Kelimeler arşivi içinde; başında "geçi" olan, toplam 103 adet kelime bulunmaktadır. geçi ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu geçi ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde geçi olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
GEÇİNDİREBİLMEK, GEÇİŞTİREBİLMEK
GEÇİMSİZLEŞMEK, GEÇİNDİREBİLME, GEÇİRİLEBİLMEK, GEÇİŞTİREBİLME
GEÇİMSİZLEŞME, GEÇİRİLEBİLME, GEÇİRİMSİZLİK, GEÇİŞTİRİLMEK
GEÇİLEBİLMEK, GEÇİNEBİLMEK, GEÇİREBİLMEK, GEÇİRİMLİLİK, GEÇİRİMÖLÇER, GEÇİRİVERMEK, GEÇİŞTİRİLME
GEÇİLEBİLME, GEÇİMSİZLİK, GEÇİNDİRMEK, GEÇİNEBİLME, GEÇİREBİLME, GEÇİRGENLİK, GEÇİRİCİLİK, GEÇİRİVERME, GEÇİRTİLMEK, GEÇİŞKENLİK, GEÇİŞSİZLİK, GEÇİŞTİRİCİ, GEÇİŞTİRMEK, GEÇİTTİRMEK
GEÇİKSİMEK, GEÇİMEMESİ, GEÇİMLİLİK, GEÇİMÖLÇÜM, GEÇİNDİRME, GEÇİNİLMEK, GEÇİRİLMEK, GEÇİRİMSİZ, GEÇİRİNMEK, GEÇİRTİLME, GEÇİŞLİĞİN, GEÇİŞLİLİK, GEÇİŞTİRME, GEÇİTİMİNE, GEÇİTVEREN, GEÇİVERMEK
GEÇİCİLİK, GEÇİNCEME, GEÇİNECEK, GEÇİNİLME, GEÇİRİLEN, GEÇİRİLME, GEÇİRİMLİ, GEÇİRTMEÇ, GEÇİRTMEK, GEÇİTAĞZI, GEÇİTALAN, GEÇİTALTI, GEÇİTBAŞI, GEÇİTBOYU, GEÇİTTEPE, GEÇİTYAKA, GEÇİVERME
GEÇİLMEK, GEÇİMLİK, GEÇİMSİZ, GEÇİNCİK, GEÇİNMEG, GEÇİNMEK, GEÇİRGEN, GEÇİRMEK, GEÇİRMEZ, GEÇİRTME, GEÇİŞKEN, GEÇİŞMEK, GEÇİŞSİZ, GEÇİTKÖY, GEÇİTLER, GEÇİTLİK
GEÇİLİŞ, GEÇİLME, GEÇİMLİ, GEÇİNGE, GEÇİNİM, GEÇİNME, GEÇİNTİ, GEÇİREN, GEÇİRİM, GEÇİRİŞ, GEÇİRME, GEÇİŞİM, GEÇİŞLİ, GEÇİŞME, GEÇİTLİ
GEÇİCİ, GEÇİNİ, GEÇİRİ
GEÇİK, GEÇİM, GEÇİŞ, GEÇİT
GEÇİ
GEÇİ
Keçi. Makas. Oynatılan orta kadını. Kız. Avam, halk. Haddeleme işleminde, haddelenen parçaların haddelerden bir kez geçişi.
GEÇİLEBİLMEK
Geçilme imkânı veya olasılığı bulunmak.
GEÇİNDİREBİLMEK
Geçindirme imkânı veya olasılığı bulunmak.
GEÇİNDİREBİLME
Geçindirebilmek işi.
GEÇİMSİZLEŞMEK
Çevresindekilerle iyi geçinememek.
GEÇİRİMLİLİK
Geçirgenlik.
GEÇİRİLEBİLMEK
Geçirilme imkânı veya olasılığı bulunmak.
GEÇİŞTİREBİLMEK
Geçiştirme imkânı veya olasılığı bulunmak.
GEÇİREBİLMEK
Geçirme imkânı veya olasılığı bulunmak.
GEÇİŞTİRİLMEK
Geçiştirme işi yapılmak.
GEÇİRİMSİZLİK
Geçirimsiz olma durumu.
GEÇİNEBİLMEK
Geçinme imkânı bulunmak.
GEÇİŞTİREBİLME
Geçiştirebilmek işi.
GEÇİRİMÖLÇER
Demirmıknatıssal nesnelerin ortalama mıknatıssal geçirgenliğini ölçmeye yarayan aygıt.
GEÇİRİLEBİLME
Geçirilebilmek işi.
GEÇİMSİZLEŞME
Geçimsiz olma.
Bu bölümde tanımı içerisinde GEÇİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AKILLI
Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil. Uyanık geçinen. Karşısındakini küçümseme amacıyla söylenen bir söz.
AKLIEVVEL
Akıllı geçinen. Densiz, münasebetsiz, sağduyu sahibi olmayan.
AKŞAMLAMAK
Bütün günü bir yerde veya bir işte geçirerek akşama erişmek, akşamı bulmak. Ay dolunay durumundan sonra geç doğmak. Akşamı bir yerde geçirmek.
ACELE
Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi. Tez davranma gerekliliği. Vakit geçirmeden, tez olarak.
ALAZLAMAK
Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek, aleve tutmak. Sızlatmak, yakmak, acı vermek.
AKTARMA
Aktarmak işi. Bir yolcunun gideceği yere birkaç araç değiştirerek ulaşması. Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş, transfer. Alıntı. Bir oyuncunun topu kendi takımından bir başka oyuncuya göndermesi. Bir taşıttan başka bir taşıta geçme. Sürülmemiş tarlayı ilk veya ikinci kez sürme. Para aktarımı. Arıları bir kovandan ötekine geçirme.
AKIŞ
Akma işi. Belirlenen biçimde, kurallarına ve doğasına uygun olarak gerçekleşme. Akın. Geçip gitme, sürüp gitme.
AĞIZLAMAK
Bir boğazın veya bir limanın ağzını ortalamak. Bir işi kolaylamak. Bir parçayı yuvasına geçirmek için önce yuvanın ağzını ayarlamak.
AKABE
Tehlikeli, sarp ve zor geçit.
ADAPTÖR
Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı. Aygıtın kullanabileceği düzeye göre elektrik akımını ayarlayan alet, uyarlayıcı.
AĞCI
Ağ ile balık tutarak geçinen kimse.
AÇILMAK
Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.
ADIMSAYAR
Yürüme sırasında gerçek sonuçlara varabilmek için geçilen yerin uzunluğunu anlayabilmek amacıyla ayağa veya bele takılan alet, pedometre.
ABANMAK
Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak. Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak. Bir şeyin veya bir kimsenin üzerine çöküp çullanmak. Birine yük olarak onun sırtından geçinmeye çalışmak. Boksta karşılaşma sırasında rakibine yaslanmak. Futbolda topa olanca gücüyle vurmak.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
AĞIRŞAK
Yün veya iplik eğrilen iği ağırlaştırmak için alt ucuna geçirilen yarım küre biçiminde, ortası delik ağaç veya kemik parça. Teker biçiminde yassı nesne, kurs (I).
AÇIMLAMAK
Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktasına kadar gözden geçirerek anlatmak, şerh etmek, teşrih etmek.
AKTARMAK
Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. Alıntılamak. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. Tür değişikliği yapmak. Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek. Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek. İletmek, bildirmek.
ALMAK
Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.
AKROMATİK
Beyaz ışığı çözümlemeden geçiren, renksemez. Hücrede boyayı kabul etmeyen (bölüm).