İçinde ÖDÜ geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "ödü" olan, toplam 78 tane kelime bulunuyor. İçerisinde ödü bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu ödü ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında ödü olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

17 harfli kelimeler

ÖDÜLLENDİREBİLMEK

16 harfli kelimeler

ÖDÜLLENDİREBİLME

15 harfli kelimeler

ÖDÜLLENDİRİLMEK

14 harfli kelimeler

ÖDÜLLENDİRİLME, ÖDÜLLENDİRİLİŞ, GÖDÜRSÜZLENMEK

13 harfli kelimeler

ÖDÜLLENDİRMEK

12 harfli kelimeler

ÖDÜLLENDİRİM, ÖDÜLLENDİRME

11 harfli kelimeler

ÖDÜNÇLERİNE, ÖDÜNÇLENMEK, ÖDÜRÜKLEMEK, ÖDÜNÇLEŞMEK, HÖDÜKLEŞMEK

10 harfli kelimeler

HÖDÜKLEMEK, ÖDÜNÇLEŞME, ÖDÜNSÜZLÜK, ÖDÜRLENMEK, PÖDÜKLEMEK, ÖDÜNÇLEMEK, ÖDÜLLENMEK, HÖDÜKLEŞME, ÖDÜNÇLENME

9 harfli kelimeler

ÖDÜNSÜZCE, ÖDÜKLEMEK, ÖDÜNLÜLÜK, ÖDÜTLEMEK, ÖDÜNCÜLÜK, ÖDÜNLEMEK, ÖDÜNÇLEME

8 harfli kelimeler

CÖDÜRMEK, ÖDÜRTMEK, SIĞIRÖDÜ, GÖDÜREDİ, ÖDÜNLEME, ÖDÜÇLEME, HÖDÜKLÜK

7 harfli kelimeler

ÖDÜNCCE, ÖDÜKMEK, ÖDÜNÇÇÜ, GÖDÜREÇ, HÖDÜKÇE, ÖDÜRGÜÇ, HÖDÜCEK, GÖDÜRGE, ÖDÜNSÜZ, GÖDÜMEN, DÖDÜREK, DÖDÜLLÜ, ÖDÜRENK, ÖDÜRMEK, BÖDÜRÜK, BÖDÜRUK, BÖDÜLEK

6 harfli kelimeler

ÖDÜRLÜ, ÖDÜNLÜ, ÖDÜNCÜ, ÖDÜLLÜ, HÖDÜME, ÖDÜRGÜ

5 harfli kelimeler

SÖDÜR, HÖDÜK, LÖDÜK, KÖDÜN, KÖDÜK, HÖDÜŞ, GÖDÜK, DÖDÜL, BÖDÜK, BÖDÜÇ, ÖDÜNÇ

4 harfli kelimeler

ÖDÜN, ÖDÜK, ÖDÜÇ, CÖDÜ, BÖDÜ, ÖDÜL

3 harfli kelimeler

ÖDÜ

Bazı kelimelerin anlamları

ÖDÜ

Açık renkli yabangüvercini.

HÖDÜKLEŞMEK

Hödükçe davranmak.

ÖDÜRÜKLEMEK

Dışkılamak, pislemek.

ÖDÜLLENDİRİLİŞ

Ödüllendirilme işi.

ÖDÜNÇLERİNE

Yazıya, koşuğa ayet ya da hadis katmakla anlatımı bezeme: / Zalimlere bir gün dedirir kudret-i Mevlâ / Tallahi lekad aserek-allâhu aleyna. (Ziya Paşa).

ÖDÜLLENDİRİLME

Ödüllendirilmek işi.

GÖDÜRSÜZLENMEK

Arsızlanmak.

ÖDÜLLENDİRİLMEK

Ödüllendirme işi yapılmak.

ÖDÜLLENDİRME

Ödüllendirmek işi.

ÖDÜNÇLEŞMEK

Karşılıklı ödünç alıp vermek.

HÖDÜKLEMEK

Korkmak, ürkmek. Şüphelenmek. Hayvan sağarken sütünü saklamaması için arasıra yavrusuna emzirtmek.

ÖDÜNÇLENMEK

Ödünç alıp vermek.

ÖDÜLLENDİRMEK

Bir başarıyı veya bir iyiliği ödülle değerlendirmek, mükâfatlandırmak.

ÖDÜLLENDİREBİLMEK

Ödüllendirme imkânı veya olasılığı bulunmak.

ÖDÜLLENDİREBİLME

Ödüllendirebilmek işi.

ÖDÜLLENDİRİM

Bankalarda tasfiyeye uğramış alacaklar arasında, ödemelerini düzenli yapmış, ancak borçları ödeyememezlik durumuna düşmüş iyi niyetli borçlulara uygulanan taksit kolaylığı ile faiz ve komisyon indirimi. Vergi bağışıklığı, bir verginin kaldırılması veya dışsatımı özendirmek amacıyla bazı dışsatım mallarının vergi dışı bırakılması. Alıcıların uğrayabileceği zararı karşılamak amacıyla ya da fazla miktarda mal satınalanlara satıcının ilave olarak bedelsiz verdiği mal ya da yaptığı fiyat indirimi. Sigorta şirketinin hesap dönemlerinde, acenteden alacağı bedelin bir kısmını indirmesi.

