GEDE ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "gede" olan, toplam 32 adet kelime bulunmaktadır. gede ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu gede ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde gede olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

11 harfli kelimeler

GEDEKLENMEK

9 harfli kelimeler

GEDEKILIÇ

8 harfli kelimeler

GEDELOVA, GEDERMEK

7 harfli kelimeler

GEDEBOT, GEDEMEÇ, GEDELLİ, GEDELEK, GEDELEÇ, GEDEVEK, GEDEVEL, GEDEVET, GEDEVLE, GEDEĞLE, GEDEVÜL, GEDEBOZ

6 harfli kelimeler

GEDERİ, GEDEYH, GEDERE, GEDENE, GEDELİ, GEDELE, GEDEĞİ

5 harfli kelimeler

GEDER, GEDEN, GEDEM, GEDEŞ, GEDEL, GEDEK, GEDEH, GEDEY

Bazı kelimelerin anlamları

GEDE

Çelimsiz, zayıf, cüce kişi. Annesi babası olmayan kişi. Aç gözlü, obur kişi. Arsız kişi. Yaşına göre daha akıllı görünen kişi. Niteliği düşük, kötü, aşağı (adam). Cimri. Karnı şiş, hastalıklı kişi. Erkek çocuğu. Sahil. Boyunduruğun sabana takılan kısmı. Gelişmemiş. Kötü. Çocuk.

GEDELOVA

Van şehrinde, Erçek bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

GEDEMEÇ

Köy evlerinde giriş yeri.

GEDELEÇ

Asma kabağı. Ok kuburu, sadak. Ok kuburu, tirkeş, sadak.

GEDEVEK

Batıdan esen rüzgâr.

GEDERMEK

Kaybetmek.

GEDEKILIÇ

Boyunduruğu sabana tutturmak için saban okunun ucundaki deliğe sokulan ağaç çivi.

GEDEVLE

Saban oku ile saban tabanını birbirine bağlayan çivi.

GEDEĞLE

Saban oku ile saban tabanını birbirine bağlayan çivi.

GEDELLİ

Niğde ilinde, Ulukışla belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

GEDELEK

Bursa kenti, Orhangazi ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.

GEDEVEL

Kuzeyden esen rüzgâr.

GEDEBOT

Musluk: Gedebotu bekit su akmasın.

GEDEKLENMEK

Kuvvetçe zayıf gördüğü kimseye haksız bir iş önermek.

GEDEVET

Rüzgâr. Kuzeybatıdan esen rüzgâr. Doğu ve batıdan esen rüzgâr. Yazın esen hafif rüzgâr. Soğuğun çok etkilediği yer. Bahçe ve ekinleri sulamak için açılan su arkları.

GEDEVÜL

Doğu ve batıdan esen rüzgâr.

  -   -   -  

Anlamında GEDE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde GEDE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

JEOPOLİTİK

Coğrafya, ekonomi, nüfus vb.nin bir devletin politikası üzerindeki etkisi. Bir devlette bir bölgede uygulanan politikayla o yerin coğrafyası arasındaki ilişki. Bir devletin saldırgan nitelikteki genişlemesini, ekonomik ve siyasi coğrafya açısından haklı kılmaya yönelik siyasi öğreti.

GÖLGECİL

Gölgede yetişen veya gölgeyi seven.

DENDEN

Bir çizelgede alt alta gelen aynı söz veya söz gruplarının tekrar yazılmasını önleyerek kolaylık sağlamak amacıyla kullanılan noktalama işaretinin adı ("), denden işareti.

KORUCU

Orman ya da kır bekçisi. Kırsal bölgede güvenlik güçlerine yardımcı olan sivil görevli.

BAROK

MS 1600-1750 yılları arasındaki klasik sanatı izleyen resim ve mimarlık üslubu. Batı edebiyatlarında dengeden çok harekete, düşünceden çok duyuma, biçimlerin serbestçe yaratılmasından duyulan coşkuya önem veren, abartmalı, etkileyici, çelişkiden çekinmeyen edebiyat akımı.

