Kelimeler arşivi içinde; başında "işle" olan, toplam 75 adet kelime bulunmaktadır. işle ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu işle ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde işle olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
İŞLENEBİLİRLİK
İŞLEVSELCİLİK, İŞLEMSELCİLİK
İŞLETMECİLİK, İŞLENEBİLMEK, İŞLEYEBİLMEK, İŞLETEBİLMEK, İŞLEYİMLEŞME
İŞLEVSİZLİK, İŞLETEBİLME, İŞLEMECİLİK, İŞLETMENLİK, İŞLEYEBİLME, İŞLETTİRMEK, İŞLEMLEYİCİ, İŞLENEBİLME, İŞLENCELEME, İŞLENEBİLİR
İŞLEVCİLİK, İŞLENİRLİK, İŞLEYBİLİM, İŞLETİMSEL, İŞLETİLMEK, İŞLENDİRME, İŞLEMEZLİK, İŞLETTİRME, İŞLEYİMSEL, İŞLEMBİLGİ, İŞLEMCİLİK
İŞLETMECİ, İŞLETİLME, İŞLEMLEME, İŞLEMELİK
İŞLENGEÇ, İŞLEYSEL, İŞLETMEK, İŞLEYİSİ, İŞLEKLİK, İŞLETMEN, İŞLEMECİ, İŞLERLİK, İŞLEMELİ, İŞLETSEL, İŞLENMEK, İŞLEMSEL, İŞLEVSEL, İŞLEVSİZ
İŞLEYİM, İŞLEVCİ, İŞLEYİŞ, İŞLENTİ, İŞLETİŞ, İŞLETEÇ, İŞLERGE, İŞLEĞEN, İŞLEMCİ, İŞLENME, İŞLEMEK, İŞLENİŞ, İŞLENİR, İŞLETME, İŞLENGİ, İŞLENEN, İŞLENEE
İŞLENİ, İŞLEME, İŞLEYH, İŞLENK, İŞLEPE
İŞLEV, İŞLEM, İŞLEK, İŞLER, İŞLEÇ
İŞLE
İŞLE
Nakış: İşle ipliğini aldım.
İŞLETTİRMEK
İşletmesini sağlamak. İşlettirmek.
İŞLEVSELCİLİK
Halkbilim olay ya da ürünlerinin, ilgili oldukları toplum düzenindeki işlevlerine göre incelenmesini öngören kuram. bk. işlev, işlevsel tümgeler. karşılığı doğalcılık, güççülük, koşutçuluk.
İŞLEYEBİLME
İşleyebilmek işi.
İŞLETMECİLİK
İşletmecinin yaptığı iş. Bağımsız bir bütçe ile yönetilen devlet işletmesi.
İŞLEMECİLİK
İşlemecinin yaptığı iş.
İŞLEYEBİLMEK
İşleme imkânı veya olasılığı bulunmak.
İŞLETEBİLMEK
İşletme imkânı veya olasılığı bulunmak.
İŞLETEBİLME
İşletebilmek işi.
İŞLEMSELCİLİK
Olguların görgül gözlem ve araştırma yollarıyla elde edilmiş olan anlamları dışında bir anlamı olamayacağını, insan eylemi dışında nesnel gerçeklik bulunmadığını ileri süren görüş.
İŞLENEBİLİRLİK
Metallerin kolayca işlenebilme ve biçimlenebilme özelliği.
İŞLENEBİLMEK
İşlenme imkânı veya olasılığı bulunmak.
İŞLETMENLİK
Operatörlük.
İŞLEMLEYİCİ
gibi bir deyim izergesine ilişkin bir işlemleyici, nin önalanının herhangi bir A öğesini, tek biçimde belirlenmiş sonlu sayıda dizimsel dönüştürmelerle izerge değerine çevirmeyi sağlayan genel işlemleme yöntemidir.
İŞLEYİMLEŞME
Ekonomisi daha çok tarımsal, hayvansal ve madensel işlenmemiş özdek ve ürünlerin üretim ve satımına dayalı bir ülkenin, çeşitli alanlarda işleyim çabalarına girişimi.
İŞLEVSİZLİK
İşlevsiz olma durumu.
Bu bölümde tanımı içerisinde İŞLE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AKIŞKANLIK
Akışkan olma durumu. Para ve ticaretle ilgili işlemlerde kullanılabilecek durumda olan satın alma gücü, likidite. Kolaylıkla paraya çevrilebilme özelliği fazla olan varlıklar, likidite.
ABLA
Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi. Erkeklerin kız veya kadınlara seslenirken söyledikleri söz. Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın. Genelev veya randevuevi işletmecisi kadın, çaça, mama (II).
ALAGEYİK
Geyikgillerden, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan, yazın postunda ak benekler oluşan, erkeklerinin boynuzları uca doğru kürek biçiminde genişleyen bir cins geyik, sığın (Dama dama).
AKZAMBAK
Zambakgillerden, süs bitkisi olarak yetiştirilen, çiçeği diş ve yüz şişlerinin tedavisinde kullanılan bir bitki (Lilium candidum).
AKSESUAR
Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne. Konunun gerektirdiği ölçüde kullanılan, bir sahne içinde yer alan veya oyuncunun dekor gereği kullandığı çeşitli eşya. Giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya.
ALET
Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayanf özel araç. Maşa. Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri.
AGORA
Yunan klasik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, halk meydanı.
ABA
Abla. Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük. Bu kumaştan yapılan. Kepenek. Yünün dövülmesiyle yapılmış olan kalın ve kaba kumaş. Bu kumaştan yapılmış olan ve dervişlerce giyilen hırka. Anne.
ALGORİTMA
Orta Çağda ondalık sayı sistemine göre, son zamanlarda ise iyi tanımlanmış kuralların ve işlemlerin adım adım uygulanmasıyla bir sorunun giderilmesi veya sonuca en hızlı biçimde ulaşılması işlemi, Harezmi yolu.
AJURLU
Her yanı ajur biçiminde işlenmiş bulunan, gözenekli.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
ACENTE
Bir kuruluşun yaptığı işi onun adına kazanç karşılığında yürüten daha küçük kuruluş. Bu kuruluşun veya şubelerinin başında bulunan kimse. Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse. Banka şubesi. Vapur ortaklığı.
AKAÇ
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç. Yer altı su oluğu. Kanal, ark, su yolu.
ACYO
Herhangi bir paranın gerçek değeriyle sürüm değeri arasında veya bir ticaret senedinin üzerinde yazılı miktar ile indirimden sonraki tutarı arasında doğan fark. Bankaların senetli kredi işlemlerinde yaptıkları tahsilat. Bir ticaret senedinin yenilenmesinde alınan komisyon.
AJAN
Casus. Bir kimsenin, bir ortaklığın veya bir devletin bazı işlerini yapan kimse, temsilci.
AÇILMAK
Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.
AÇAN
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı.
AKARCA
Küçük akarsu. Sürekli işleyen çıban, fistül. Kaplıca. Kemik veremi.
ADLİYE
Hukuk ve adalet işlerini gören devlet kuruluşları. Hukuk ve adalet işlerinin görüldüğü resmî yapı.
AKSAK
Aksayan, hafifçe topallayan. İyi gitmeyen, iyi işlemeyen. Türk müziğinde kıvrak bir usul. Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize.