Kelimeler arşivi içinde; sonunda "yöre" olan, toplam 2 adet kelime bulunmaktadır. Sonu yöre ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında yöre olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde yöre olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
YÖRE
Bir bölgenin belli bir yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü, havali, mahal, civar. Değirmenlerde, taşla kasnak arasında kalan ve hayvan yemi olarak kullanılan un.
YEŞİLYÖRE
Kahramanmaraş şehrinde, Türkoğlu belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
Bu bölümde tanımı içerisinde YÖRE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
GÖÇEBE
Değişik şartlara bağlı olarak belli bir yöre içinde çadır, hayvan ve öteki araçlarla yer değiştiren, yerleşik olmayan (kimse veya topluluk), göçer, göçkün. Mevsimlere göre ülke veya yer değiştiren (hayvan).
ŞURALI
Şu yerin halkından olan, şu yöreden olan.
CİVAR
Yöre (I). Dolay. Yakında olan.
BENEK
Herhangi bir şey üzerindeki ufak leke, nokta, puan. Güneş lekeleri yöresinde görülen, parlak taneciklerden ve parlak damarlardan oluşmuş bölüm, fakül.
ÇÖKERTME
Çökertmek işi ya da durumu. Deniz dibine indirilerek üstüne balıklar geldiğinde köşelerinden çekilip kaldırılan ağ. Muğla yöresine ait bir tür halk oyunu ve halk türküsü. Cep.
TOPBAŞ
Anadolu'da özellikle Tokat yöresinde yetiştirilen açık renkli, orta boy yapraklı ve tatlı içimli bir tütün türü.
BAR
Anadolu'nun doğu ve kuzey bölgesinde, en çok Artvin ve Erzurum yörelerinde el ele tutuşularak oynanan, ağır ritimli bir halk oyunu. Halter sporunda ağırlığı oluşturan kiloları birbirine bağlayan metal çubuk. Danslı, içkili eğlence yeri. Ateşten, mide bozukluğundan, ağızda, dil ve dişlerde meydana gelen acılık, pas. Ayaküstü içki içilen eğlence yeri. Hava basıncı birimi. Amerikan bar.
TARAF
Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri. Bir şeyin belli bölümü, kısmı. Yöre, yer. Yön, yan, doğrultu. İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri. Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi.
KOT
Giysi yapılmış olan bir tür mavi, kaba pamuklu kumaş, blucin. Yörelere göre değişen ölçüde tahıl alabilen, tahtadan yapılmış bir ölçek. Temel ile zemin arasındaki yükseklik. Bu kumaştan yapılmış olan (giysi).
ELCİ
Bazı yörelerde mevsimlik tarım işçisi toplayıp işçi ile işveren arasında aracılık yapan kimse.
YABANCILLIK
Bir eserde uzak, yabancı ülkelerle ilgili olayları, kişileri, yöresel görüşleri yansıtma, egzotizm, egzotiklik.
MAHAL
Yöre (I).
YAK
Tibet'te, Asya'nın bazı yörelerinde yabani veya evcil olarak yaşayan, kılları uzun bir tür öküz, Tibet öküzü, Tibet sığırı (Bos grunniens).
MUHİT
Çevre, yöre, etraf. Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu insanlar topluluğu, çevre.
BAKI
Özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş ışınlarına, güneye veya kuzeye karşı konumunu belirleyen, bunun sonucu olarak da doğal şartlarını tespit eden durumu. Denetleme. Fal.
TARAFLI
Yanı ve yönü olan. Herhangi bir yöreden olan. Yandaş.
MALAGA
İspanya'nın Malanga yöresinde yapılmış olan bir şarap türü. İri taneli misket üzümü.
BANLİYÖ
Yörekent.
GABARİ
Bazı eşyaya verilmesi gereken boyutları, yan görüşü çizmeye, hazırlamaya veya denetlemeye yarayan örnek. Motorlu veya motorsuz taşıtların köprü vb. altından rahatça geçebilmeleri için en yüksek boyutları belirten ölçüler. Bir binanın, yöre imar dairesinin öngördüğü azami yüksekliği.
LOKAL
Müzikli eğlencelerin yapıldığı yer. Dernekevi. Yöresel. Yerel.