Kelimeler arşivi içinde; sonunda "ane" olan, toplam 385 adet kelime bulunmaktadır. Sonu ane ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında ane olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde ane olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
TECAHÜLÜARİFANE
KURUMLUPERVANE
AMELİYATHANE, FOTOĞRAFHANE, KONSOLOSHANE, MARANGOZHANE, MİNNETTARANE, MUVAKKİTHANE, MÜCELLİTHANE, MÜHENDİSHANE, MÜRETTİPHANE, PEYGAMBERANE, PİSKOPOSHANE, SIRMAKEŞHANE, TAHAFFUZHANE, TENEFFÜSHANE, GÜNEYKESTANE, HÜRMETKARANE
BİTİRİMHANE, BULAŞIKHANE, CANSİPARANE, CİHANGİRANE, ÇAMAŞIRHANE, ÇENGÜÇEGANE, HUMBARAHANE, KALAVRAHANE, KİREMİTHANE, KULUÇKAHANE, KUMBARAHANE, LAUBALİYANE, MEVLEVİHANE, MİSAFİRHANE, MUAYENEHANE, MUZAFFERANE, NEKAHETHANE, NEZARETHANE, PEHLİVANANE, SEFARETHANE, TASFİYEHANE, TELGRAFHANE, TİCARETHANE, KARAKESTANE, LÜTUFKARANE, SANATKARANE
ABDESTHANE, CAMBAZHANE, DEFTERHANE, DOKUMAHANE, ENSTANTANE, GÜDERİHANE, HALVETHANE, İBADETHANE, İMALATHANE, İMARETHANE, KIRAATHANE, MAHPUSHANE, MANTARHANE, MEHTERHANE, MİSKİNHANE, NAKKARHANE, PATRİKHANE, PEYNİRHANE, SAADETHANE, SERMESTANE, TEMBELHANE, TEPHİRHANE, TERKİPHANE, TEŞRİHHANE, TEVKİFHANE, VAFTİZHANE, YOĞURTHANE, DEVLETHANE, HAŞHAŞHANE, KAYNAKHANE, Devamını Oku »»
BALIKHANE, BARUTHANE, BASMAHANE, BATAKHANE, BEKARHANE, BENDEHANE, BIÇKIHANE, BÖCEKHANE, ÇALGIHANE, ÇEKİÇHANE, ÇELİKHANE, ÇİFTEHANE, DERVİŞANE, DİKİMHANE, DİVANHANE, DOĞUMHANE, DÖKÜMHANE, FAKİRHANE, FETVAHANE, FİŞEKHANE, GUSÜLHANE, GÜMÜŞHANE, HADDEHANE, HAHAMHANE, HAPİSHANE, HAYALHANE, HELVAHANE, ISLAHHANE, İDAREHANE, İPLİKHANE, Devamını Oku »»
BESİHANE, BİRAHANE, BOYAHANE, BOZAHANE, CAHİLANE, CANİYANE, CESURANE, ÇİLEHANE, DARPHANE, DERSHANE, FAKİRANE, FATİHANE, GAFİLANE, HAKİMANE, HALİSANE, İBLİSANE, İNEKHANE, İPEKHANE, MAHİRANE, MASUMANE, MESUDANE, NAÇİZANE, PEDERANE, SADIKANE, SEFİHANE, SEFİLANE, SEMAHANE, SPONTANE, ŞİFAHANE, UMUMHANE, Devamını Oku »»
ADİLANE, AKİLANE, AMİRANE, AMİYANE, ARİFANE, BALHANE, BERHANE, BUZHANE, CEPHANE, ÇAYHANE, DOSTANE, EDİBANE, FERHANE, FETTANE, GAZHANE, HASTANE, İSTİANE, KALHANE, KERHANE, KESTANE, KUŞHANE, MERDANE, MESTANE, MEYHANE, MUMHANE, PASTANE, PERVANE, POSTANE, RİNDANE, SALHANE, Devamını Oku »»
AŞHANE, BAHANE, DİVANE, ECZANE, EFSANE, KEMANE, KUŞANE, MESANE, MEYANE, NİŞANE, ŞAHANE, TERANE, VİRANE, ZAMANE, APSANE, BARANE, BECANE, BİDANE, BİGANE, CANANE, CERANE, ÇEGANE, DÜMANE, ERFANE, EVSANE, EZGANE, GUŞANE, GÜŞANE, HABANE, HELANE, Devamını Oku »»
ANANE, ABANE, AHANE, AŞANE, AVANE, EBANE, ENANE, ŞAANE
DANE, HANE, İANE, NANE, TANE, CANE, GANE, KANE, MANE, YANE
ANE
ANE
Korku, şaşma, hayranlık bildirir ünlem. Anne. Hane, ev.
