İçinde EPLİ geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "epli" olan, toplam 26 tane kelime bulunuyor. İçerisinde epli bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu epli ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında epli olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

14 harfli kelimeler

HAFİFMEŞREPLİK, GAZİANTEPLİLİK

13 harfli kelimeler

PEPLİVANÜZÜMÜ

11 harfli kelimeler

REPLİKASYON, GAZİANTEPLİ

10 harfli kelimeler

MÜREKKEPLİ

9 harfli kelimeler

SAHLEPLİK

8 harfli kelimeler

CELEPLİK, MEKTEPLİ, SALEPLİK, REPLİKAZ, REPLİKOM, REPLİKON, REPLİZOM

7 harfli kelimeler

SEBEPLİ, KREPLİN, RECEPLİ

6 harfli kelimeler

ZEPLİN, REPLİK, LEPLİK, EDEPLİ

5 harfli kelimeler

SEPLİ, ZEPLİ, KEPLİ, ÇEPLİ

4 harfli kelimeler

EPLİ

Bazı kelimelerin anlamları

EPLİ

Uysal ve becerikli.

SAHLEPLİK

Saleplik.

GAZİANTEPLİ

Gaziantep ilinden olan kimse.

HAFİFMEŞREPLİK

Hafifmeşrep olma durumu.

MEKTEPLİ

Okula giden kimse, öğrenci. Okulda yetişmiş olan, alaylı karşıtı.

REPLİKOM

Kromozomun bağımsız olarak çoğalabilen parçası. Replikasyon ünitesi.

REPLİKAZ

DNA sentezinde ve bazı virüslerin RNA kopyalanmasında olduğu gibi nükleik asitlerin kopyalanmasında görev yapan enzimlerin genel adı. Bir molekülün kendini eşlemesinde görev alan enzim.

GAZİANTEPLİLİK

Gaziantepli olma durumu.

CELEPLİK

Celepçinin yaptığı iş, celepçilik.

SALEPLİK

İçinde salep bulunan veya salep dağıtmaya yarayan özel kap. Salep yapımında kullanılan.

REPLİZOM

DNA replikasyonunda, replikasyon çatalında bulunan primaz, topoizomeraz, DNA ligaz gibi enzimler. Replikasyon çatalındaki DNA üretimini ilerleten multiprotein kompleksi.

MÜREKKEPLİ

Mürekkep sürülmüş, dökülmüş veya damlatılmış olan. İçine mürekkep konularak kullanılan.

REPLİKASYON

Kopyalama. Üreme.

PEPLİVANÜZÜMÜ

Yenirken etli yeri çöpünde kalan üzüm.

SEBEPLİ

Sebebi olan.

REPLİKON

DNA molekülünde bir kopyalama kökeni kapsayan ve peş peşe kopyalanan nükleotit dizilerinden oluşan uzunluk. Kendini eşleyebilecek genetik bilgiyi ve bir başlangıç ve sonlanma noktası içeren DNA birimi.

  -   -   -  

Anlamında EPLİ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde EPLİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

PRİMAZ

Replikasyon çatalında, DNA sentezinin başlangıcını tanıyan ve kısa RNA primerini oluşturan enzim. DNA polimerazlar tarafından birincil olarak kullanılan RNA oligonükleotitlerin üretimini katalize eden enzim.

GAZEP

Çok yaramaz: Gazepliğin sırası değil. Çapkın kişi.

SAFARİ

Afrika'nın doğusunda toplu olarak yapılmış olan vahşi hayvan avı. Genellikle ketenden yapılmış olan kısa pantolon, büyük cepli uzun ceket ve geniş kenarlı mantar şapkadan oluşan av kıyafeti. Katılımcıların vahşi hayatı yerinde görmelerini sağlayan turistik gezi. Toplu olarak ava çıkma.

SULUKULE

Mürekkeplik, hokka.

ÇENTİCİ

Hastanın şişip sızlayan yerini, bıçağın ağzıyla yontuyormuş gibi yavaş yavaş vurarak iyileştirmeye çalışan kimse: Eli sebeplidir ocaktan çenticidir o.

