GEÇİ ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "geçi" olan, toplam 103 adet kelime bulunmaktadır. geçi ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu geçi ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde geçi olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

15 harfli kelimeler

GEÇİNDİREBİLMEK, GEÇİŞTİREBİLMEK

14 harfli kelimeler

GEÇİMSİZLEŞMEK, GEÇİNDİREBİLME, GEÇİRİLEBİLMEK, GEÇİŞTİREBİLME

13 harfli kelimeler

GEÇİMSİZLEŞME, GEÇİRİLEBİLME, GEÇİRİMSİZLİK, GEÇİŞTİRİLMEK

12 harfli kelimeler

GEÇİLEBİLMEK, GEÇİNEBİLMEK, GEÇİREBİLMEK, GEÇİRİMLİLİK, GEÇİRİMÖLÇER, GEÇİRİVERMEK, GEÇİŞTİRİLME

11 harfli kelimeler

GEÇİLEBİLME, GEÇİMSİZLİK, GEÇİNDİRMEK, GEÇİNEBİLME, GEÇİREBİLME, GEÇİRGENLİK, GEÇİRİCİLİK, GEÇİRİVERME, GEÇİRTİLMEK, GEÇİŞKENLİK, GEÇİŞSİZLİK, GEÇİŞTİRİCİ, GEÇİŞTİRMEK, GEÇİTTİRMEK

10 harfli kelimeler

GEÇİKSİMEK, GEÇİMEMESİ, GEÇİMLİLİK, GEÇİMÖLÇÜM, GEÇİNDİRME, GEÇİNİLMEK, GEÇİRİLMEK, GEÇİRİMSİZ, GEÇİRİNMEK, GEÇİRTİLME, GEÇİŞLİĞİN, GEÇİŞLİLİK, GEÇİŞTİRME, GEÇİTİMİNE, GEÇİTVEREN, GEÇİVERMEK

9 harfli kelimeler

GEÇİCİLİK, GEÇİNCEME, GEÇİNECEK, GEÇİNİLME, GEÇİRİLEN, GEÇİRİLME, GEÇİRİMLİ, GEÇİRTMEÇ, GEÇİRTMEK, GEÇİTAĞZI, GEÇİTALAN, GEÇİTALTI, GEÇİTBAŞI, GEÇİTBOYU, GEÇİTTEPE, GEÇİTYAKA, GEÇİVERME

8 harfli kelimeler

GEÇİLMEK, GEÇİMLİK, GEÇİMSİZ, GEÇİNCİK, GEÇİNMEG, GEÇİNMEK, GEÇİRGEN, GEÇİRMEK, GEÇİRMEZ, GEÇİRTME, GEÇİŞKEN, GEÇİŞMEK, GEÇİŞSİZ, GEÇİTKÖY, GEÇİTLER, GEÇİTLİK

7 harfli kelimeler

GEÇİLİŞ, GEÇİLME, GEÇİMLİ, GEÇİNGE, GEÇİNİM, GEÇİNME, GEÇİNTİ, GEÇİREN, GEÇİRİM, GEÇİRİŞ, GEÇİRME, GEÇİŞİM, GEÇİŞLİ, GEÇİŞME, GEÇİTLİ

6 harfli kelimeler

GEÇİCİ, GEÇİNİ, GEÇİRİ

5 harfli kelimeler

GEÇİK, GEÇİM, GEÇİŞ, GEÇİT

4 harfli kelimeler

GEÇİ

Bazı kelimelerin anlamları

GEÇİ

Keçi. Makas. Oynatılan orta kadını. Kız. Avam, halk. Haddeleme işleminde, haddelenen parçaların haddelerden bir kez geçişi.

GEÇİLEBİLMEK

Geçilme imkânı veya olasılığı bulunmak.

GEÇİNDİREBİLMEK

Geçindirme imkânı veya olasılığı bulunmak.

GEÇİNDİREBİLME

Geçindirebilmek işi.

GEÇİMSİZLEŞMEK

Çevresindekilerle iyi geçinememek.

