Kelimeler arşivi içinde; sonunda "uç" olan, toplam 202 adet kelime bulunmaktadır. Sonu uç ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında uç olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde uç olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
MELEKŞEORUÇ
ÇUKURDORUÇ, DOMBALAKUÇ, PARTLANGUÇ, TAHTAPABUÇ, TAHTAPAPUÇ, YARIMYANUÇ
DAŞLANGUÇ, GALLANGUÇ, GANGURGUÇ, GARLANGUÇ, GARRANGUÇ, KALLANKUÇ, KALYANGUÇ, KARAHAVUÇ, KARLANGUÇ, KORSANGUÇ, KORSANKUÇ, PATLANGUÇ, PATLANKUÇ, SALLANGUÇ, TAŞLANGUÇ
AKSORGUÇ, ALALUVUÇ, ALDANGUÇ, BAYBUNUÇ, CALGAVUÇ, ÇATLAĞUÇ, DALKAVUÇ, GAZGULUÇ, GIRDAVUÇ, GIRNAVUÇ, HASTAVUÇ, HAZNEVUÇ, KABANKUÇ, KARLAĞUÇ, KARNAKUÇ, KARŞITUÇ, KAZGULUÇ, KIRDAVUÇ, PIRLAĞUÇ, SUNDURUÇ, TALAMBUÇ
ARDANUÇ, ALDAĞUÇ, ATLAVUÇ, AVLAVUÇ, DORABUÇ, GUDURUÇ, KIVILUÇ, KOÇAVUÇ, KOLAVUÇ, LALAVUÇ, SINAVUÇ, URUNGUÇ, YALAVUÇ
HARTUÇ, KULYUÇ, MARPUÇ, MEFLUÇ, SORGUÇ, AYAĞUÇ, BARGUÇ, BOZGUÇ, BURKUÇ, ÇALGUÇ, ÇALĞUÇ, DOĞGUÇ, EKSİUÇ, GAKGUÇ, GAKKUÇ, GALGUÇ, GARGUÇ, GAZGUÇ, HALDUÇ, HAMPUÇ, HARPUÇ, HORKUÇ, HÖRKUÇ, KAVLUÇ, KAYNUÇ, KAZKUÇ, KOKGUÇ, KOZGUÇ, KUMLUÇ, KUYGUÇ, Devamını Oku »»
BODUÇ, HAVUÇ, HURUÇ, KUMUÇ, PABUÇ, PULUÇ, SONUÇ, SURUÇ, ARDUÇ, ARGUÇ, AVGUÇ, AZBUÇ, BADUÇ, BİCUÇ, BOBUÇ, BONUÇ, BORUÇ, BURUÇ, BÜRUÇ, ÇAMUÇ, DOBUÇ, DOĞUÇ, DORUÇ, ELMUÇ, FURUÇ, GALUÇ, GAVUÇ, GEDUÇ, GESUÇ, GOBUÇ, Devamını Oku »»
AVUÇ, ORUÇ, ALUÇ, OYUÇ, ÖNUÇ, SUUÇ, ULUÇ
SUÇ, GUÇ, HUÇ, MUÇ, PUÇ, TUÇ
UÇ
UÇ
Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası. Dış kenar, periferi. Bir şeyin kenarı. Kurşun kalemlerde yazmayı sağlayan kömürden yapılmış olan madde. Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, ekstrem. Bir şeyin başı, tepesi. Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak. Bir uzaklığın son noktası. Bir şeyin baş veya son noktası.
KARAHAVUÇ
Çörekotu.
DOMBALAKUÇ
Ayaklar havada olmak üzere sırtüstü durumu.
GANGURGUÇ
Tahterevalli.
KALYANGUÇ
Öküz arabasında arka dingili özeğe bağlayan çatal ağaç.
GALLANGUÇ
At arabalarının dingillerini özek'e bağlayan dört eğri ağaç. (Mudurnu Bolu). Kırlangıç. Kırlangıç balığı.
TAHTAPABUÇ
Terlik. Takunya.
GARRANGUÇ
Kırlangıç. Göz hastalıklarını tedavi eden gezici kimse: Köye garranguçlar gelmiş, çocuğun gözüne baktırın.
YARIMYANUÇ
Yengeç.
KALLANKUÇ
Kırlangıç.
ÇUKURDORUÇ
Şanlıurfa ilinde, Çamlıdere bucağına bağlı bir bölge.
DAŞLANGUÇ
Kümes hayvanlarının midesi, katı, taşlık.
TAHTAPAPUÇ
Terlik.