UTMAN

Şerefli, edepli, terbiyeli kimse.

PRİMER

Birinci. Sentetik olarak sentezlenmiş kısa, tek iplikli nükleotit dizisi. Birinci derecedeki, birincil, ilk, esas. Yapay olarak sentezlenmiş kısa, tek iplikli nükleotit dizisi. Birinci, birincil, esas. DNA replikasyonu esnasında, DNA sentezinin başlayabilmesi için kalıp DNA'nın başındaki nükleotit dizisine antiparalel ve komplementer olarak sentezlenen RNA oligonükleotidi. Tek zincirli DNA'ya bağlanan kısa DNA veya RNA parçası.

NEDENLİ

Nedeni olan, sebepli.

HELLEP

Beştaş oyunu: Helleplik taş gibi dolu yağdı.

USLU

Toplumu, çevresini rahatsız etmeyen, edepli, müeddep, yaramaz karşıtı. Uysal bir biçimde. Akıllı, zeki.

HETEROKROMATİN

İnterfaz çekirdeğinde aşırı yoğunlaşma gösteren tekrarlanan DNA dizilerinden oluşmuş kromatin. Replikasyonu daha geç olur ve transkripsiyon bakımından faal değildir. Bu segmentler konstitütif heterokromatin olarak adlandırılır. Ayrıca farklı gelişme safhalarında yoğunlaşma gösteren ve dağılmış hâlde bulunanı ise fakültatif heterokromatin olarak adlandırılır. Örneğin memeli dişilerindeki faal olmayan X kromozomu. Çekirdekte kromatinin koyu görünen kısmı. Genç hücrelerle çok çalışan sinir hücrelerinde bu madde az bulunur. Transkripsiyon etkinliğinin az olduğu veya genomun etkisiz kısımlarını gösterir. Kromozomun, çokça nukleik asit depo eden ve sitoplazma ve çekirdekdeki nukleik asit metabolizmasını kontrol eden bölgesi. Bu bölge dinlenme halinde çekirdekte boyayı çok emen ve koyu renkli görülen kromatin bölgesidir.

ALAYLI

Erlikten yetişmiş, askerî okullarda okumadan başarı gösterip rütbe alan ve yükselen subay. Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan (kimse), mektepli karşıtı. Gösterişli, görkemli, debdebeli. Alay edici, küçümseyici, müstehzi.

KAYBAZ

Cepli önlük.

HILLI

Doğru dürüst, işe yarar kimse: O çocuk kıllı bir şeye benzemiyor. İyi ahlâklı, edepli kişi. Daha çok: Ben öyle yaptıkça hıllı üstüme yüklendi. Epey zaman: Onnara gettük hıllı oturduk.

SARETLİK

Meşinden yapılmış kat kat cepli kuşak, bir çeşit kemer.

HELİKAZLAR

DNA kopyalanması başlamadan önce, çift sarmal DNA'nın replikasyon çatalı oluşturmasını sağlayan bir grup enzim.

MÜEDDEP

Uslu, terbiyeli, edepli.

KİNETOPLAST

Kinetoplastida takımındaki protozoonlarda uzunlamasına yapılı mitokondri içerisinde bulunan, DNA'dan zengin, bazal cisimle yakın ilişkili, bağımsız olarak replike olan çubuk biçiminde silindirik sitoplazmik organel, kinetonükleus. Trypanosoma denilen bir cins kamçılının kaidesine yakın bir bölgede yer alan mitokondriden farklılaşmış yapı.

CINGILDAMAK

Acayip ses çıkarmak. Çocuk, yavaş sesle ağlamak. Kulak çınlamak. Çan veya zil çalmak. Düşen madeni para ses çıkarmak. Hafif meşreplik, oynaklık etmek. Su bulunduğu kabın içinde çalkalanmak.

ÖRTMECE

Söylenmesi kaba, çirkin veya sakıncalı görülen nesnelerin, kavramların, başka kelimelerle daha uygun ve edepli bir biçimde anlatılması, edebikelam. Kandırma, gizleme.