KOLONYAL

Sömürgeyle ilgili. Sömürgede yaşayan.

HALİTA

Alaşım. Birden çok ögeden oluşmuş karmaşık bir bütün.

HALK

Aynı ülkede yaşayan, aynı kültür özelliklerine sahip olan, aynı uyruktaki insan topluluğu, folk. Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu. Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü, ahali. Bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu. Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri. Yaratma.

KALKOJEN

Periyodik dizgede, altıncı gruptaki oksijen, kükürt, selenyum, tellür, polonyum elementlerinin genel adı.

KUZ

Gölgede kalan (yan).

DİREY

Belli bir bölgede yaşayan hayvanların tümü, fauna. Bu hayvanların tanımını yapan eser.

AKTARICI

Dam kiremitlerini aktarıp kırıkları yenileyen kimse. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyuran ve yayan kimse. Görüntüyü bir bölgeden başka bir bölgeye ileten araç.

OTURMAK

Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek. Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmek. Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmek. Yer almak, geçmek. Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmak. Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmek. Bir işi yapmakta olmak, bir işe başlamak üzere olmak. Sıvı tortuları dibe çökmek, dipte toplanmak. Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak. Belli bir yörüngede dönmeye başlamak. Biriyle beraber yaşamak. Uygun gelmek, ölçüleri tam olmak. Herhangi bir durumda belli bir süre kalmak.

NÜFUS

Kişi. Ortak bir özellik gösteren kimselerin bütünü. Bir ülkede, bir bölgede, bir evde belirli bir anda yaşayanların oluşturduğu toplam sayı, popülasyon.

ÇIKIŞ

Çıkma işi. Bir yerden çıkmak için kullanılan nokta. Güreşte cazgırın alana çıkardığı pehlivanların izleyicilere doğru yürüyerek çalım yapmaya başlaması. Yokuş. Verilen bir işaretle yarışa başlama, depar. Uçağın bir havaalanından başka bir havaalanına gitme süreci, sorti. Çıktı. Mezuniyet, okul bitirme. Beklenilmeyen bir sırada yapılmış olan sert konuşma. Kuşatılmış bir bölgedeki birliklerin yaptığı saldırı. Çıkış belgesi.

KADRO

Bir kamu kuruluşunun, bir işletmenin, denetim veya yönlendirme işlerini gerçekleştirenler ve bunların taşıdığı ödev, yetki ve sorumlulukların hepsi. Bu çizelgedeki yer. Bir işte görev alan kişi veya kişiler, ekip. Bu kişi ve sorumlulukları sayı, nitelik ve aşamalarıyla gösteren çizelge. Bisiklet ve motosiklette iskeleti oluşturan metal bölüm.

ELEMEK

Elek yardımıyla ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak, elekten geçirmek. Gözden geçirmek, ayıklamak, iyisini kötüsünden ayırmak. İpliği elemgeden geçirip yumak yapmak. Sınav veya yarışma yoluyla en iyileri seçmek. Bir yarışmacıyı yarışma dışı bırakmak, elimine etmek.

GEÇİŞME

Geçişmek işi. Yarı geçirgen bir çeperin iki yanına yerleştirilmiş, derişikliği farklı iki sıvıdan oluşan yer değiştirme olayı, hulul, ozmoz. Moleküllerin kinetik enerjileri sebebiyle çok yoğun bir bölgeden az yoğun bir bölgeye hareketleri, difüzyon.

ANESTEZİ

Canlı vücudunun tümünde veya bir bölgesinde ağrı, ısı, ışık ve dokunma gibi tüm duyuların ortadan kaldırılması, duyu yitimi. Belirli bir sinirin hasarına bağlı olarak vücutta ilgili bölgede ortaya çıkan duyu olmaması.

ENDEMİK

Sadece bir bölgede yetişen veya yaşayan (bitki, hayvan). Belli bir bölgede salgın olmaksızın sık görülen (hastalık).