DEVA ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "deva" olan, toplam 11 adet kelime bulunmaktadır. deva ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu deva ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde deva olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

DEVA

İlaç, çare.

DEVAMLI

Sürekli, bitmeyen, kesintiye uğramayan. Okuluna düzenli bir biçimde devam eden. Sürekli, bitmeyen, kesintiye uğramayan bir biçimde.

DEVAMSIZLIK

Devam etmeme durumu, süreksizlik.

DEVAİMİSK

Güzel kokulu bir helva türü.

DEVAM

Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme. Ek, parça. Bir yere belli bir amaçla, gereken zamanlarda gitme. "Kesme, sürdür" anlamında kullanılan bir söz.

DEVAMLILIK

Devamlı olma durumu, süreklilik.

DEVASIZ

İyileştirilemeyen, ilacı bulunamayan. Çaresiz.

DEVALÜASYON

Değer düşürümü.

DEVASA

Dev gibi, çok büyük.

DEVAMSIZ

Devam etmeyen, süreksiz. Uygunsuz davranışlarda bulunan. Okuluna düzenli bir biçimde devam etmeyen.

DEVASIZLIK

Devasız olma durumu.

  -   -   -  

Anlamında DEVA bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde DEVA geçen kelimeler listesi verilmiştir.

SÜRDÜRMEK

Sürme işini yaptırmak. Bir durumun, bir şeyin sürmesini, olmasını sağlamak. Devam ettirmek.

BELGELİ

Belgesi olan (kimse). İki yıl üst üste sınıfta kaldığı için okula devam etme hakkını yitirerek belge alan (öğrenci).

OTURTMALIK

Yapının toprak üstünde kalan, 1 metre kadar yükseklikte, bütün yapı boyunca devam eden, üstüne gelen duvarlardan birkaç santim dışarı çıkıntılı ana temel duvarı.

İDAME

Sürdürme, devam ettirme.

KARNE

Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge. Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge.

OKULLU

Bir okula devam eden kimse, öğrenci.

GİTMEK

Bir yere doğru yönelmek. Yeter olmak, yetmek, yetişmek. Herhangi bir durumda olmak. Ölmek. Bir yerden veya bir işten ayrılmak. Dayanmak. Değerlendirmek, saymak, karşılamak. Çıkmak, ulaşmak. Götürülmek, gönderilmek. Makine, işlemek, çalışmak. Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak. Sürmek, devam etmek. Geçmek. Yürümek, yol almak. Bir duruma, bir sonuca ulaşmak, varmak. Yakışmak, yaraşmak. Satılmak. Yapmak. Başvurmak, yapmak. Bir şey zarar görmüş olmak. Tüketilmek, harcanmak. Yok olmak, elden çıkmak.

SEYRETMEK

Bir şeyin durumunu, oluşumunu gözlemek, bakmak. Bir olaya karışmadan bakmak. Taşıt, ilerlemek, yol almak. Eğlenmek, görmek, öğrenmek vb. için bakmak, izlemek. Hastalık vb. sürmek, devam etmek.

MABAT

Bitmemiş yazı, roman vb.nde arka, devam. Kıç.

İLAÇ

Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, em, deva. Çare, önlem.

DİNLEYİCİ

Söylenen veya çalınan bir şeyi dinleyen kimse. Kayıtlı olmadığı hâlde derslere dışarıdan devam eden kimse.

KESİKSİZ

Kesilmeden süren, sürekli, süreli, devamlı, mütemadi. Ara vermeden. Kesilmeden, ara vermeden sürüp giden (elektrik akımı).

NAKAVT

Boks maçında yumruk etkisiyle yere düşen ve on saniye içinde kalkıp devam edemeyen oyuncunun yenilmesi durumu.

FAVORİ

Herhangi bir iş veya yarışmada üstünlük sağlayacağına inanılan (kimse, taraf, takım vb.). Yüzün iki yanında, saçın devamı olarak bırakılan sakal demeti, duluk. Gözde.

BASEN

Vücudun bel ile kalça arasındaki bölümü. Kıtasal uzantıdan okyanus ortası sırtlarına kadar devam eden ve 4000-5000 metre derinliği olan deniz dibi.

MÜLAZIM

Bir işe girmek için bir süre parasız olarak o işe devam eden. Teğmen.

DÜZEN

Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. Dolap, hile. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. Bez dokuma tezgâhı. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri. Yerleştirme, tertip. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. Alet edevat takımı.

AYLAMAK

Beklemek. Ayı dolduran bir süre geçirmek, aylarca kalmak. Sürmek, devam etmek.

BEKLEMELİ

Sınıfta kalıp derslere devam etmeyen (öğrenci).

ÇARE

Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu. Tedavi yolu, deva.