Kelimeler arşivi içinde; sonunda "bün" olan, toplam 5 adet kelime bulunmaktadır. Sonu bün ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında bün olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde bün olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
BÜN
Çekingen. Bugün.
GÜLBÜN
Gül fidanı.
DÜRBÜN
Uzaktaki cisimlerin görüntülerini büyütmeye veya yaklaştırmaya yarayan, objektif ve oküler adlı iki mercekten oluşan optik alet, bakaç. Gözetleme deliği.
ZEHLEBÜN
Saygısız ve sevimsiz kimse.
TRİBÜN
Spor salonu, stadyum, hipodrom vb. yarışma ve gösteri yapılmış olan yerlerde seyircilerin oturduğu koltuklu veya basamaklı bölüm, sekilik. Burada oturan seyirciler.
Bu bölümde tanımı içerisinde BÜN geçen kelimeler listesi verilmiştir.
VİZÖR
Kamera, fotoğraf makinesi ve dürbünde bulunan, görüntüyü tam sınırlarıyla kesmeden veya taşırmadan alabilmeyi sağlayan düzenek, bakaç.
AFTOVİRÜSLER
Bünyesinde şap hastalığı virüsünü de bulunduran Picornaviridae ailesinde bir virüs cinsi.
BÜYÜTME
Büyütmek işi. Birisi tarafından yetiştirilmiş kimse. Uzakta duran cisimlere dürbün vb. bir araçla bakıldığında cismi gören açının çıplak gözle bakıldığı zamanki açıya oranı.
AÇIKLIK
Açık olma durumu, aleniyet. Uzaklık, mesafe. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu. Boş ve geniş yer, meydanlık. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh. Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik.
BAKAÇ
Dürbün. Vizör.
KALEYDOSKOP
Bir ucu buzlu camla kapatılan, metal veya mukavvadan bir boru içine yerleştirilmiş aynaların aracılığıyla, boru içine konulmuş renkli küçük cisimlerin ve görüntülerin oluşturduğu çeşitli biçimleri gösteren araç, çiçek dürbünü.
YAPI
Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri, bina. Yapma, oluşturma, ortaya konulma, meydana getirme. Bütünün bir araya getirilişinde uyulan dizge, strüktür. Ögeleriyle somut bağımlılığı olan bütün. Parçaları ve ögeleri arasında yasaya uygunluk, durağan bağlar ve karşılıklı ilişkiler bulunan dizge veya bütün, strüktür. Yapılmakta olan konut, yol, köprü vb. inşaat, konstrüksiyon. Canlı bir varlığın ruh veya beden özelliklerinin tümü, bünye, strüktür. Bir hücrede, bir dokuda, karmaşık oluşumlu bir organizmada elemanların düzeni.
DÜŞKÜNLÜK
Düşkün olma durumu, iptila. Paraca sıkıntıda olma, gözden düşme. Çoğu kez bünyeye bağlı sürekli ve aşırı güçsüzlük. Rezillik, insana yakışmayan hayat biçimi.
BÜNYECE
Bünye olarak, bünye bakımından.
AYNA
Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mirat. Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün. Atların diz kapağı. İyi bir durumda, yolunda. Doğramacılık ve yapıcılıkta çerçeve içine geçirilen tahta veya taş levha. Küreğin yassı uç bölümü. Karagöz oyununda perde. Bir olayı, bir durumu yansıtan, göz önünde canlandıran olay, durum, şey. Akıntı ve anaforun birleştiği yerde oluşan su burgacı.
KURULUŞ
Kurulma işi. Yapı, yapılış, bünye. Bir sefer kuvvetini oluşturan birliklerin yapısı. Kasılma. Topluma hizmet, üretim, tüketim vb. amaç ve görevlerle kurulan her şey, tesis.
AMOEBİDA
Lobosea sınıfında, Gymnamoebia alt sınıfında bulunan tatlı sularda yaşayan insan ve hayvanlarda parazitlenen bütün amipleri kapsayan, birçoğu patojen olmayan veya hafif patojen olan, tek bir çekirdek ve mitokondriaya sahip olan, kamçılı evresi bulunmayan, Tubulina, Thecina, Flabellina, Conopodina ve Acanthopodina takımlarını bünyesinde barındıran ameboyit protozoa takımı.
STANT
Sergilik. At yarışlarında seyirci tribünü.
OBJEKTİF
Nesnel, subjektif karşıtı. Fotoğraf makinesi, mikroskop, dürbün vb. optik aletlerde cisimlerden gelen ışınları alıp ekran üzerine aktaran mercek veya mercek sistemi.
ÇALIŞMA
Çalışmak işi, emek, say. Bilimsel ve sanatsal amaçlı ürün. Bünyesindeki suyun azalması veya çoğalması sonucu ağacın biçim ve boyutlarının değişmesi. Bir yapı elemanının yük altında biçim değiştirmesi, az veya çok zorlanması.
BAĞIŞLANAN
mevhûbün leh, hibe edilen.
AKÇATI
Antalya şehrinde, Alanya ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Kayseri şehrinde, Bünyan ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
AKARCALI
Başkasının malına zarar veren kimse. Bünyece zayıf, hastalıklı kimse.
DÜRBÜNLÜ
Dürbünü olan.
YAPILIŞ
Yapılma işi. Bir şey yapılırken gerçekleştirilen özellik, nitelik, kuruluş, bünye.