indirimden sonraki tutarı arasında doğan fark. Bankaların senetli kredi işlemlerinde yaptıkları tahsilat. Bir ticaret senedinin yenilenmesinde alınan komisyon.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
AÇILMA
Açılmak işi. Bir grupta, sıraların jimnastik alıştırmaları için dağınık düzene girmesi. Bir film çekiminde karanlıkta başlayıp gittikçe aydınlanarak görüntülerin belirmesine dayanan noktalama. Çatlama.
AÇIKLANAN
Açıklamalar sonunda ortaya çıkması beklenen kavram, açıklayan.
ACILAŞMAK
Tadı bozulmak, acı olmak. Konuşma sert bir durum almak, kırıcılaşmak. Dokunaklı duruma gelmek. Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek.
ADAMCIK
Kendisine acınılan kimse. Yerilen, küçümsenen kimse.
ABA
Abla. Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük. Bu kumaştan yapılan. Kepenek. Yünün dövülmesiyle yapılmış olan kalın ve kaba kumaş. Bu kumaştan yapılmış olan ve dervişlerce giyilen hırka. Anne.
ABANİ
Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş. Bu kumaştan yapılmış.
ABAJUR
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.
ADAMSIZ
Adam olmadan. Güvenecek kimsesi olmayan, dayanağı bulunmayan, arkasız. Erkeksiz, kocasız.
AÇACAK
Şişelenmiş bazı içeceklerin kapaklarını açmaya yarayan araç. Anahtar. Teneke kutu içinde korunmuş yiyeceklerin kapağını açmaya yarayan araç.
AGUCUK
Süt çocuğunu sevmek için söylenen bir söz.
AFERİN
Övme, takdir, beğenme vb. duyguları belirtmek için söylenen söz, bravo. Öğrencilere verilen beğenme ve takdir kâğıdı.
AÇAN
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı.
ABANOZGİLLER
İki çeneklilerden, sıcak ülkelerde yetişen bir bitki familyası.
ABLA
Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi. Erkeklerin kız veya kadınlara seslenirken söyledikleri söz. Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın. Genelev veya randevuevi işletmecisi kadın, çaça, mama (II).
ABRAŞ
Alaca benekli. Klorofil azlığından dolayı açık renkte lekeleri olan (bitki yaprağı). Cildin rengini bozup beyaz benekler ve lekeler yapan hastalık. Ters, kaba, görgüsüz (kimse). Deseni ve atkısı bozuk halı. Atın tüysüz yerlerinde görülen uyuza benzer bir hastalık. Çarpık, eğri, düzgün olmayan. Çilli, çopur yüzlü, gözleri açık renk olan (kimse).
AÇIKÇA
Gizli bir yönü kalmaksızın, kolay anlaşılır bir biçimde, alenen, aşikâre.