DIĞ ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "dığ" olan, toplam 41 adet kelime bulunmaktadır. dığ ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu dığ ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde dığ olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

11 harfli kelimeler

DIĞIRLANMAK, DIĞILLANMAK, DIĞILDANMAK

10 harfli kelimeler

DIĞIRRAMAK, DIĞIRGAMAK, DIĞIRDAMAK, DIĞILDAMAK, DIĞILDAMAH

8 harfli kelimeler

DIĞRAMAK, DIĞNEMEK, DIĞLAMAK, DIĞITMAK, DIĞIŞMAK, DIĞIRCIK, DIĞILCIK, DIĞASGEN, DIĞASKAN

7 harfli kelimeler

DIĞARIK, DIĞILTI, DIĞDIĞI

6 harfli kelimeler

DIĞDAK, DIĞRAK, DIĞILI, DIĞDIĞ, DIĞDIK, DIĞDIR, DIĞDIŞ

5 harfli kelimeler

DIĞDI, DIĞIR, DIĞAZ, DIĞIL, DIĞIÇ, DIĞIŞ, DIĞAR, DIĞAN, DIĞIZ, DIĞAÇ, DIĞLI

Bazı kelimelerin anlamları

DIĞ

Saçsız, kel.

DIĞIRCIK

Kıvırcık: Şu kızın saçları çok dığırcıktır.

DIĞRAMAK

Artmak, yükselmek: Bu sıra hayvanların fiyatları dığrar.

DIĞIRRAMAK

Yuvarlamak.

DIĞIŞMAK

Bir şey duyulmak.

DIĞILDAMAH

Ufak işlerle uğraşmak.

DIĞILDAMAK

Konuşmak, kaynaşmak. Kalkınmak, geçimini düzeltmek.

DIĞIRGAMAK

Dikkatle dinlemek, gizlice dinlemek, kulak vermek.

DIĞIRDAMAK

Küçük çocuk kendi kendine söylenmek, mırıldanmak.

DIĞILLANMAK

Telâşlanmak.

DIĞNEMEK

Dinlemek.

DIĞIRLANMAK

Yuvarlanmak, yuvarlana yuvarlana düşmek.

DIĞILCIK

Küçük dolu.

DIĞILDANMAK

Küçük çocuk kendi kendine söylenmek, mırıldanmak.

DIĞITMAK

Ekin, ot gibi bitkilerin büyümesi durmak: Yağmur yağmayınca ekinler dığıttı kaldı.

DIĞLAMAK

Tınlamak.

  -   -   -  

Anlamında DIĞ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde DIĞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

AĞLAMAK

Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek. Sızlanmak, yakınmak. Bir duruma üzülmek. Ağaç budandığında kesilen yerlerden besi suyu veya öz su akmak.

AĞRIMA

Ağrımak işi. Memeli hayvanlarda görülen ara konakçı kenelerin bulaştırdığı ağrıma asalaklarından ileri gelen hastalık.

ABİS

Okyanusların güneş ışığının ulaşamadığı derin yerleri.

ABRAKADABRA

Eski çağlarda bazı hastalıklara iyi geldiğine inanılan büyülü söz. Sihirbazların sıkça kullandığı büyü sözü.

AJANDA

Gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter, andaç.

ACIMAK

Tadı acı duruma gelmek, acılaşmak. Başkasının uğradığı veya uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek. Merhamet etmek. Acılı, ağrılı olmak.

AKOMPANYATÖR

Bir parça çalındığı zaman ses veya bir aletle ona eşlik eden kimse.

AHIR

Evcil büyükbaş hayvanların barındığı kapalı yer, hayvan damı.

ADSIZ

Adı olmayan, isimsiz. Tanınmayan, bilinmeyen, isimsiz. Türklerde, ailesinden ayrıldığı için artık onun adını taşımak, onun adıyla anılmak hakkını yitirmiş olan, bir yararlık gösterdiğinde ancak ad kazanabilen delikanlı, isimsiz.

ADAM

İnsan. Birinin yararlandığı, kullandığı kimse. Birinin yanında bulunan ve işini yapan kimse. Bir alanı benimseyen kimse. Eş, koca. Görevli kimse. İyi huylu, güvenilir kimse. Erkek kişi. Daima birinin yanında olan, onu destekleyen, isteklerini yerine getiren kimse.

ADIM

Yürümek için yapılmış olan ayak atışlarının her biri. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi. Girişim, hamle. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 santimetre olan mesafe. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol. İki diş arasındaki aralık.

AKŞIN

Doğuştan boya maddesi bulunmadığı için kıllarında ve gözlerinde, bazen de derisinde ak olan (hayvan veya insan), çapar, albinos.

AĞIZLIK

Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç. Hayvanın ısırmasına, zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri vb. kafes. Nefesli çalgılarda ağza gelen yer. Kuyu bileziği. Su tesisatında su alıp vermeye yarayan vanalı uç. Yemiş küfelerinin üzerine yapraklı dallarla yapılmış olan kapak. Telefon vb. cihazlarda ağza yaklaştırılan bölüm. Huni. Bir şeyin başladığı yer. Dokumacılıkta çözgünün açılıp kapandığı ve içinde mekiğin geçtiği yer.

AKSESUAR

Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne. Konunun gerektirdiği ölçüde kullanılan, bir sahne içinde yer alan veya oyuncunun dekor gereği kullandığı çeşitli eşya. Giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya.

AKLINCA

Sandığına göre, düşünüşüne göre, umduğuna göre, aklı sıra.

AĞIZ

Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Uç, kenar. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü. Çıkış yeri. Kesici aletlerin keskin tarafı. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. Üslup, ifade biçimi.

ADAMAK

Bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kutsal olduğuna inanılan bir güce niyette bulunmak, nezretmek. İthaf etmek. Bir şeyle yoğun olarak ilgilenmek. Kutsal saydığı bir şey uğruna kendini feda etmek üzere söz vermek. Ayırmak, tahsis etmek.

AGORA

Yunan klasik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, halk meydanı.

AGRONOMİ

Çiftçilikle ilgili bilgilerin araştırıldığı bilim dalı.

AĞIL

Evcil küçükbaş hayvanların barındığı çit veya duvarla çevrili yer, arkaç. Hale. Bazı görüntülerdeki çok ışıklı cisimleri çevreleyen ışıklı teker.