HES ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "hes" olan, toplam 69 adet kelime bulunmaktadır. hes ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu hes ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde hes olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

15 harfli kelimeler

HESAPLİYABİLMEK, HESAPLAYABİLMEK, HESAPLAŞABİLMEK

14 harfli kelimeler

HESBETENLİLLAH, HESAPLAYABİLME, HESAPLATTIRMAK, HESAPLAŞABİLME

13 harfli kelimeler

HESAPLATTIRMA

11 harfli kelimeler

HESPERİDYUM, HESAPSIZLIK, HESAPLAYICI, HESAPLATMAK, HESAPLAŞMAK, HESAPLANMAK, HESEYHLEMEK

10 harfli kelimeler

HESAPLATMA, HESAPLANMA, HESAPLANIŞ, HESAPLAMAK, HESDELEMEK, HESAPÇILIK, HESAPLAYIŞ, HESAPLAŞMA, HESAPLILIK, HESAPSIZCA

9 harfli kelimeler

HESAPLICA, HESİREMEK, HESLENMEK, HESİLEMEK, HESAPLAMA

8 harfli kelimeler

HESELMEK, HESKİLİK, HESNALIH, HESETTEN, HESİODİK, HESBİHEL, HESTELIH, HESTELİG, HESAPSIZ

7 harfli kelimeler

HESSİAN, HESENET, HESAPLI, HESERET, HESİYET, HESAPÇI, HESAPÇA

6 harfli kelimeler

HESUDE, HESİNİ, HESTER, HESTİR, HESİDE, HESABİ, HESENİ

5 harfli kelimeler

HESDE, HESUD, HESAP, HESAR, HESAT, HESTE, HESBİ, HESİM, HESNE, HESEK, HESES, HESİR

4 harfli kelimeler

HEST, HESE, HESİ

3 harfli kelimeler

HES

Bazı kelimelerin anlamları

HES

İki kişiyle kullanılan büyük bıçkı.

HESAPLATMAK

Hesap ettirmek.

HESAPLAŞMAK

Birbirindeki alacakla vereceğin hesabını yapmak. Bir şeyin olumlu veya olumsuz yönlerini düşünerek, tartışarak bir yargıya varmak. Karşılıklı olarak kozlarını paylaşmak.

HESAPLAYABİLMEK

Hesaplama imkânı veya olasılığı bulunmak.

HESAPLİYABİLMEK

Hesaplayabilmek.

HESAPLAŞABİLMEK

Hesaplaşma imkânı veya olasılığı bulunmak.

HESPERİDYUM

Sinkarp ve üst durumlu bir ovaryumdan meydana gelen, septumlarla bölünmüş bölümleri içinde öz su dolu çok sayıda öz su torbacıkları bulunan, kalın ve derimsi bir kabukla örtülü etli meyve. Limonsu meyve.

HESAPSIZLIK

Hesapsız olma durumu. Hesapsızca davranış.

HESAPLATTIRMAK

Hesaplamasını sağlamak.

HESAPLATTIRMA

Hesaplattırmak işi.

HESAPLAYICI

Sık sık bir işletmen'in kişisel olarak işe karışmasını gerektirir nitelikte, özellikle aritmetiksel işlemleri yapmaya elverişli bir veri işleyici.

HESEYHLEMEK

Abuk sabuk konuşmak: Eye sözünü tüşün söyle, heseyhleyif durma.

HESAPLAYABİLME

Hesaplayabilmek işi.

HESAPLAŞABİLME

Hesaplaşabilmek işi.

HESAPLANMAK

Hesap edilmek.

HESBETENLİLLAH

‘Allah rızası için' anlamında bir söz.

  -   -   -  

Anlamında HES bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde HES geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ALACAK

Bir hesap gereğince daha alınmamış olan para, mal vb. şey, matlup, verecek karşıtı. Alınması gerekli şey.

BORDRO

Bir hesabın ayrıntılarını gösteren çizelge.

DEKONT

Hesap belgesi.

AHİRET

Dinî inanışa göre, insanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve Tanrı'ya hesap vereceği yer, öbür dünya, öteki dünya.

AÇIKAĞIZ

Turpgillerden bir bitki (Hesperis acris).

BAŞYAPIT

Şaheser.

BABA

Çocuğu olan erkek, peder. Kazılarda çıkarılan toprağın miktarını hesaplayabilmek için yer yer bırakılan toprak dikme. Çok kaliteli, üstün nitelikli. Tarikatların bazısında tekke büyüğü. Çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkek. Koruyucu, babalık duyguları ile dolu kimse. Çatı merteği. Bir ülkeye veya bir topluluğa yararlı olmuş kimse. Gemi veya iskelede halatın takıldığı yuvarlak başlı iri demir, ağaç veya beton dikme. Anlayışlı, iyi huylu erkek. Silah kaçakçılığı, kara para aklama ve uyuşturucu madde ticareti vb. kirli ve gizli işler yapan çetenin başı. Ata. Bir merdivende, tırabzanın sahanlıkla birleştiği yerde bulunan dikey öge. Bu gibi kimselere verilen unvan.

ALELHESAP

Hesaba sayarak.

DOLMAK

Dolu duruma gelmek. Bitkiler olgunlaşmak, erginleşmek. Sabrı tükenip öfkesi taşacak duruma gelmek. Bir yerde pek çok eşya veya kimse toplanmak, kalabalık duruma gelmek. Bir yere iyice yayılmak, kaplamak. Süre, hesap tamamlanmak.

AHESTELİK

Aheste olma durumu.

ÇEK

Bir kimsenin, satın aldığı hizmet veya ürün karşılığında para yerine verdiği ve karşılığı banka hesabından ödenen yazılı belge. Slavların batı kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse.

DAĞILIM

Dağılarak birbirinden ayrılma. Birleşiminde kütle içinde tamamen eşit olarak dağılmış gerçek veya koloidal eriyik biçiminde başka bir madde bulunan katı, sıvı veya gaz durumundaki bütün cisimler. Bir toplumda, bir kümede incelenen bir veya birçok özelliğin zamana, yere, seçilen herhangi bir değişkene göre hesaplanan sayısal ve oransal dağılışı. Bir ses biriminin, anlam biriminin değişik kullanım veya bağlamlardaki çevrelerinin tümü. Mal üretiminde, katkıda bulunanlara, üretilen mallardan herhangi bir ölçüde verilmesi, dağıtılması. Paylaşım.

BAŞESER

Şaheser.

ÇETELE

Çizilerek ya da oyularak açılan kertik. Ekmekçi, sütçü vb. esnafın, uzunlamasına ikiye bölüp üzerine kertikler çenterek hesap tuttukları ağaç dalı.

ADİSYON

Hesap.

AKONT

Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılmış olan kısmi ödeme.

ARİTMETİK

Matematiğin, konusu sayılar, bunların özellikleri ve işlemler olan kolu, hesap. Matematikle ilgili.

AKTÜER

İstatistiklere dayanarak sigorta primlerini, risklerini hesaplayan kimse.

AYAK

Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek ya da bunlardan her biri. Göl ayağı. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Bacak. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Vücudun belden aşağı bölümü. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Basamak. Halk edebiyatında uyak.

ACINMAK

Acıma işine konu olmak. Başkasının hesabına üzülmek, yazıklanmak, yerinmek.