Kelimeler arşivinde; içinde "tıkalı" olan, toplam 3 tane kelime bulunuyor. İçerisinde tıkalı bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu tıkalı ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında tıkalı olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
TIKALI
Kapanmış, herhangi bir şeyin geçmesine imkân vermeyen, tıkanmış.
NATIKALI
Düzgün ve iyi konuşan.
ARTIKALIM
Kentin düzentasarını daha kolay uygulayabilmek ve düzentasara uygun yerbölümleme yapabilmek için gerekenden daha geniş bir alanı kamulaştırma eylemi. Kent yönetimine bu amaçla tanınmış yetki.
Bu bölümde tanımı içerisinde TIKALI geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ATREZİ
Açık olması gereken bir delik veya kanalın doğuştan kapalı olması. Normal olarak vücutta veya tüp biçimindeki organlarda bulunması gereken normal kanalların veya deliklerinin doğuştan tıkalı olması, kapalı olması veya bulunmaması.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
FOSURDAK
Yiyecek olarak ağır olmayan, hafif şeyler. Burnu tıkalı olup da nefes alırken göğsü körük gibi ses çıkaran kişi.
KAHIH
Dolu, tıkalı.
OBTURATUM
Tıkalı.
EPİFORA
Gözyaşı kanalının tıkalı olmasına bağlı olarak gözyaşının dışarı akması ve deri üzerinde bir iz bırakması.
TUTUK
Akıcı, rahat konuşamayan. Durgun, çekingen, sıkılgan. Kapalı, tıkalı. Kısılmış, kesik. Tutuklu. Sıkıntılı. Bir organ hareket edemez olmuş. Olması gereken gibi olmayan. Eski işlevini göremez duruma gelmiş.
ATRETİK
Atreziyle ilgili olan. Kapalı, tıkalı.
KÖR
Görme engelli. Keskinliği yeterli olmayan. Az aydınlık veren. Kötü. Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan. Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan. 7. mec. Duyarlığını yitirmiş. Tahıllarda görülen sürme hastalığı. Sin, gömüt. Kullanılmış, eski pamuk. Hiç görmeyen ya da bütün düzeltmelere karşın iki gözündeki görme gücü, onda birden aşağı olan, bu nedenle eğitim ve öğretim etkinliklerinde görme gücünden yararlanamayan kimse. Mezar, kabir.