İNİ ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "ini" olan, toplam 31 adet kelime bulunmaktadır. ini ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu ini ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde ini olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

10 harfli kelimeler

İNİSİYATİF

9 harfli kelimeler

İNİVERMEK, İNİLDEMEK

8 harfli kelimeler

İNİŞDİBİ, İNİLDEME, İNİVERME, İNİLTİLİ, İNİLEMEK

7 harfli kelimeler

İNİSYAL, İNİKMEK, İNİLMEK

6 harfli kelimeler

İNİRTİ, İNİİNİ, İNİRİK, İNİPTE, İNİLTİ, İNİLME, İNİLDİ, İNİKLİ, İNİKAT, İNİKAS, İNİŞLİ

5 harfli kelimeler

İNİZE, İNİCİ

4 harfli kelimeler

İNİP, İNİM, İNİŞ, İNİL, İNİK, İNİÇ

Bazı kelimelerin anlamları

İNİ

Kayınbirader. Kocanın kızkardeşi, görümce. Şaşma bildirir ünlem. Aşağısama, onur kırma. Onu (III. teklik şahıs zamiri yükleme hâli). İşte. Küçük kardeş. İnilti.

İNİRTİ

Homurtu, homurdanma.

İNİSİYATİF

Öncecilik, üstünlük. Karar verme yetkisi. Gerekli kararları almayı bilen kişinin niteliği.

İNİİNİ

Şaşma bildirir ünlem.

İNİLEMEK

Hayvan yem yerken samanın irisini ayırmak. İnlemek, sızlanmak.

İNİLMEK

İnme işi yapılmak.

İNİSYAL

İlk satırın ilk harfinin büyük puntoda ve süslü yazılarla dizilme işlemi.

İNİLDEME

İnildemek işi.

İNİŞDİBİ

Giresun ilinde, merkez ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

İNİLDEMEK

İnlemek. inlemek.

İNİKMEK

Kabarmış şey inmek, sönmek: Bakraçtaki süt inikti.

İNİRİK

Sahur yemeği.

İNİVERMEK

Çabucak veya kısa sürede inmek.

İNİPTE

İnişte.

İNİLTİLİ

İnleme sesiyle yüklü, inlemeli.

İNİVERME

İnivermek işi.

  -   -   -  

Anlamında İNİ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde İNİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ABRAŞ

Alaca benekli. Klorofil azlığından dolayı açık renkte lekeleri olan (bitki yaprağı). Cildin rengini bozup beyaz benekler ve lekeler yapan hastalık. Ters, kaba, görgüsüz (kimse). Deseni ve atkısı bozuk halı. Atın tüysüz yerlerinde görülen uyuza benzer bir hastalık. Çarpık, eğri, düzgün olmayan. Çilli, çopur yüzlü, gözleri açık renk olan (kimse).

AÇINIM

Açınma işi, inkişaf. Bir cismin yüzeylerinin açılıp bir düzlem üzerine yayılması, inkişaf.

ABDÜLLEZİZ

Akdeniz bölgesinde ve Afrika'da yetişen, çok yıllık, yumrulu ve otsu bir bitki (Cyperus esculentus). Bu bitkinin yemiş olarak yenilen, tatlı ve yağlı ürünü.

AÇILMAK

Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.

ABANİ

Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş. Bu kumaştan yapılmış.

AÇMAK

Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.

ACIKMAK

Yemek yeme gereksinimi duymak.

ACİZ

Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük. Beceriksizlik. Kişinin ve kuruluşun borcunu vaktinde ödeyememesi durumu.

AÇIKLAŞTIRMAK

Açık duruma getirmek. Rengini açtırmak.

ACINDIRMAK

Birinin acımasına yol açmak, birini merhamete getirmek.

ACEMLEŞTİRMEK

Acemleşme işini yaptırmak.

ACYO

Herhangi bir paranın gerçek değeriyle sürüm değeri arasında veya bir ticaret senedinin üzerinde yazılı miktar ile indirimden sonraki tutarı arasında doğan fark. Bankaların senetli kredi işlemlerinde yaptıkları tahsilat. Bir ticaret senedinin yenilenmesinde alınan komisyon.

AÇMAZ

Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılamaması durumu. Tuluatta karşısındakine bir nükte veya tekerleme söyleme kolaylığını veren söz. İçinden zor çıkılır durum.

ACILAŞMAK

Tadı bozulmak, acı olmak. Konuşma sert bir durum almak, kırıcılaşmak. Dokunaklı duruma gelmek. Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek.

ACENTE

Bir kuruluşun yaptığı işi onun adına kazanç karşılığında yürüten daha küçük kuruluş. Bu kuruluşun veya şubelerinin başında bulunan kimse. Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse. Banka şubesi. Vapur ortaklığı.

ABORDA

Bir deniz teknesinin başka bir tekneye, bir iskeleye veya bir rıhtıma yanını vererek yanaşması.

AÇIKLAMAK

Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek. Açıkça söylemek, ifşa etmek. Belirtmek, göstermek, açığa vurmak, izhar etmek. Bir sorunla ilgili aydınlatıcı bilgi vermek, tavzih etmek. Bir sözün, bir yazının ne anlatmak istediğini belirtmek, yorumlamak.

AÇINSAMAK

Bir yerin özelliklerini ortaya çıkarmak için araştırma ve inceleme yapmak, istikşaf etmek.

AÇILAMA

Güç bir sahnenin çeşitli açılardan çekiminin yapılması.

AÇIK

Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.