Kelimeler arşivinde; içinde "ödü" olan, toplam 78 tane kelime bulunuyor. İçerisinde ödü bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu ödü ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında ödü olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
ÖDÜLLENDİREBİLMEK
ÖDÜLLENDİREBİLME
ÖDÜLLENDİRİLMEK
ÖDÜLLENDİRİLME, ÖDÜLLENDİRİLİŞ, GÖDÜRSÜZLENMEK
ÖDÜLLENDİRMEK
ÖDÜLLENDİRİM, ÖDÜLLENDİRME
ÖDÜNÇLERİNE, ÖDÜNÇLENMEK, ÖDÜRÜKLEMEK, ÖDÜNÇLEŞMEK, HÖDÜKLEŞMEK
HÖDÜKLEMEK, ÖDÜNÇLEŞME, ÖDÜNSÜZLÜK, ÖDÜRLENMEK, PÖDÜKLEMEK, ÖDÜNÇLEMEK, ÖDÜLLENMEK, HÖDÜKLEŞME, ÖDÜNÇLENME
ÖDÜNSÜZCE, ÖDÜKLEMEK, ÖDÜNLÜLÜK, ÖDÜTLEMEK, ÖDÜNCÜLÜK, ÖDÜNLEMEK, ÖDÜNÇLEME
CÖDÜRMEK, ÖDÜRTMEK, SIĞIRÖDÜ, GÖDÜREDİ, ÖDÜNLEME, ÖDÜÇLEME, HÖDÜKLÜK
ÖDÜNCCE, ÖDÜKMEK, ÖDÜNÇÇÜ, GÖDÜREÇ, HÖDÜKÇE, ÖDÜRGÜÇ, HÖDÜCEK, GÖDÜRGE, ÖDÜNSÜZ, GÖDÜMEN, DÖDÜREK, DÖDÜLLÜ, ÖDÜRENK, ÖDÜRMEK, BÖDÜRÜK, BÖDÜRUK, BÖDÜLEK
ÖDÜRLÜ, ÖDÜNLÜ, ÖDÜNCÜ, ÖDÜLLÜ, HÖDÜME, ÖDÜRGÜ
SÖDÜR, HÖDÜK, LÖDÜK, KÖDÜN, KÖDÜK, HÖDÜŞ, GÖDÜK, DÖDÜL, BÖDÜK, BÖDÜÇ, ÖDÜNÇ
ÖDÜN, ÖDÜK, ÖDÜÇ, CÖDÜ, BÖDÜ, ÖDÜL
ÖDÜ
ÖDÜ
Açık renkli yabangüvercini.
HÖDÜKLEŞMEK
Hödükçe davranmak.
ÖDÜRÜKLEMEK
Dışkılamak, pislemek.
ÖDÜLLENDİRİLİŞ
Ödüllendirilme işi.
ÖDÜNÇLERİNE
Yazıya, koşuğa ayet ya da hadis katmakla anlatımı bezeme: / Zalimlere bir gün dedirir kudret-i Mevlâ / Tallahi lekad aserek-allâhu aleyna. (Ziya Paşa).
ÖDÜLLENDİRİLME
Ödüllendirilmek işi.
GÖDÜRSÜZLENMEK
Arsızlanmak.
ÖDÜLLENDİRİLMEK
Ödüllendirme işi yapılmak.
ÖDÜLLENDİRME
Ödüllendirmek işi.
ÖDÜNÇLEŞMEK
Karşılıklı ödünç alıp vermek.
HÖDÜKLEMEK
Korkmak, ürkmek. Şüphelenmek. Hayvan sağarken sütünü saklamaması için arasıra yavrusuna emzirtmek.
ÖDÜNÇLENMEK
Ödünç alıp vermek.
ÖDÜLLENDİRMEK
Bir başarıyı veya bir iyiliği ödülle değerlendirmek, mükâfatlandırmak.
ÖDÜLLENDİREBİLMEK
Ödüllendirme imkânı veya olasılığı bulunmak.
ÖDÜLLENDİREBİLME
Ödüllendirebilmek işi.
ÖDÜLLENDİRİM
Bankalarda tasfiyeye uğramış alacaklar arasında, ödemelerini düzenli yapmış, ancak borçları ödeyememezlik durumuna düşmüş iyi niyetli borçlulara uygulanan taksit kolaylığı ile faiz ve komisyon indirimi. Vergi bağışıklığı, bir verginin kaldırılması veya dışsatımı özendirmek amacıyla bazı dışsatım mallarının vergi dışı bırakılması. Alıcıların uğrayabileceği zararı karşılamak amacıyla ya da fazla miktarda mal satınalanlara satıcının ilave olarak bedelsiz verdiği mal ya da yaptığı fiyat indirimi. Sigorta şirketinin hesap dönemlerinde, acenteden alacağı bedelin bir kısmını indirmesi.