PARTLANGUÇ
İçi boş ağaçtan yapılan çocuk tabancası.
MELEKŞEORUÇ
Sakarya şehri, Geyve ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.
GARLANGUÇ
Kırlangıç. Arabanın arka dingilini hepçekene bağlayan üçgen şeklindeki ağaç parça.
Bu bölümde tanımı içerisinde UÇ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AKBABAGİLLER
Gündüz yırtıcıları alt takımının, kanatları geniş ve büyük olan, iyi uçan büyük kuşları içine alan bir familyası.
ALKOL
Bira, şarap vb. sıvıların veya pancar, patates nişastasının şekere dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan glikoz çözeltilerin mayalaşmış özlerinin damıtılmasıyla elde edilen, kokulu, uçucu, yanıcı, renksiz sıvı, ispirto, etanol, etil alkol. Her türlü alkollü içki.
AF
Bir suçu, bir kusuru veya bir hatayı bağışlama. Görevden çıkarılma.
AMAÇ
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat. Gaye. Hedef. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev, misyon.
AKRABA
Kan bağıyla birbirine bağlı olan kimseler. Oluşma yönünden aynı kaynağa dayanan şeyler. Biri, diğerinin doğurduğu sonuç veya olgular.
AKINCI
Düşman ülkesine akın yapan savaşçı. İleri uç oyuncusu.
AĞIZ
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Uç, kenar. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü. Çıkış yeri. Kesici aletlerin keskin tarafı. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. Üslup, ifade biçimi.
ALDEHİT
Alkolleri oksitlendirme veya asitleri indirgeme yolu ile elde edilen uçucu bir sıvı.
AKBABA
Akbabagillerden, başı ve boynu çıplak olan, dağlık yerlerde yaşayan, leşle beslenen, çok yüksekten uçarak keskin gözleriyle çok uzakları görebilen, iri ve yırtıcı bir kuş, kerkes (Vultur monachus). İhtiyar. Çıkarı için başkalarını sömüren.
AKLAMAK
Suçsuz veya borçsuz olduğu yargısına vararak birini temize çıkarmak, tebriye etmek, ibra etmek.
AKIBET
Bir iş veya durumun sonu, sonuç. Sonunda, önünde sonunda.
AKLANMAK
Ak olmak, temizlenmek. Hakkında dava açılan sanık, yargılama sonunda suçsuz bulunmak, temize çıkmak, beraat etmek. Kooperatif, şirket, dernek vb. kuruluşların faaliyetleri ve harcamaları genel kurulca uygun bulunmak.
ALABİLDİĞİNE
Sınırsız, uçsuz bucaksız bir biçimde. Olanca hızı ile. Aşırı derecede, gereğinden çok, gırla, sıvırya.
AKAMET
Kısırlık, verimsizlik. Başarısızlık, sonuçsuzluk.
AMAN
Yardım istenildiğini anlatan bir söz. Dikkat çekmek için kullanılan bir söz. Bir suçun bağışlanmasının istendiğini anlatan bir söz. Şaşma anlatan bir söz. Rica anlatan bir söz. Çok beğenmeyi anlatan bir söz: Aman ne güzel şey! Bu anlamda kullanıldığında buna da edatı da getirilebilir. (ama:n) Usanç ve öfke anlatan bir söz.
ANLAMAK
Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak. Sorup öğrenmek. Yarar sağlamak. Birinin duygularını, istek ve düşüncelerini sezebilmek. Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek. Bir şey hakkında bilgisi bulunmak. Doğru ve yerinde bulmak.
ALEV
Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule. Kıvılcım. Aşk ateşi. Sıcaklık. Mızrak uçlarına takılan küçük bayrak, flama.
ADIMSAYAR
Yürüme sırasında gerçek sonuçlara varabilmek için geçilen yerin uzunluğunu anlayabilmek amacıyla ayağa veya bele takılan alet, pedometre.
AĞIZLIK
Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç. Hayvanın ısırmasına, zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri vb. kafes. Nefesli çalgılarda ağza gelen yer. Kuyu bileziği. Su tesisatında su alıp vermeye yarayan vanalı uç. Yemiş küfelerinin üzerine yapraklı dallarla yapılmış olan kapak. Telefon vb. cihazlarda ağza yaklaştırılan bölüm. Huni. Bir şeyin başladığı yer. Dokumacılıkta çözgünün açılıp kapandığı ve içinde mekiğin geçtiği yer.
AKILLANMAK
Karşılaşılan olayların sonuçlarından yararlanarak davranmak. Uslanmak.