PEYGAMBERANE
Peygamberce.
KURUMLUPERVANE
Vidalayı işlemek için kullanılan pervaneli araç. (Bor Niğde).
TAHAFFUZHANE
Sefer sırasında, yolcu ve çalışanların arasında bulaşıcı hastalık görülen gemilerin karantina sürelerini geçirmeleri, gerekli sağlık önlemlerinin alınması ve hastaların iyileştirilmeleri için büyük limanlara yakın kıyılara kurulmuş sağlık kuruluşu.
TECAHÜLÜARİFANE
Tecahülüarif.
MÜCELLİTHANE
Ciltevi.
MUVAKKİTHANE
Muvakkitin görev yaptığı yer.
FOTOĞRAFHANE
Fotoğrafçının çalıştığı, fotoğraf çekilen veya fotoğraf makinesi satılan yer, fotoğrafçı.
MÜHENDİSHANE
Osmanlı Devleti'nde mühendis yetiştiren yüksekokul.
KONSOLOSHANE
Konsolosluk.
SIRMAKEŞHANE
Sırma yapılmış olan yer.
MÜRETTİPHANE
Bir basımevinde dizgicilerin çalıştığı bölüm.
AMELİYATHANE
Hastanelerde hastaların ameliyat edildiği özel bölüm.
PİSKOPOSHANE
Piskoposluk.
MİNNETTARANE
Minnettarca.
MARANGOZHANE
Marangozun çalıştığı iş yeri.
Bu bölümde tanımı içerisinde ANE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ALTILIK
Altısı bir arada, altı taneden oluşmuş. Düzinenin yarısı. Altı tane alabilen.
ALAKARGA
Kargagillerden, iri gövdeli, ötücü, tüyleri alacalı bir tür kuş, kestane kargası (Garrulus glandarius). Saksağan.
ALÇAKÇA
Oldukça alçak. (alça'kça) Alçak, aşağılık kimselere yaraşırcasına, sefihane.
ALA
Karışık renkli, çok renkli, alaca. Alabalık. Kekliğin boynundaki siyah halka. Açık kestane renginde olan, ela (göz).
ALTMIŞLIK
İçinde altmış tane bulunan. Altmış yaşında olan veya görünen.
AKMAK
Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek. Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak. Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak. Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak. Boya birbirine karışmak. Art arda ve toplu olarak gitmek. Karışmak, katılmak. Sıvı bir madde bir yerden çıkmak. Sıvı maddeler aşağıya yönelmek. Zaman çabuk geçmek. Sürüp gitmek.
ALÜVYON
Akarsuların taşıyıp yığdıkları balçık, kil vb. çok ince taneli şeylerin kum ve çakılla karışmasıyla oluşan yığın, lığ.
ALTIPATLAR
Fişek koymaya yarayan bölümü silindir biçiminde ve namlu gerisinde olan, tek parçadan oluşmuş, altı tane fişek alan tabanca, revolver.
AKTİF
Etkin, canlı, hareketli, çalışkan, faal. Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü. Etkili. Çalışan, çalışmasını sürdüren. Etken.
ALDATMA
Aldatmak işi, deside, al, hıyanet.
ACENTE
Bir kuruluşun yaptığı işi onun adına kazanç karşılığında yürüten daha küçük kuruluş. Bu kuruluşun veya şubelerinin başında bulunan kimse. Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse. Banka şubesi. Vapur ortaklığı.
ALDATMAK
Beklenmedik bir davranışla yanıltmak. Oyalamak, avutmak. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek. Yalan söylemek. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek. Birine verilen sözü tutmamak.
ABDAL
Gezgin derviş. Tasavvufta manevi üst bir rütbe. Safeviler devrinde İran'da yaşayan Türk oymaklarından biri. Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse. Anadolu'da yaşayan oymaklardan bazısı.
ALTILI
Altı parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden altı tane bulunan. Altılı ganyan. İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde altı işareti bulunan kâğıt veya pul. Divan edebiyatında her bendi altı dizeden oluşan nazım biçimi.
AKLİYE
Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu. Akılcılık. Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü.
AKILLICA
Akla yakın, doğru, makul. (akıllı'ca) Akla yakın, doğru bir biçimde, akıllıcasına, akilane.
ACIMASIZCA
Acımasız olarak, acımasız bir biçimde, acımasızcasına, zalimce, zalimcesine, zalimane.
AKASYA
Baklagillerden, sıcak iklimlerde birçok türü yetişen ve tanen, zamk, boya vb. maddelerin yapımında kullanılan bir ağaç (Acacia). Baklagillerden, yurdumuzda yetişen bir süs ve gölge ağacı, salkım ağacı, yalancı akasya (Robinia pseudoacacia).
ADET
Sayı. Tane.
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.