Kelimeler arşivi içinde; sonunda "ef" olan, toplam 83 adet kelime bulunmaktadır. Sonu ef ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında ef olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde ef olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
HAYRULHALEF
GAYINDİREF, LORAKARBEF
EKİNDEREF, TOSKELLEF
GÜLŞEREF, KANDİREF, MAALESEF, MÜKELLEF, MÜŞERREF, GANDİREF
MUARREF
ZİNCEF, MELLEF, CEFCEF, CİRGEF, ÇERÇEF, ÇİRŞEF, EŞİREF, ÇİRKEF, ZENCEF, ŞELLEF, GERGEF, ŞİRKEF, RÖLYEF
KASEF, GÖĞEF, GÜLEF, EYGEF, ZEDEF, GÜREF, HELEF, HOŞEF, YELEF, VEREF, KALEF, TEREF, MÜŞEF, KELEF, KULEF, TENEF, KÜLEF, SEREF, MELEF, SEBEF, MENEF, PİÇEF, SEDEF, GEZEF, ANCEF, CELEF, TELEF, ŞEREF, SELEF, EFTEF, Devamını Oku »»
AŞEF, ESEF, AKEF, ALEF, EYEF, ECEF, EVEF, İĞEF, İYEF, EĞEF, EGEF
KEF, DEF, LEF, BEF, ŞEF, SEF, TEF, CEF, MEF
EF
EF
Af. Hava. Uzama faktörleri.
GÜLŞEREF
Gül gibi ünlü olan.
EKİNDEREF
Elbisenin yakasına dikilen parça.
LORAKARBEF
Aksetil esteri ikinci nesil sefalosporin grubu antibiyotik.
MUARREF
Padişaha dua görevini gerçekleştiren kişi.
TOSKELLEF
Toskellef oyununda kullanılan tahta parçaları.
GANDİREF
Kağnı arabasında, okla boyunduruğu birbirine bağlayan kayışı tutturan ağaç. Sabanı boyunduruğa bağlayan ağaç.
KANDİREF
Sabanı boyunduruğa bağlayan "u"biçiminde kayış ya da eğri ağaç.
MELLEF
Merkez olarak kabul edilip toplanılan yer (çocuk oyunlarında).
MÜKELLEF
Yükümlü. Eksiksiz, özenli bir biçimde yapılmış. Vergi vermekle yükümlü olan kimse veya kuruluş.
GAYINDİREF
Sabanı boyunduruğa bağlayan ağaç ya da kayış halka.
HAYRULHALEF
Hayırlı çocuk, hayırlı evlat.
MÜŞERREF
Onur verilerek yüceltilmiş.
CEFCEF
Gösteriş, tantana.
ZİNCEF
Giysinin iç dikişi. Kıyı. Çok zayıf, cılız.
MAALESEF
Üzülerek söylüyorum ki, ne yazık ki, maatteessüf.
Bu bölümde tanımı içerisinde EF geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ALBÜM
Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir defter türü. Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap. Uzunçalar.
ALO
Telefon konuşmasına başlarken kullanılan bir seslenme sözü. (alooo) Kendisine bakmasını veya kendisiyle ilgilenmesini istediği kişiye karşı söylenen seslenme sözü.
AHİZE
Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça.
AGEL
Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıkları, yünden örülmüş kalın çember bağ.
ADRES
Bir kimsenin oturduğu yer, bulunak. Hedef gösterilen yer. Bir kimsenin sık olarak gittiği yer. Kurum ya da kuruluşun bulunduğu yer.
ANAÇ
Şefkatli, anne gibi davranan. Yemiş verecek durumdaki ağaç. Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan. Kurnaz. Başına buyruk. İri, kart. Deneyimli, bilgili.
AKAÇLAMA
Akaçlamak işi, tefcir, drenaj.
AJANDA
Gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter, andaç.
AKTARMAK
Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. Alıntılamak. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. Tür değişikliği yapmak. Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek. Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek. İletmek, bildirmek.
AĞABEY
Büyük erkek kardeş, ağa, aka, ede, efe. Saygı ve sevgi göstermek üzere yaşça büyük olan erkeklere söylenen bir seslenme sözü.
ALTIŞAR
Altı sayısının üleştirme sayı sıfatı. Her defasında altısı bir arada olan, her birine altı.
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.
AKŞAMSEFASI
İki çeneklilerden, gece açan küçük kokulu çiçekleri olan, otsu bir bitki, gecesefası (Mirabilis jalapa).
ANLAMA
Anlamak işi, anlamaklık, derk, fehim, intikal, tefehhüm, vukuf. Bir olay veya önermenin daha önce bilinen bir kanunun veya formülün sonucu olduğunu görme.
ALTMIŞAR
Altmış sıfatının üleştirme sayı sıfatı. Her birine altmış, her defasında altmışı bir arada olan.
ALTES
Prens ve prenseslere verilen şeref unvanı. Bu unvanı taşıyan kimse.
ALÇAKÇA
Oldukça alçak. (alça'kça) Alçak, aşağılık kimselere yaraşırcasına, sefihane.
AĞIZLIK
Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç. Hayvanın ısırmasına, zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri vb. kafes. Nefesli çalgılarda ağza gelen yer. Kuyu bileziği. Su tesisatında su alıp vermeye yarayan vanalı uç. Yemiş küfelerinin üzerine yapraklı dallarla yapılmış olan kapak. Telefon vb. cihazlarda ağza yaklaştırılan bölüm. Huni. Bir şeyin başladığı yer. Dokumacılıkta çözgünün açılıp kapandığı ve içinde mekiğin geçtiği yer.
ALİCENAP
Cömert. Onurlu, şerefli. Onurlu, şerefli bir biçimde.
AMAÇ
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat. Gaye. Hedef. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev, misyon.