Bu bölümde tanımı içerisinde ÖDÜ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
İKTİBAS
Ödünç alma. Alıntı. Ödünç alınan şey.
FESTİVAL
Dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı veya niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi. Düzensiz toplantı, curcuna. Belli bir sanat dalında oyun ve filmlerin sunulması ve gösterilmesi sonunda ödül, derece verilmesi biçiminde düzenlenen ulusal veya uluslararası gösteri dizisi, şenlik. Bir bölgenin en ünlü ürünü için yapılmış olan gösteri, şenlik.
İKRAZ
Borç veya ödünç verme.
KREDİ
Borç ödemede güvenilir olma durumu. Güven, saygınlık, itibar. Ödünç alınan veya verilen mal, para. Belli bir öğrenimin tamamlanması için öğrencilerden istenen her türlü kuramsal ve uygulamalı çalışmalar göz önünde tutularak bir yarıyıl veya bir öğretim yılı okutulan herhangi bir dersin, okul programı bütünlüğü içindeki değerini nicelik olarak gösteren birim.
KAFTAN
Çoğu ipekten yapılan, bir tür uzun, süslü üst giysisi. Padişahların gönül almak, ödüllendirmek için birine giydirdikleri değerli kumaş veya kürkten yapılmış giysi, hilat.
HÖDÜKLEŞME
Hödükleşmek biçimi.
KAZIKAZAN
Kart kazındığında aynı tutardan üçünü bir arada bulma esasına dayalı bir tür talih oyunu. Kart kazındığında üzerinde yazılı olan ödülü kazanmaya dayalı bir tür talih oyunu.
ASKI
Üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne. Elbise, gömlek, tişört, ceket gibi elbiselerin kırışmadan düzgün bir biçimde elbise dolabına asılması için insan omzu biçiminde tasarlanmış, bazılarının altında pantolon asmak için düz bir çıta, bazılarının her iki kenarında etek asmak için çengel bulunan alet, elbise askısı. Saz şairleri arasında yapılmış olan deyiş yarışında üstün gelene verilmek için duvara asılan kumaş, tabanca vb. ödül. İpek böceğinin kozasını sarması için yanına konulan çalı çırpı. Düğünlerde geline yakınları tarafından takılan hediye. Artırma, eksiltme vb. resmî iş ilanlarının ilgili daire duvarında belli bir zaman süresince asılı durması. Kadınların kullandığı altın dizisi veya zincirli mücevherat. Hastanelerde kırık kol veya bacakların asılarak tutturulduğu araç. Gelinin odasına asılan süs. Yeni yapılmış olan yapıların çatısına, ev sahibi tarafından usta için veya düğün arabalarına düğün sahibi tarafından arabacı için armağan olarak asılan kumaş. Pantolon veya giysilerin düşmesini önlemek için omuzdan aşırılan bağ. Çay, kahve taşımaya yarar kahveci tepsisi, fener. Saklanmak için tavana asılmış dizi veya hevenk.
HÖDÜKLÜK
Hödük olma durumu. Hödükçe davranış.
İARE
Eğreti, ödünç. Eğreti verme, ödünç verme.
KUPA
Cam veya seramikten yapılmış, kulplu, büyük bardak. Altın, gümüş, bronz veya kristalden yapılmış, yarışma ödülü olarak verilen ayaklı kap. Yarışma ödülü olarak verilen herhangi bir sanat eseri. İki kapılı bir tür spor otomobil. Kapalı ve yalnız arkada oturulacak yeri olan, genellikle atların çektiği dört tekerlekli araba. İskambil kâğıtlarının dört grubundan benekleri kırmızı, kalp biçiminde olanı, yürek. Bu bardağın alabileceği miktarda olan.
ARİYET
Ödünçleme. Belli bir taşınır malın kullanımının geri verilmek şartıyla bedelsiz olarak bir kimseye bırakılması.
İVAZSIZ
Ödünsüz. Karşılıksız.
ARİYETEN
Eğreti olarak, ödünç olarak.
İSTİARE
Ödünç, borç veya eğreti alma, ödünçleme. Bir şeyi anlatmak için ona benzetilen başka bir şeyin adını eğreti olarak kullanma, eğretileme.
FAİZ
İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema. Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli.
İVAZ
Ödün. Karşılık. Edim.
İVAZLI
Ödünlü. Karşılığı olan.
HÖDÜKÇE
Hödük gibi, görgüsüzce.
ARMAĞAN
Birini sevindirmek, mutlu etmek, onurlandırmak, kutlamak için veya anı olarak verilen şey, hediye, dürü. Bağış, ihsan. Bir bilim adamının emek verdiği dalda onu anmak için hazırlanan bilimsel eser. Ödül.