Kelimeler arşivi içinde; başında "tıkalı" olan, toplam 1 adet kelime bulunmaktadır. tıkalı ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu tıkalı ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde tıkalı olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
TIKALI
TIKALI
Kapanmış, herhangi bir şeyin geçmesine imkân vermeyen, tıkanmış.
Bu bölümde tanımı içerisinde TIKALI geçen kelimeler listesi verilmiştir.
OBTURATUM
Tıkalı.
ATREZİ
Açık olması gereken bir delik veya kanalın doğuştan kapalı olması. Normal olarak vücutta veya tüp biçimindeki organlarda bulunması gereken normal kanalların veya deliklerinin doğuştan tıkalı olması, kapalı olması veya bulunmaması.
KAHIH
Dolu, tıkalı.
KÖR
Görme engelli. Keskinliği yeterli olmayan. Az aydınlık veren. Kötü. Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan. Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan. 7. mec. Duyarlığını yitirmiş. Tahıllarda görülen sürme hastalığı. Sin, gömüt. Kullanılmış, eski pamuk. Hiç görmeyen ya da bütün düzeltmelere karşın iki gözündeki görme gücü, onda birden aşağı olan, bu nedenle eğitim ve öğretim etkinliklerinde görme gücünden yararlanamayan kimse. Mezar, kabir.
FOSURDAK
Yiyecek olarak ağır olmayan, hafif şeyler. Burnu tıkalı olup da nefes alırken göğsü körük gibi ses çıkaran kişi.
TUTUK
Akıcı, rahat konuşamayan. Durgun, çekingen, sıkılgan. Kapalı, tıkalı. Kısılmış, kesik. Tutuklu. Sıkıntılı. Bir organ hareket edemez olmuş. Olması gereken gibi olmayan. Eski işlevini göremez duruma gelmiş.
ATRETİK
Atreziyle ilgili olan. Kapalı, tıkalı.
EPİFORA
Gözyaşı kanalının tıkalı olmasına bağlı olarak gözyaşının dışarı akması ve deri üzerinde bir iz bırakması.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.