Kelimeler arşivinde; içinde "etki" olan, toplam 78 tane kelime bulunuyor. İçerisinde etki bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu etki ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında etki olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
BİYOETKİNSİZLEŞME
ETKİSİZLEŞTİRMEK
YETKİNLEŞTİRMEK, ETKİNLEŞEBİLMEK, ETKİSİZLEŞTİRME
BİYOETKİNLEŞME, YETKİNLEŞTİRME, ETKİNLEŞTİRİCİ, ETKİNLEŞEBİLME, ETKİLEYEBİLMEK, ETKİLEŞEBİLMEK, ETKİLENEBİLMEK, YETKİLENDİRMEK, ETKİNLEŞTİRMEK
ETKİLENEBİLME, ETKİLEŞTİRMEK, YETKİLENDİRME, ETKİLEYEBİLME, ETKİLEŞEBİLME, ETKİLEYİCİLİK, ETKİSİZLEŞMEK, YETKİLENDİRİM, ETKİNLEŞTİRME
ETKİSİZLEŞME, IŞIMETKİNLİK, ETKİLENİRİİK, YETKİNLEŞMEK, IŞINETKİNLİK, ETKİLEŞTİRME
YETKİNLEŞME, YETKİSİZLİK, YETKİNCİLİK, ETKİLEŞİMLİ, ETKİNLEŞMEK
ETKİLEYİCİ, ETKİLENMEK, ETKİNLEŞİM, ETKİNLEŞME, ETKİLEŞMEK, ETKİNCİLİK, ETKİSİZLİK
ETKİLEŞME, ETKİLEŞİM, ETKİNLEME, ETKİLENME, ETKİSİZCE, IŞIKETKİN, IŞIMETKİN, ETKİLİLİK, IŞINETKİN, ÖZETKİTAP, YETKİNLİK, ETKİLENİM, YETKİLEME, YETKİNLER, ETKİLEMEK
ETKİLEME, ETKİNLİK, YETKİNER, TETKİKAT, ETKİNİİK, YETKİSİZ
ETKİMEK, ETKİNCİ, ETKİSİZ, YETKİLİ, ETKİLER
YETKİN, ETKİLİ, ELETKİ, ETKİCİ, PETKİN, TETKİK, İLETKİ, ETKİME
ETKİN, YETKİ
ETKİ
ETKİ
Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir. Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim. Bir etken veya bir sebebin sonucu, yardım.
ETKİSİZLEŞTİRME
Etkisizleştirmek işi, pasifikasyon.
YETKİLENDİRMEK
Birini yetkili kılmak.
ETKİLEYEBİLMEK
Etkileme imkânı veya olasılığı bulunmak.
ETKİNLEŞEBİLMEK
Etkinleşme imkânı veya olasılığı bulunmak.
BİYOETKİNSİZLEŞME
Vücutta biyotransformasyon sonucu zehirli maddelerin genellikle etkisiz veya zayıf etkili, suda kolay çözünen ve vücuttan hızla atılan bir biçime sokulması olayı, detoksifikasyon.
ETKİNLEŞEBİLME
Etkinleşebilmek durumu.
ETKİLENEBİLME
Etkilenebilmek işi.
ETKİSİZLEŞTİRMEK
Etkisiz, etki yapamaz duruma getirmek.
YETKİNLEŞTİRMEK
Yetkinleşme işini yaptırmak.
BİYOETKİNLEŞME
İlaç veya zehirlerin vücutta bazen kendilerinden daha etkin metabolitlere veya ara yapılara çevrilmesi biçiminde oluşan biyotransformasyon olayı, biyoaktivasyon.
ETKİNLEŞTİRMEK
Etkin duruma getirmek.
ETKİLENEBİLMEK
Etkilenme imkânı veya olasılığı bulunmak.
ETKİLEŞEBİLMEK
Etkileşme imkânı veya olasılığı bulunmak.
YETKİNLEŞTİRME
Yetkinleştirmek işi.
ETKİNLEŞTİRİCİ
Herhangi bir organın daha verimli çalışmasını veya herhangi bir aracın daha iyi iş görmesini sağlayan madde.
Bu bölümde tanımı içerisinde ETKİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.
AKTİNOLOJİ
Güneş ışınlarının hem insan hem de bütün canlılar üzerinde etkisini inceleyen bilim dalı.
AĞLAMAK
Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek. Sızlanmak, yakınmak. Bir duruma üzülmek. Ağaç budandığında kesilen yerlerden besi suyu veya öz su akmak.
AĞIT
Ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi. Gelinin arkasından niteliklerini anlatan söz veya ezgi. Ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını, büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye.
AKTARIM
Aktarma işi, nakil. Psikoterapide hastanın terapiste ruhsal yapısı üzerinde etkili olmuş deneyim ve ilişkilerini aktarması.
AHZÜKABZ
Kendine mal etme. Para tahsili yapmaya yetkili olma.
AKTÖR
Erkek oyuncu. Herhangi bir olayda etkisi veya katkısı olan kimse.
AÇIK
Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.
ALEVLENDİRMEK
Alevlenmesini sağlamak, tutuşturmak. Etkisini, şiddetini artırmak, çoğaltmak.
AKTİVİZM
Etkincilik.
AKTİFLİK
Etkinlik.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
AKTİVİTE
Etkinlik.
ACEMLEŞMEK
Kültür ve medeniyet bakımından İran halkını örnek almak veya etkisi altında kalmak.
AKSİYON
Bir kuvvetin, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. Bir oyuncunun sahne üzerindeki hareketi. Oyunun temasını geliştiren başlıca olay, hikâye, gelişim. Sermayenin belirli bir bölümü. Hisse senedi. Hareket, iş. İnsan etkinliğinin veya iradesinin açığa çıkması.
AKTİFLEŞMEK
Canlı, hareketli, etkili olmak, aktif duruma gelmek.
AERODİNAMİK
Hareket hâlinde olan bir cisim üzerinde havanın yarattığı etkiyi inceleyen bilim. Gazların hareketini inceleyen bilim dalı. Bu bilim alanlarıyla ilgili olan.
AKTİF
Etkin, canlı, hareketli, çalışkan, faal. Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü. Etkili. Çalışan, çalışmasını sürdüren. Etken.
AĞABABA
Dede, ata. Bir yerde, bir topluluk içinde etkili olan, sözü geçen, ileri gelen (kimse). Sanı "ağa" olan babaya çocuğunun sesleniş sözü.
AÇIÖLÇER
İletki.