Kelimeler arşivi içinde; sonunda "sulu" olan, toplam 10 adet kelime bulunmaktadır. Sonu sulu ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında sulu olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde sulu olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
ACISULU, ALASULU, BOZSULU, GÖĞSULU, GÖKSULU, ULUSULU
AKSULU, PUSULU
ASULU
SULU
SULU
Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı. İçine su katılmış, sulandırılmış olan. Suyu çok olan. Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya gereksiz iltifatlarda bulunan (kimse).
ACISULU
Kengel adlı bitkinin sütünden elde edilen sakız, enger.
GÖĞSULU
Aşılı armut.
ULUSULU
Tokat şehrinde, Artova ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.
PUSULU
Sisli, dumanlı (hava için). Bulanık.
AKSULU
Bir çeşit armut.
ALASULU
Yeni olmaya başlamış meyva. İyi pişmemiş, yarı sulu yemek. Uluorta, yersiz söz söyliyen.
ASULU
Asılı.
BOZSULU
Yahni. Çömlek kebabı.
GÖKSULU
Sulu ve yeşil renkli bir çeşit armut. Yeşil renkli tatlı ve sulu bir çeşit zerdali. İyi yemek pişiremeyenlerin yaptıkları yemek.
Bu bölümde tanımı içerisinde SULU geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AKVAREL
Sulu boya resim.
BANMAK
Katı bir şeyi sulu veya tuz, biber vb. toz durumundaki maddelerin içine batırıp çıkarmak, bandırmak.
FORMOL
Formaldehitin % 40'lık sulu çözeltisi.
BOYA
Renk vermek, dış etkilerden korumak için eşyanın üzerine sürülen veya içine katılan renkli madde. Aldatıcı görünüş. Yazmak için kullanılan mürekkep. Resim yapmak için kullanılan kuru, sulu veya yağlı boya.
ÇERVİŞ
Kasaplık hayvanlardan elde edilen çeşitli yağların eritilmişi. Yemeğin sulu kısmı.
ÇIRPMAK
Halı, kilim vb. şeyleri hızla ve kesik kesik silkelemek. Bir şeyin ucundan bir parça kesmek. Sulu yiyecekleri hızla ve sürekli olarak çatal, kaşık vb. ile karıştırmak. Güreşte rakibinin kollarını beli hizasında sımsıkı kavrayarak minderde kendi üzerinden sağa ve sola sırtüstü savurmak. İki şeyi birbirine çarpmak. Çalmak, hırsızlık etmek.
BULAŞIK
Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak. Kirli. İz, etki, kalıntı. Yapışkan, sulu. Düzensiz, karışık.
ÇAMUR
Su ile karışıp bulaşır ve içine batılır duruma gelmiş toprak, balçık. Sataşkan, çevresini tedirgin eden, sulu, arsız (kimse). Yapı işlerinde kullanılan çeşitli malzemeden oluşmuş harç.
AKINTI
Akma işi. Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum. Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması. Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan. Eğiklik, eğim, meyil. Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı.
GİRMEK
Dışarıdan içeriye geçmek. İncelemek, ayrıntılara inmek. İyice anlamak, iyice bilmek. Erişmek, ulaşmak. Yemek yemek. Sulu bir şeyin veya su dolu bir yerin içine batmak veya dalmak. Sığmak. Tecavüz etmek, geçmek. Ağrı, sancı başlamak, saplanmak. Zaman anlamlı kavramlar için gelmek. Girişmek, başlamak. Kavgaya tutuşmak. Yeni bir duruma geçmek, dönüşmek. Yüklenmek. Bir şeyin yapımında, birleşiminde yer almak. Bulaşmak. Almak, fethetmek. Yazılmak, başlamak. Katılmak.
AYRAN
Süt veya yoğurt yayıkta çalkalanarak yağı alındıktan sonra kalan sulu bölüm. Yoğurdun sulandırılıp çalkalanmasıyla yapılmış olan içecek.
DUT
Dutgillerden, kuzey yarım kürenin genellikle ılıman bölgelerinde yetişen, yapraklarıyla ipek böceği beslenen ağaç (Morus). Bu ağacın, ak, kara, pembe renkte ekşi veya tatlı, sulu meyvesi.
BULAMAÇ
Sulu, cıvık hamur. Karışık, oradan buradan toplanmış. Bu koyulukta yapılmış olan çeşitli hamur yemekleri.
AHUDUDU
Gülgillerden, böğürtleni andıran, çalı görünümünde, dikenli bir bitki (Rubus idaeus). Bu bitkinin duta benzeyen, kırmızı renkli, sulu ve kokulu yemişi, ağaç çileği, frambuaz.
ÇORBA
Sebze, tahıl, et vb. ile hazırlanan sıcak, sulu içecek. İçinden çıkılmaz durum.
DÖKMEK
Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak. Bir şeyi yok etmek için atmak. Kullanmak, harcamak, sarf etmek. Maden, mum eriyiği veya çimento, alçı vb.ni kalıba akıtarak biçim vermek, döküm yapmak. Saçmak, serpmek. Çok söylemek. Teninde kızamık, kızıl, suçiçeği hastalıklarında olduğu gibi kırmızı lekeler çıkmak. Üstünde bulunan bir şeyi düşürmek. Bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak. Açığa vurmak, söylemek, ortaya koymak. Belli bir yere boşaltmak. Bir işte veya bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik yapmak. Sulu hamuru kızgın yağ veya tepsinin içine akıtarak pişirmek. Çok sayıda öğrenciyi sınavda veya bir üst sınıfa geçirmede başarısız saymak. Yakmak, tutuşturmak. Salmak, bırakmak. Bol bol vermek, ödemek, sarf etmek. Akıtmak, düşürmek.
ERİK
Gülgillerden, beyaz çiçekli bir ağaç (Prunus domestica). Bu ağacın kabuğu ince, çeşitli renklerde, mayhoş veya tatlı, eti sulu, tek ve sert çekirdekli yemişi.
ÇALKALAMAK
Sulu bir şeyi sarsarak veya çırparak karıştırmak. İçinde bir şey bulunan bir nesneyi sarsarak sallamak. Bir şeyi içinden su çarparak geçirmek yolu ile temizlemek. Vücudun göbek, kalça vb. yerini sürekli oynatmak. Sağlığının bozulmasına yol açmak. Tahılı sarsarak kalburdan geçirmek, elemek. Kuluçka yumurtalarını çevirmek.
ARMUT
Gülgillerden, çiçekleri beyaz, Türkiye'nin her yerinde yetişen bir ağaç (Pirus communis). Çok bön, çok aptal. Bu ağacın tatlı ve sulu, yumuşak, ufak çekirdekli meyvesi.
BİBERON
Genellikle süt çocuklarına süt ve sulu yiyecekleri içirmekte kullanılan emzikli şişe.