Kelimeler arşivi içinde; başında "hes" olan, toplam 69 adet kelime bulunmaktadır. hes ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu hes ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde hes olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
HESAPLİYABİLMEK, HESAPLAYABİLMEK, HESAPLAŞABİLMEK
HESBETENLİLLAH, HESAPLAYABİLME, HESAPLATTIRMAK, HESAPLAŞABİLME
HESAPLATTIRMA
HESPERİDYUM, HESAPSIZLIK, HESAPLAYICI, HESAPLATMAK, HESAPLAŞMAK, HESAPLANMAK, HESEYHLEMEK
HESAPLATMA, HESAPLANMA, HESAPLANIŞ, HESAPLAMAK, HESDELEMEK, HESAPÇILIK, HESAPLAYIŞ, HESAPLAŞMA, HESAPLILIK, HESAPSIZCA
HESAPLICA, HESİREMEK, HESLENMEK, HESİLEMEK, HESAPLAMA
HESELMEK, HESKİLİK, HESNALIH, HESETTEN, HESİODİK, HESBİHEL, HESTELIH, HESTELİG, HESAPSIZ
HESSİAN, HESENET, HESAPLI, HESERET, HESİYET, HESAPÇI, HESAPÇA
HESUDE, HESİNİ, HESTER, HESTİR, HESİDE, HESABİ, HESENİ
HESDE, HESUD, HESAP, HESAR, HESAT, HESTE, HESBİ, HESİM, HESNE, HESEK, HESES, HESİR
HEST, HESE, HESİ
HES
HES
İki kişiyle kullanılan büyük bıçkı.
HESAPLATMAK
Hesap ettirmek.
HESAPLAŞMAK
Birbirindeki alacakla vereceğin hesabını yapmak. Bir şeyin olumlu veya olumsuz yönlerini düşünerek, tartışarak bir yargıya varmak. Karşılıklı olarak kozlarını paylaşmak.
HESAPLAYABİLMEK
Hesaplama imkânı veya olasılığı bulunmak.
HESAPLİYABİLMEK
Hesaplayabilmek.
HESAPLAŞABİLMEK
Hesaplaşma imkânı veya olasılığı bulunmak.
HESPERİDYUM
Sinkarp ve üst durumlu bir ovaryumdan meydana gelen, septumlarla bölünmüş bölümleri içinde öz su dolu çok sayıda öz su torbacıkları bulunan, kalın ve derimsi bir kabukla örtülü etli meyve. Limonsu meyve.
HESAPSIZLIK
Hesapsız olma durumu. Hesapsızca davranış.
HESAPLATTIRMAK
Hesaplamasını sağlamak.
HESAPLATTIRMA
Hesaplattırmak işi.
HESAPLAYICI
Sık sık bir işletmen'in kişisel olarak işe karışmasını gerektirir nitelikte, özellikle aritmetiksel işlemleri yapmaya elverişli bir veri işleyici.
HESEYHLEMEK
Abuk sabuk konuşmak: Eye sözünü tüşün söyle, heseyhleyif durma.
HESAPLAYABİLME
Hesaplayabilmek işi.
HESAPLAŞABİLME
Hesaplaşabilmek işi.
HESAPLANMAK
Hesap edilmek.
HESBETENLİLLAH
Allah rızası için' anlamında bir söz.
Bu bölümde tanımı içerisinde HES geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ALACAK
Bir hesap gereğince daha alınmamış olan para, mal vb. şey, matlup, verecek karşıtı. Alınması gerekli şey.
BORDRO
Bir hesabın ayrıntılarını gösteren çizelge.
DEKONT
Hesap belgesi.
AHİRET
Dinî inanışa göre, insanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve Tanrı'ya hesap vereceği yer, öbür dünya, öteki dünya.
AÇIKAĞIZ
Turpgillerden bir bitki (Hesperis acris).
BAŞYAPIT
Şaheser.
BABA
Çocuğu olan erkek, peder. Kazılarda çıkarılan toprağın miktarını hesaplayabilmek için yer yer bırakılan toprak dikme. Çok kaliteli, üstün nitelikli. Tarikatların bazısında tekke büyüğü. Çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkek. Koruyucu, babalık duyguları ile dolu kimse. Çatı merteği. Bir ülkeye veya bir topluluğa yararlı olmuş kimse. Gemi veya iskelede halatın takıldığı yuvarlak başlı iri demir, ağaç veya beton dikme. Anlayışlı, iyi huylu erkek. Silah kaçakçılığı, kara para aklama ve uyuşturucu madde ticareti vb. kirli ve gizli işler yapan çetenin başı. Ata. Bir merdivende, tırabzanın sahanlıkla birleştiği yerde bulunan dikey öge. Bu gibi kimselere verilen unvan.
ALELHESAP
Hesaba sayarak.
DOLMAK
Dolu duruma gelmek. Bitkiler olgunlaşmak, erginleşmek. Sabrı tükenip öfkesi taşacak duruma gelmek. Bir yerde pek çok eşya veya kimse toplanmak, kalabalık duruma gelmek. Bir yere iyice yayılmak, kaplamak. Süre, hesap tamamlanmak.
AHESTELİK
Aheste olma durumu.
ÇEK
Bir kimsenin, satın aldığı hizmet veya ürün karşılığında para yerine verdiği ve karşılığı banka hesabından ödenen yazılı belge. Slavların batı kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse.
DAĞILIM
Dağılarak birbirinden ayrılma. Birleşiminde kütle içinde tamamen eşit olarak dağılmış gerçek veya koloidal eriyik biçiminde başka bir madde bulunan katı, sıvı veya gaz durumundaki bütün cisimler. Bir toplumda, bir kümede incelenen bir veya birçok özelliğin zamana, yere, seçilen herhangi bir değişkene göre hesaplanan sayısal ve oransal dağılışı. Bir ses biriminin, anlam biriminin değişik kullanım veya bağlamlardaki çevrelerinin tümü. Mal üretiminde, katkıda bulunanlara, üretilen mallardan herhangi bir ölçüde verilmesi, dağıtılması. Paylaşım.
BAŞESER
Şaheser.
ÇETELE
Çizilerek ya da oyularak açılan kertik. Ekmekçi, sütçü vb. esnafın, uzunlamasına ikiye bölüp üzerine kertikler çenterek hesap tuttukları ağaç dalı.
ADİSYON
Hesap.
AKONT
Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılmış olan kısmi ödeme.
ARİTMETİK
Matematiğin, konusu sayılar, bunların özellikleri ve işlemler olan kolu, hesap. Matematikle ilgili.
AKTÜER
İstatistiklere dayanarak sigorta primlerini, risklerini hesaplayan kimse.
AYAK
Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek ya da bunlardan her biri. Göl ayağı. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Bacak. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Vücudun belden aşağı bölümü. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Basamak. Halk edebiyatında uyak.
ACINMAK
Acıma işine konu olmak. Başkasının hesabına üzülmek, yazıklanmak, yerinmek.