GEÇİRİMLİLİK

Geçirgenlik.

GEÇİRİLEBİLMEK

Geçirilme imkânı veya olasılığı bulunmak.

GEÇİŞTİREBİLMEK

Geçiştirme imkânı veya olasılığı bulunmak.

GEÇİREBİLMEK

Geçirme imkânı veya olasılığı bulunmak.

GEÇİŞTİRİLMEK

Geçiştirme işi yapılmak.

GEÇİRİMSİZLİK

Geçirimsiz olma durumu.

GEÇİNEBİLMEK

Geçinme imkânı bulunmak.

GEÇİŞTİREBİLME

Geçiştirebilmek işi.

GEÇİRİMÖLÇER

Demirmıknatıssal nesnelerin ortalama mıknatıssal geçirgenliğini ölçmeye yarayan aygıt.

GEÇİRİLEBİLME

Geçirilebilmek işi.

GEÇİMSİZLEŞME

Geçimsiz olma.

  -   -   -  

Anlamında GEÇİ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde GEÇİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

AKILLI

Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil. Uyanık geçinen. Karşısındakini küçümseme amacıyla söylenen bir söz.

AKLIEVVEL

Akıllı geçinen. Densiz, münasebetsiz, sağduyu sahibi olmayan.

AKŞAMLAMAK

Bütün günü bir yerde veya bir işte geçirerek akşama erişmek, akşamı bulmak. Ay dolunay durumundan sonra geç doğmak. Akşamı bir yerde geçirmek.

ACELE

Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi. Tez davranma gerekliliği. Vakit geçirmeden, tez olarak.

ALAZLAMAK

Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek, aleve tutmak. Sızlatmak, yakmak, acı vermek.

AKTARMA

Aktarmak işi. Bir yolcunun gideceği yere birkaç araç değiştirerek ulaşması. Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş, transfer. Alıntı. Bir oyuncunun topu kendi takımından bir başka oyuncuya göndermesi. Bir taşıttan başka bir taşıta geçme. Sürülmemiş tarlayı ilk veya ikinci kez sürme. Para aktarımı. Arıları bir kovandan ötekine geçirme.

AKIŞ

Akma işi. Belirlenen biçimde, kurallarına ve doğasına uygun olarak gerçekleşme. Akın. Geçip gitme, sürüp gitme.

AĞIZLAMAK

Bir boğazın veya bir limanın ağzını ortalamak. Bir işi kolaylamak. Bir parçayı yuvasına geçirmek için önce yuvanın ağzını ayarlamak.

AKABE

Tehlikeli, sarp ve zor geçit.

ADAPTÖR

Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı. Aygıtın kullanabileceği düzeye göre elektrik akımını ayarlayan alet, uyarlayıcı.

AĞCI

Ağ ile balık tutarak geçinen kimse.

AÇILMAK

Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.

ADIMSAYAR

Yürüme sırasında gerçek sonuçlara varabilmek için geçilen yerin uzunluğunu anlayabilmek amacıyla ayağa veya bele takılan alet, pedometre.

ABANMAK

Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak. Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak. Bir şeyin veya bir kimsenin üzerine çöküp çullanmak. Birine yük olarak onun sırtından geçinmeye çalışmak. Boksta karşılaşma sırasında rakibine yaslanmak. Futbolda topa olanca gücüyle vurmak.

AÇMAK

Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.

AĞIRŞAK

Yün veya iplik eğrilen iği ağırlaştırmak için alt ucuna geçirilen yarım küre biçiminde, ortası delik ağaç veya kemik parça. Teker biçiminde yassı nesne, kurs (I).

AÇIMLAMAK

Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktasına kadar gözden geçirerek anlatmak, şerh etmek, teşrih etmek.

AKTARMAK

Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. Alıntılamak. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. Tür değişikliği yapmak. Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek. Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek. İletmek, bildirmek.

ALMAK

Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.

AKROMATİK

Beyaz ışığı çözümlemeden geçiren, renksemez. Hücrede boyayı kabul etmeyen (bölüm).