Kelimeler arşivi içinde; başında "etki" olan, toplam 48 adet kelime bulunmaktadır. etki ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu etki ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde etki olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ETKİSİZLEŞTİRMEK
ETKİSİZLEŞTİRME, ETKİNLEŞEBİLMEK
ETKİNLEŞTİRİCİ, ETKİLEYEBİLMEK, ETKİNLEŞTİRMEK, ETKİLEŞEBİLMEK, ETKİNLEŞEBİLME, ETKİLENEBİLMEK
ETKİSİZLEŞMEK, ETKİLEŞEBİLME, ETKİLENEBİLME, ETKİLEYİCİLİK, ETKİNLEŞTİRME, ETKİLEŞTİRMEK, ETKİLEYEBİLME
ETKİSİZLEŞME, ETKİLENİRİİK, ETKİLEŞTİRME
ETKİNLEŞMEK, ETKİLEŞİMLİ
ETKİNLEŞİM, ETKİNLEŞME, ETKİNCİLİK, ETKİSİZLİK, ETKİLEYİCİ, ETKİLEŞMEK, ETKİLENMEK
ETKİSİZCE, ETKİLİLİK, ETKİNLEME, ETKİLEMEK, ETKİLENİM, ETKİLENME, ETKİLEŞME, ETKİLEŞİM
ETKİNİİK, ETKİLEME, ETKİNLİK
ETKİNCİ, ETKİLER, ETKİSİZ, ETKİMEK
ETKİLİ, ETKİME, ETKİCİ
ETKİN
ETKİ
ETKİ
Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir. Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim. Bir etken veya bir sebebin sonucu, yardım.
ETKİLEŞEBİLME
Etkileşebilmek işi.
ETKİNLEŞTİRİCİ
Herhangi bir organın daha verimli çalışmasını veya herhangi bir aracın daha iyi iş görmesini sağlayan madde.
ETKİNLEŞTİRMEK
Etkin duruma getirmek.
ETKİSİZLEŞMEK
Etkisiz duruma gelmek.
ETKİLEYEBİLMEK
Etkileme imkânı veya olasılığı bulunmak.
ETKİNLEŞTİRME
Etkinleştirmek durumu, aktivasyon.
ETKİNLEŞEBİLMEK
Etkinleşme imkânı veya olasılığı bulunmak.
ETKİSİZLEŞTİRMEK
Etkisiz, etki yapamaz duruma getirmek.
ETKİLEŞEBİLMEK
Etkileşme imkânı veya olasılığı bulunmak.
ETKİLENEBİLME
Etkilenebilmek işi.
ETKİSİZLEŞTİRME
Etkisizleştirmek işi, pasifikasyon.
ETKİLEŞTİRMEK
Etkileşme işini yaptırmak.
ETKİNLEŞEBİLME
Etkinleşebilmek durumu.
ETKİLENEBİLMEK
Etkilenme imkânı veya olasılığı bulunmak.
ETKİLEYİCİLİK
Bir kimsenin kişiliği etrafında oluştuğu kabul edilen ve niteliği kolay açıklanamayan, hayranlık uyandıran etkileyici güç, karizma.
Bu bölümde tanımı içerisinde ETKİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.
AKSİYON
Bir kuvvetin, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. Bir oyuncunun sahne üzerindeki hareketi. Oyunun temasını geliştiren başlıca olay, hikâye, gelişim. Sermayenin belirli bir bölümü. Hisse senedi. Hareket, iş. İnsan etkinliğinin veya iradesinin açığa çıkması.
AERODİNAMİK
Hareket hâlinde olan bir cisim üzerinde havanın yarattığı etkiyi inceleyen bilim. Gazların hareketini inceleyen bilim dalı. Bu bilim alanlarıyla ilgili olan.
AÇIÖLÇER
İletki.
AÇIK
Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.
AKTİF
Etkin, canlı, hareketli, çalışkan, faal. Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü. Etkili. Çalışan, çalışmasını sürdüren. Etken.
ACEMLEŞMEK
Kültür ve medeniyet bakımından İran halkını örnek almak veya etkisi altında kalmak.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
AKTİFLEŞMEK
Canlı, hareketli, etkili olmak, aktif duruma gelmek.
AĞLAMAK
Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek. Sızlanmak, yakınmak. Bir duruma üzülmek. Ağaç budandığında kesilen yerlerden besi suyu veya öz su akmak.
AKTÖR
Erkek oyuncu. Herhangi bir olayda etkisi veya katkısı olan kimse.
AKTİVİTE
Etkinlik.
AĞIT
Ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi. Gelinin arkasından niteliklerini anlatan söz veya ezgi. Ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını, büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye.
AKTİVİZM
Etkincilik.
AKTİNOLOJİ
Güneş ışınlarının hem insan hem de bütün canlılar üzerinde etkisini inceleyen bilim dalı.
AKTARIM
Aktarma işi, nakil. Psikoterapide hastanın terapiste ruhsal yapısı üzerinde etkili olmuş deneyim ve ilişkilerini aktarması.
ALEVLENDİRMEK
Alevlenmesini sağlamak, tutuşturmak. Etkisini, şiddetini artırmak, çoğaltmak.
AHZÜKABZ
Kendine mal etme. Para tahsili yapmaya yetkili olma.
AĞABABA
Dede, ata. Bir yerde, bir topluluk içinde etkili olan, sözü geçen, ileri gelen (kimse). Sanı "ağa" olan babaya çocuğunun sesleniş sözü.
AKTİFLİK
Etkinlik.