  -   -   -  

Anlamında ÖDÜ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ÖDÜ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

İKTİBAS

Ödünç alma. Alıntı. Ödünç alınan şey.

FESTİVAL

Dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı veya niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi. Düzensiz toplantı, curcuna. Belli bir sanat dalında oyun ve filmlerin sunulması ve gösterilmesi sonunda ödül, derece verilmesi biçiminde düzenlenen ulusal veya uluslararası gösteri dizisi, şenlik. Bir bölgenin en ünlü ürünü için yapılmış olan gösteri, şenlik.

İKRAZ

Borç veya ödünç verme.

KREDİ

Borç ödemede güvenilir olma durumu. Güven, saygınlık, itibar. Ödünç alınan veya verilen mal, para. Belli bir öğrenimin tamamlanması için öğrencilerden istenen her türlü kuramsal ve uygulamalı çalışmalar göz önünde tutularak bir yarıyıl veya bir öğretim yılı okutulan herhangi bir dersin, okul programı bütünlüğü içindeki değerini nicelik olarak gösteren birim.

KAFTAN

Çoğu ipekten yapılan, bir tür uzun, süslü üst giysisi. Padişahların gönül almak, ödüllendirmek için birine giydirdikleri değerli kumaş veya kürkten yapılmış giysi, hilat.

HÖDÜKLEŞME

Hödükleşmek biçimi.

KAZIKAZAN

Kart kazındığında aynı tutardan üçünü bir arada bulma esasına dayalı bir tür talih oyunu. Kart kazındığında üzerinde yazılı olan ödülü kazanmaya dayalı bir tür talih oyunu.

ASKI

Üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne. Elbise, gömlek, tişört, ceket gibi elbiselerin kırışmadan düzgün bir biçimde elbise dolabına asılması için insan omzu biçiminde tasarlanmış, bazılarının altında pantolon asmak için düz bir çıta, bazılarının her iki kenarında etek asmak için çengel bulunan alet, elbise askısı. Saz şairleri arasında yapılmış olan deyiş yarışında üstün gelene verilmek için duvara asılan kumaş, tabanca vb. ödül. İpek böceğinin kozasını sarması için yanına konulan çalı çırpı. Düğünlerde geline yakınları tarafından takılan hediye. Artırma, eksiltme vb. resmî iş ilanlarının ilgili daire duvarında belli bir zaman süresince asılı durması. Kadınların kullandığı altın dizisi veya zincirli mücevherat. Hastanelerde kırık kol veya bacakların asılarak tutturulduğu araç. Gelinin odasına asılan süs. Yeni yapılmış olan yapıların çatısına, ev sahibi tarafından usta için veya düğün arabalarına düğün sahibi tarafından arabacı için armağan olarak asılan kumaş. Pantolon veya giysilerin düşmesini önlemek için omuzdan aşırılan bağ. Çay, kahve taşımaya yarar kahveci tepsisi, fener. Saklanmak için tavana asılmış dizi veya hevenk.

HÖDÜKLÜK

Hödük olma durumu. Hödükçe davranış.

İARE

Eğreti, ödünç. Eğreti verme, ödünç verme.

KUPA

Cam veya seramikten yapılmış, kulplu, büyük bardak. Altın, gümüş, bronz veya kristalden yapılmış, yarışma ödülü olarak verilen ayaklı kap. Yarışma ödülü olarak verilen herhangi bir sanat eseri. İki kapılı bir tür spor otomobil. Kapalı ve yalnız arkada oturulacak yeri olan, genellikle atların çektiği dört tekerlekli araba. İskambil kâğıtlarının dört grubundan benekleri kırmızı, kalp biçiminde olanı, yürek. Bu bardağın alabileceği miktarda olan.

ARİYET

Ödünçleme. Belli bir taşınır malın kullanımının geri verilmek şartıyla bedelsiz olarak bir kimseye bırakılması.

İVAZSIZ

Ödünsüz. Karşılıksız.

ARİYETEN

Eğreti olarak, ödünç olarak.

İSTİARE

Ödünç, borç veya eğreti alma, ödünçleme. Bir şeyi anlatmak için ona benzetilen başka bir şeyin adını eğreti olarak kullanma, eğretileme.

FAİZ

İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema. Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli.

İVAZ

Ödün. Karşılık. Edim.

İVAZLI

Ödünlü. Karşılığı olan.

HÖDÜKÇE

Hödük gibi, görgüsüzce.

ARMAĞAN

Birini sevindirmek, mutlu etmek, onurlandırmak, kutlamak için veya anı olarak verilen şey, hediye, dürü. Bağış, ihsan. Bir bilim adamının emek verdiği dalda onu anmak için hazırlanan bilimsel eser. Ödül.