Kelimeler arşivi içinde; sonunda "etme" olan, toplam 285 adet kelime bulunmaktadır. Sonu etme ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında etme olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde etme olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
BELGEGEÇERLETME
GALVANİZLETME
ÇERÇEVELETME, GARANTİLETME, GÖRÜNTÜLETME, KELEPÇELETME, RAPTİYELETME
ÇEMBERLETME, GÜMBÜRDETME, KESKİNLETME, PARSELLETME, SERSEMLETME, BELGEÇLETME, DESTEKLETME, DİPÇİKLETME, DİZGİNLETME, ENDEKSLETME, ETİKETLETME, GÜNCELLETME, HANÇERLETME, İŞARETLETME, PERÇİNLETME, TASDİKLETME, TERTİPLETME, YELPİRDETME
GÖRÜMSETME, HÖPÜRDETME, KÜTÜRDETME, LEHİMLETME, MÜHÜRLETME, PAKETLETME, PARKELETME, PENÇELETME, SERİNLETME, SÜRÜKLETME, TEMİZLETME, ARŞİVLETME, BELGELETME, BESTELETME, BÜTÜNLETME, ÇEKİÇLETME, DEMETLETME, DEMİRLETME, DENETLETME, DERİNLETME, DESTELETME, DİDİKLETME, DİKİZLETME, DÜZENLETME, ENGELLETME, EZBERLETME, GEÇERLETME, GENİŞLETME, GÖZETLETME, GÜBRELETME, Devamını Oku »»
ATEŞLETME, CİLTLETME, ÇİVİLETME, GERİLETME, HECELETME, İLERLETME, İNCELETME, KESELETME, TEPELETME, YENİLETME, YİNELETME, ENSELETME, ERTELETME, EYERLETME, İĞNELETME, KAŞELETME, LEKELETME, ÖNEMSETME, ÖZÜMSETME, PÖRTDETME, PÖRTLETME, SÜRELETME, TAZELETME, YENİYETME
BAHSETME, BEKLETME, BELLETME, BENZETME, BESLETME, CEBRETME, CEHDETME, CEVRETME, CEZBETME, ÇİĞNETME, DAHLETME, DEFNETME, DEVRETME, DİNLETME, DİŞLETME, DÜZLETME, FASLETME, FESHETME, FETHETME, GADRETME, GASLETME, GEVRETME, GEVŞETME, GÖZLETME, GUSLETME, GÜMLETME, HACCETME, HACZETME, HAKKETME, HALLETME, Devamını Oku »»
ADDETME, AFFETME, AHDETME, AHZETME, AKDETME, AKSETME, ATFETME, AZLETME, AZMETME, BELETME, BEZETME, BİLETME, CEMETME, DEFETME, DİRETME, DÖŞETME, EKLETME, EMRETME, ESNETME, GÖZETME, İNLETME, İSTETME, İŞLETME, İZLETME, KATETME, MENETME, ÖĞRETME, ÖZLETME, REFETME, TABETME, Devamını Oku »»
İLETME, İŞETME, ÖDETME, ÜRETME, ELETME, ENETME
YETME, BETME, NETME
ETME
ETME
Etmek işi.
DESTEKLETME
Destekletmek işi.
DİPÇİKLETME
Dipçikletmek işi.
ÇERÇEVELETME
Çerçeveletmek işi.
KESKİNLETME
Keskinletmek işi.
GÜMBÜRDETME
Gümbürdetmek işi.
SERSEMLETME
Sersemletmek işi.
KELEPÇELETME
Kelepçeletmek işi.
BELGEÇLETME
Belgeçletmek işi.
BELGEGEÇERLETME
Belgegeçerletmek işi.
GÖRÜNTÜLETME
Görüntületmek işi.
ÇEMBERLETME
Çemberletmek işi.
GALVANİZLETME
Galvanizletmek işi.
RAPTİYELETME
Raptiyeletmek işi.
GARANTİLETME
Garantiletmek işi.
PARSELLETME
Parselletmek işi.
Bu bölümde tanımı içerisinde ETME geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AFİŞE
"Açığa vurmak, belirtmek; duyurmak, dile düşürmek, reklam etmek; açıklamak" anlamlarındaki afişe etmek, "bir kimse bilinmeyen bir yönüyle tanınmak" anlamındaki afişe olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz. Açıklanmış.
AFFEYLEMEK
Affetmek.
AFOROZLAMAK
Aforoz etmek, kovmak.
ABLA
Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi. Erkeklerin kız veya kadınlara seslenirken söyledikleri söz. Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın. Genelev veya randevuevi işletmecisi kadın, çaça, mama (II).
ACIMAK
Tadı acı duruma gelmek, acılaşmak. Başkasının uğradığı veya uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek. Merhamet etmek. Acılı, ağrılı olmak.
ABRAMAK
Fırtınalı havalarda gemiyi ustalıkla yönetmek. Başarmak, bir işi becermek.
AĞIRLAMAK
Konuğa saygı göstererek onun her türlü rahatını, gereksinimini sağlamak, ikram etmek, izaz etmek.
AÇIKLAMAK
Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek. Açıkça söylemek, ifşa etmek. Belirtmek, göstermek, açığa vurmak, izhar etmek. Bir sorunla ilgili aydınlatıcı bilgi vermek, tavzih etmek. Bir sözün, bir yazının ne anlatmak istediğini belirtmek, yorumlamak.
AÇAN
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı.
ACENTE
Bir kuruluşun yaptığı işi onun adına kazanç karşılığında yürüten daha küçük kuruluş. Bu kuruluşun veya şubelerinin başında bulunan kimse. Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse. Banka şubesi. Vapur ortaklığı.
ABARTMAK
Bir nesneyi veya durumu olduğundan daha önemli, daha büyük veya daha çok göstermek, mübalağa etmek. Bir iş, bir davranış vb.nde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
AHDETME
Ahdetmek işi.
AÇINSAMAK
Bir yerin özelliklerini ortaya çıkarmak için araştırma ve inceleme yapmak, istikşaf etmek.
ABDEST
Müslümanların, belli ibadetleri yapabilmek için bir düzen içerisinde bazı organları yıkayıp bazılarını mesh etme yoluyla yaptıkları arınma.
ADLANDIRMAK
Çağırmak veya anmak için bir canlıya, bir yere, bir şeye ad vermek, ad koymak, ad takmak, ad vermek, isimlendirmek, isim koymak, isim takmak, isim vermek, tesmiye etmek.
AÇIMLAMAK
Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktasına kadar gözden geçirerek anlatmak, şerh etmek, teşrih etmek.
ADAMAK
Bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kutsal olduğuna inanılan bir güce niyette bulunmak, nezretmek. İthaf etmek. Bir şeyle yoğun olarak ilgilenmek. Kutsal saydığı bir şey uğruna kendini feda etmek üzere söz vermek. Ayırmak, tahsis etmek.
ADALET
Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme.
ACİZ
Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük. Beceriksizlik. Kişinin ve kuruluşun borcunu vaktinde ödeyememesi durumu.