ANDAL ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "andal" olan, toplam 5 adet kelime bulunmaktadır. andal ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu andal ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde andal olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

ANDAL

Bahçe, bağ ve bostanda sulamayı kolaylaştırmak için, toprağın eğimine göre ayrılmış parçalar, maşala, evlek. Evlek sınırı. Bahçe ve bostanlarda evlekler arasındaki su yolu, ark. Sulanan tarla veya bostanda evleklerin suyla dolması, göllenmesi hali: Bahçe andallanıncaya kadar suyu kesme. Pirinç ekmeye elverişli akıntısız, sulak yer, bataklık. Fındığın dövülme zamanı yapılan 40-50 cm. yüksekliğinde ve 80-100 cm. enindeki kabuklu fındık yığını. Tırpan veya makine ile biçilen ekin sapı yığını: Tarlada üç andal ziyan olmuş. Orman içindeki ince uzun mera. Sersem, budala: Ahmet bu sıralarda andallaştı. Filan, falan: Sofraya ekmek, kaşık, andal geldi mi?. Seyrek, aralıklı yapılan iş veya dikiş: Ahmet tarlasını andal sürmüş. Bağ, bahçe sulamak için yapılan hendek, ark. Üzüm bağlarında evlek sırası. Derin su kanalı (Çayağzı). Tütün fidelerinin yetiştirildiği evlek. (Çakallı, Konak, Samsun).

ANDALMAK

Açlıktan içi geçmek, içi ezilmek: Açlıktan andaldım.

ANDALLAMAK

Dikişi seyrek seyrek dikmek: Bize gel de şu yorganı andallayıver. Deve yürüyüşü gibi geniş ve büyük adımlarla yürümek. Bir işi baştan savma yapıp bırakmak. Kollamak, gözlemek, takip etmek: Şu adamı andalla, nereye gidecek bakalım. Bir tarafa sarkmak, eğilmek: Evin duvarı andalladı. Tarlayı andallara, evleklere ayırmak.

ANDALLI

Sersem, budala.

ANDALLANMAK

Su bir çukuru veya bir evleği doldurmak, göllenmek.

  -   -   -  

Anlamında ANDAL bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ANDAL geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BOT

Küçük gemi. Ağaç, plastik veya kauçuktan yapılmış küçük sandal. Uzun konçlu, kapalı ayakkabı.

HOROZ

Tavukgillerden, tavuğun erkeği olan kümes hayvanı. Ateşli silahlarda çakmak taşına veya merminin kapsülüne vurmaya yarayan metal parça. Kapı zembereğinin mandalı. Kabadayı erkek.

DONAM

Bir evin kapı, pencere, tavan, döşeme vb. bölümleri. Gemi ve sandalların donanımları.

BOYNA

Sandalı kıçtan yürüten kısa kürek, boyana.

HAMLA

Küreklerin bir kez suya daldırılıp çıkarılması. Kıçtan birinci oturak. Sandalın bu biçimde aldığı yol.

ISKARMOZ

Gemilerin kaburgalarını oluşturan eğri ağaçların adı. Kürek takmak için kayık ve sandalın yan kenarına dikine yerleştirilmiş ağaç çubuk. Vücudu yuvarlak, uzunca, pullu, burnu sivri, küçük palamut boyunda bir balık (Sphyraena sphyraena).

KURTAĞZI

Gemi ve sandallarda halatın geçmesi için teknenin kenarına tutturulmuş, açık ağız biçiminde metal parça. Doğramanın birbirine geçen dişleri. Çatıdaki dışa açılan küçük pencere.

KALEMBEK

Bir cins kokulu sandal ağacı, yalancı öd ağacı. Bir cins mısır.

İSKEMLE

Arkalıksız sandalye. Üstüne sigara tablası, çiçek vazosu vb. konulan küçük masa.

BURGU

Delik açmaya yarayan delgiye takılı sarma, yivli, keskin, çelik alet. Telli sazlarda, telleri germeye yarayan mandal. Yerin orta ve derin katmanlarına inebilmeyi sağlayan delici alet. Tıpa çekmeye yarayan, ucu sivri ve helis biçiminde demir alet, tirbuşon.

KÜREKÇİLİK

Kürek yapma ya da satma işi. Sandal vb.nde kürek çekme işi. Fırın, tren, vapur vb. yerlerde kürekle ocağa kömür atma işi.

KÜREKÇİ

Kürek yapan ya da satan kimse. Fırın, tren, vapur vb. yerlerde ocağa kürekle kömür atan kimse. Sandal vb.nde kürek çeken kimse.

ÇİFTE

İkisi bir arada bulunan veya ikili. İki namlulu av tüfeği. Çift kürekli (sandal, kayık). At, eşek ve katırın arka ayaklarıyla vuruşu, tekme.

KARGABURNU

Uçları karga gagası gibi kıvrık olan araçların ortak adı. Tel bükmekte kullanılan ve uçları sivri koni biçiminde olan metalden bir kıskaç türü. Sanayide küçük ve yuva içine yerleştirilmiş vidaları sökmeye yarayan ince, uzun ağızlı alet. Kapı mandalı.

FİTİL

Lambada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılmış olan genellikle yağ çekici madde. 0,0125 gram olan ağırlık ölçü birimi. Yollu bir biçimde dokunmuş kumaş. Derin yaraların tedavisinde, yara içine salınan steril gazlı bez şeridi. Elli kâğıtla oynanan ve en az sayısı olanın kazanması kuralına dayanan bir iskambil oyunu. Eskiden topları ve şimdi lağımları ateşlemekte kullanılan kaytan biçiminde tutuşturucu madde. Kumaşın altına kaytan biçiminde bükülmüş bir şey koyup üstten dikerek yapılmış olan kabartma yol. Anüse konulan donmuş yağ kıvamında ve koni biçiminde ilaç. Koltuk, sandalye vb. oturulan eşyanın yapımında dikiş veya çivileri gizlemekte kullanılan şerit.

FİLİKA

Cankurtaran sandalı.

BARKA

Büyük sandal.

KOLTUK

Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer. Yapıcılıkta yan destek. Koltuklama ya da koltuklanma. Mısır ve buğday fidesinin yanlarından çıkan filizler. Yüksek mevki, makam. Kenar, tenha yer. Demirledikten sonra gemiyi iskeleye, rıhtıma veya başka bir gemiye bağlayan ip. Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye. Kayırma, destek. Genelev. Eski düğünlerde damatla gelinin eve girerken konuklar arasından kol kola geçmeleri töreni.

HAMLACI

Büyük sandal ve kayıklarda kıçtan birinci oturakta kürek çeken kimse.

AVARA

Üzerinde döndüğü ve kendisini taşıyan milden bağımsız olarak çalışan mekanizma. Bir geminin başka bir gemiden veya kıyıdan açılması. Kıyıya dayanılarak sandalın açılması için kürekçilere verilen komut.